Hepinizin
bildiği gibi dünyada, uluslararası kabul görmüş Standard & Poor’s, Moody’s
ve Fitch gibi derecelendirme kuruluşları var.
Bu notlar ne işe mi yarıyor? Hemen söyleyeyim. Bu notlar bir nevi senin ne kadar güvenilir olduğunu gösteriyor. Birilerine kredi verecekleri zaman veya bir yere yatırım yaparken finansal kuruluşlar ve yatırımcılar bu notlara önem veriyorlar. Tabii tek parametre bunlar değil ama bunlar da değerlendirmenin içine alınan, senin aldığın krediden o krediyi nasıl bir faizle alacağına kadar her şeyi etkileyen önemli veriler.
Günlük
hayatımızda da durum hiç farklı değil, hepimiz birer derecelendirme
kuruluşuyuz. Herkesi ve her şeyi sürekli derecelendiriyoruz. Biz de kafamızda notlar
veriyoruz ama tek farkımız bu kuruluşlar gibi verdiğimiz notları açıklamıyoruz. Kim bilir belki bizlerin de bu notları açıklaması iyi olabilir. Biz de bu şahıs
güvenilir bir insandır notu A, bu güvenilmezdir notu D diyoruz.
Aslında kimsenin böyle bir talebi yok, biz bunu kendimiz yapıyoruz. Günlük, anlık “Ağabey bana güvenebilirsin.” muhabbeti dışında, kimse bize gelip de “Bana bir ömür boyu güvenebilirsin.” veya “Bana on üç yıl boyunca güvenebilirsin.” demiyor. Tamamen kendimiz böyle bir karar veriyoruz. Bunu yaparken de aynı derecelendirme kuruluşları gibi yaşanmışlara ve yaşanacaklara bakıyoruz.
Adamın böyle bir talebi yok, onu oraya sen oturtuyorsun, sonra da güvenini sarsınca bozuluyorsun. Her parametrede güvenilir olduğunu varsayan sensin. Genelde de bu konuda bizi yanıltan, kişiler oluyor. Şeylerde böyle bir sorun hiç olmuyor. Altın akmaz, kokmaz, paslanmaz, bozulmaz vs. iyi bir malzemedir diye altına güveniyorsun; alıyorsun, kullanıyorsun, saklıyorsun ve hiçbir zaman seni yanıltmıyor. Bilmem kime ömrümün sonuna kadar güvenirim diyorsun ama bilmem kim bahara doğru sana bir şeyleri geçiriveriyor.
Bazı arkadaşlar kuruluşların doğru derecelendirme yapmadığı görüşünde. Bizde yapmıyoruz. Amerika’da yaşarken elimizin biraz para tutmaya başladığı dönemlerde, doktorlar kadar olmasa da bizden de üç kuruş, beş kuruş borç isteyen öğrenciler oluyordu. Bir gün, kafamda gayet düşük bir not verdiğim bir çocuğa hayatta geri getirmeyeceğini düşünerek bir borç verdim ve o parayı gitmiş saydım. Çocukcağızı çok da fazla tanımıyordum ama işi hallolsun diye yardım ettim. Tam söz verdiği günde çocuğun parayı getirip vermesi “Al o düşük notunu …..” der gibiydi. Öyle düşündüğüm için çok kötü hissetmiştim kendimi.
Garip bir şeydir güven. Satın alamazsın, cebinde taşıyamazsın, eski soruları bulamazsın, kopya çekemezsin, en fazla bir müddet güvenilirmiş gibi insanların sana yanlış not vermesini sağlayabilirsin. Değişik de bir hesap ediliş şekli vardır. Güvenin derecelendirmesinde her zaman alınan en son not geçerlidir. Geriye dönüp de ama geçen sene ben hep A alıyordum, diyemezsiniz.
Bu
derecelendirme kuruluşları ne iş yapar? Bunlar; ülkelere, şirketlere filan not
veriyorlar. Senin notun A, seninki B diyorlar. Bunu yaparken de sadece ekonomik
parametreleri değil, politik yapı, geçmiş siyasi eğilimler, geleceğe yönelik
analizler gibi birçok veriyi inceliyorlar.
Verilen notlar gerçeği yansıtıyor mu, yansıtmıyor mu, politik mi vs. gibi
konular başka bir sabahın konusu olsa da şöylede bir gerçek var ki bütün dünya bu notlara değer veriyor ve bundan sonra da değer
verecek gibi görünüyor.
