Günaydın Dostlar,
"Ne oldu
maçta?" diye soruyorsanız, hemen yazayım. Emre’nin zaaflarını iyi bilen Melo
psikolojik savaşı kazandı. Kırk dakika boyunca tam bir kör düğüşü içinde devam
eden ve bunlar mı bu ülkenin en iyi iki takımı denilen maç, kırkıncı dakikada
Galatasaraylı Felipe Melo’nun psikolojik savaşı kazanmasıyla bitmiş oldu.
Genelde ikinci yarılarda rakiplerine üstünlük kuran ve yüksek kondisyonuyla
maçın sonlarına doğru avantaj sağlayan Fenerbahçe bu avantajını daha
başlayamadan kaybetmiş oldu. Artık günümüzde işin psikolojisini idare edebilmek iyi bir futbolcu olmaktan daha önemli. Babamın dediği gibi “İnsanoğlu akıllı olacak ve
bu tuzaklara düşmeyecek.”
Yıllar önce
oynanan bir Fenerbahçe – Trabzonspor maçının son dakikalarında Anelka’nın
düşürülmesiyle Fener bir penaltı kazanmış ve maçı bu penaltı sayesinde kazanmıştı. Maç sonu
röportajlarında Trabzon’un o zamanki hocası Şenol Güneş'e “Hocam penaltı mıydı
sizce?” filan diye sorduklarında çok sevdiğim bir cevap vermişti. “Penaltı olup
olmaması hiç önemli değil, akıllı oyuncu, maçın son dakikalarında o şekilde
ayağını oraya sokmayacak, Anelka hafifçe topa dokunarak bizim oyuncuyu tuzağa düşürdü.” demişti. İnsanoğlu akıllı olacak ve bu tuzaklara düşmeyecek.
Amerikan
futbolunda “huddle” dedikleri oyuna başlama dizilişinde herkes bilir ki o beş on saniye içinde futbolcular birbirlerine söylemediklerini bırakmazlar. Karşı
taraftaki de sinirlenip yumruk atarsa oyundan atıldığıyla kalır. Bütün amaç
karşı taraftakini aciz duruma düşürmektir. İnsanoğlu akıllı olacak ve bu
tuzaklara düşmeyecek. Yirmi yıldır futbol oynayan oyuncuların artık bunları
biliyor olması lazım.Sahalarda durum böylede hayatın diğer platformlarında farklı mı? Hiç farklı değil, orada da durum aynı. O ortamlarda da psikolojik savaşı kazananlar işlerini hallediyorlar.
Okullarda
iyi öğrenci, düzgün öğrenci, başarılı öğrenci olanlar değil; psikolojik savaşı
kazananlar herkesin konuştuğu çocuklar oluyorlar. Günümüzde politik olmak, ikiyüzlü
olmak, başkalarıyla uğraşmak; doğru bir şeyler yapmaktan çok daha önemli bir
hale geldi.
İş yerlerinde
de durum çok farklı değil. Birileri dünyadan habersiz, aralıksız çalışırken etrafta dolaşanlar, politik olanlar, onun bunun dedikodusunu yapanlar, sigara
odası kulislerini başarıyla tamamlayanlar; genelde bu savaştan galip
çıkıyorlar.. Hatta ve hatta bu insanların sistem nazarında bir cazibeleri de
oluyor. Tecrübeleriyle, çalışma ahlaklarıyla, bilgileriyle, tahsilleriyle vs. diğerleriyle başa çıkamayacağını anlayan insanlar, diğerlerini sistemin
gözünden düşürmek için büyük bir psikolojik savaş veriyorlar. Her ortamda
ikiyüzlülük, üçyüzlülük, beşyüzlülük
artık çok yaygın bir durumda. Günün çoğunu başkalarını etkilemek için
kullananlar, genelde gününün çoğunu iş yaparak geçirenlerden daha başarılı
oluyorlar.
Yaşananlarda
bu gerçekleri doğruluyor. Örnek olarak yıllardır hakkında söylenmedik şey
bırakılmayan ama her daim de başrolde olan Emre, Volkan, Sabri gibi oyuncular bu
durumun bir ispatıdır.İyi iş yapmanın değil de denileni yapmanın daha makbul olduğu günümüz iş çevrelerinde bu şahıslar, her türlü işin içinde oldukları için genelde daha başarılı oluyorlar. Emre gibi her saniye yaygara yapanlar da, Burak gibi her dokunuşta insanları aldatmaya çalışanlarda, iki ayrı taktikle de olsa sistemi etkileme konusunda çok başarılılar.
Siyasette de
durum çok farklı değil. Çok yakın bir geçmişte etkileme gücü olanın, psikolojik
savaşı kazananın ne kadar etkili olabileceğini hep beraber gördük.
Diyeceksiniz
ki "İyi güzel de bütün bunlar doğru ve güzel işler değil." Kesinlikle katılıyorum
ama oyunun bu kaidelerle oynandığı bir ortamda, konu ne olursa olsun, ister
sahada ister sokakta ister okulda ister iş ortamında psikolojik savaşı
kazanamayanların başarılı olması mümkün değil. Bknz : 06 Mart 2014 tarihli Emre
– Melo savaşı.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...