Peki, biz kendi derecelendirme kuruluşumuzu kursak ne olur? Kurabiliriz ama uluslararası piyasalarda karşılık bulmaz. Dış dünya ile hiç ilişkin olmayacaksa kendi kurduğun
kuruluşa göre istediğini yapabilirsin.Bu notlar ne işe mi yarıyor? Hemen söyleyeyim. Bu notlar bir nevi senin ne kadar güvenilir olduğunu gösteriyor. Birilerine kredi verecekleri zaman veya bir yere yatırım yaparken finansal kuruluşlar ve yatırımcılar bu notlara önem veriyorlar. Tabii tek parametre bunlar değil ama bunlar da değerlendirmenin içine alınan, senin aldığın krediden o krediyi nasıl bir faizle alacağına kadar her şeyi etkileyen önemli veriler.
Aslında kimsenin böyle bir talebi yok, biz bunu kendimiz yapıyoruz. Günlük, anlık “Ağabey bana güvenebilirsin.” muhabbeti dışında, kimse bize gelip de “Bana bir ömür boyu güvenebilirsin.” veya “Bana on üç yıl boyunca güvenebilirsin.” demiyor. Tamamen kendimiz böyle bir karar veriyoruz. Bunu yaparken de aynı derecelendirme kuruluşları gibi yaşanmışlara ve yaşanacaklara bakıyoruz.
Adamın böyle bir talebi yok, onu oraya sen oturtuyorsun, sonra da güvenini sarsınca bozuluyorsun. Her parametrede güvenilir olduğunu varsayan sensin. Genelde de bu konuda bizi yanıltan, kişiler oluyor. Şeylerde böyle bir sorun hiç olmuyor. Altın akmaz, kokmaz, paslanmaz, bozulmaz vs. iyi bir malzemedir diye altına güveniyorsun; alıyorsun, kullanıyorsun, saklıyorsun ve hiçbir zaman seni yanıltmıyor. Bilmem kime ömrümün sonuna kadar güvenirim diyorsun ama bilmem kim bahara doğru sana bir şeyleri geçiriveriyor.
Bazı arkadaşlar kuruluşların doğru derecelendirme yapmadığı görüşünde. Bizde yapmıyoruz. Amerika’da yaşarken elimizin biraz para tutmaya başladığı dönemlerde, doktorlar kadar olmasa da bizden de üç kuruş, beş kuruş borç isteyen öğrenciler oluyordu. Bir gün, kafamda gayet düşük bir not verdiğim bir çocuğa hayatta geri getirmeyeceğini düşünerek bir borç verdim ve o parayı gitmiş saydım. Çocukcağızı çok da fazla tanımıyordum ama işi hallolsun diye yardım ettim. Tam söz verdiği günde çocuğun parayı getirip vermesi “Al o düşük notunu …..” der gibiydi. Öyle düşündüğüm için çok kötü hissetmiştim kendimi.
Doğrudur ara
sıra yanılıyoruz ama genelde geçmiş ve gelecek verileri üzerine verdiğimiz
güven notları bizi yanıltmıyor. Bu parayı verirsem kesin geri getirmez
diyorsun, o da zaten getirmiyor. Beklenen bir davranış insanı şaşırtmıyor. Ne
zaman ki beklenmeyen bir davranışla karşılaşıyorsun, dağlara karlar filan
yağıyor, o zaman bir müddet şapşallaşıyorsun.
“Bunu senden
hiç beklemezdim.” gibi cümleler kuruyorsun. Niye beklemiyorsun kardeşim? Bu
dünyada beklenmeyeni bekleyeceksin. Notu kendin verdin. Kimse gelip de sana
güvenilirlik konusunda benim notum A demedi.
Sen notu yanlış verdinse adamın kabahati ne?
Herkes, her
şey ve her durum için bir değerlendirme yapıyoruz. Burada unutmamız gereken
şey, güven uzun vadeli bir iştir. Sınavdan bir akşam önce çalışarak ertesi gün
A alamazsınız. Bugüne kadar hep A alarak gidiyorsanız da alacağınız bir tane C
averajınızı BB yapmaz, bir anda hepsini C'ye indirir. Garip bir şeydir güven. Satın alamazsın, cebinde taşıyamazsın, eski soruları bulamazsın, kopya çekemezsin, en fazla bir müddet güvenilirmiş gibi insanların sana yanlış not vermesini sağlayabilirsin. Değişik de bir hesap ediliş şekli vardır. Güvenin derecelendirmesinde her zaman alınan en son not geçerlidir. Geriye dönüp de ama geçen sene ben hep A alıyordum, diyemezsiniz.
Notunuzu
düşürmeyin, sonra averajı yükseltmek çok zor olur.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Allaha şükür verdiğim A lar beni hiç yanıltmadı, heralde kıt notlu olduğum içindir.
YanıtlaSilEn iyisi 😀😀
Sil👏👏👏
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim 🙏🙏
Sil