Cumhurbaşkanı’nın
nasıl bir insan olması gerektiği konusunda yorum yapmayan kalmadı. Ben de
düşündüm, taşındım ve naçizane görüşüm; cumhurbaşkanının benim gibi bir insan
olması yönündedir.
Cumhurbaşkanı, benim gibi Allah korkusu olan, insanların dini inançlarına saygılı ama hiçbir zaman dini siyasete alet etmeyen ve ettirmeyen, dürüst ve iyi niyetli bir insan olmalıdır. Para hırsı olmayan, ülke menfaatlerini her zaman şahsi menfaatlerinin üzerinde tutabilecek bir karaktere sahip birisi olmalıdır. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki güçler ayrılığı prensiplerini çok iyi anlayarak; menfaat zeminleri ortaya çıkmasına müsaade etmemelidir. Bu üç unsurun ülkenin ana temelleri olduğunu hiçbir zaman unutmayarak, demokrasi yolundan asla vazgeçmeyecek birisi olmalıdır.
Irkçılıkla alakası olmayan, herkese iyi niyet ve eşit hislerle yaklaşabilecek, değişik dinleri ve dini mezhepleri sorun haline getirmeyen, içeride ve dışarıda sevilen ve saygı gören bir kişiliğe sahip olan bir insan olması lazımdır. Toplumun her kesimi ile ilişkilerini sürdürebilen, yeri geldiğinde diğer devletlerin başkanları ile diyaloğa girebilecek, yeri geldiğinde de bir gecekonduda kendini evinde hissedebilecek biri olmalıdır. Tabii buna bağlı olarak en azından İngilizceyi çok iyi konuşuyor ve yazabiliyor olması da şart.
Cumhurbaşkanı, benim
gibi cesur olmalıdır. Popüler olabilmek ve/veya belirli kesimler tarafından
sevilmek uğruna inanmadığı şeylerin altına imza atmamalıdır. Bir duruşu olmalı
ve o duruşundan kolay kolay ödün vermemelidir. Gerektiğinde “hayır” demek
cesaretini gösterebilmelidir.
Bu koltuğa oturacak
kişinin, aynen benim gibi belirli bir espri anlayışı olmalı ve yapılan şakaları
veya eleştirileri kaldırabilmelidir. Her eleştiri yapanı veya aynı görüşte
olmayanı kendine düşman ilan etmemelidir.
Devletin kurumlarına
eşit mesafede durarak, kurumlar arasında doğabilecek ihtilafları çözebilmek
adına olaylara tam bir tarafsızlık duygusu ile yaklaşabilmelidir. Askerlerle
de, meclisle de, bakanlarla da, belediyelerle de,
üniversitelerle de, diyanet işleri başkanlığı ile de, sendikalarla da, sosyal toplum kuruluşlarıyla da ilişkilerini her zaman ülke menfaatleri
doğrultusunda yürütmelidir. Eşini, dostunu, akrabasını bu kurumlara yerleştirme
çabası içinde kesinlikle olmamalıdır.
Belli bir duruşu,
görüşü olan ama diğer fikirleri, karşı görüşleri de dinlemeye açık olan, kolay
ulaşılabilir, halkın yapısını anlayan ve sevilen bir kişi olmalıdır. Sokaktaki
insan, “Bu konu cumhurbaşkanının önüne giderse ülke menfaatlerini ilk sırada
düşüneceği için bunu hayatta imzalamaz.” diyerek ona güvenebilmelidir. Bence
günümüzde artık böyle bir pozisyon için sadece üniversiteden mezun olma şartı
değil, iyi bir üniversiteden ve de uygun bir konudan mezun olma şartı da
aranmalıdır diye düşünüyorum. En alt seviyelerde bir eleman alımında bile
istenmedik şey kalmıyor ama cumhurbaşkanı olurken bunların yarısı bile aranmıyor.
Cumhurbaşkanı, adı
üstünde cumhurun başkanı olarak cumhuriyete, ülkesine, milletine, vatanına, halkına,
devletin kurumlarına, özgürlüklere, demokrasiye, laikliğe her zaman, her
ortamda sahip çıkabilecek bir insan olmalıdır. Yaptığı her işte, attığı her
imzada, sürekli olarak “Bu yapacağım iş, atacağım imza benim ülkeme yararlı
mı yoksa zararlı mıdır?” diye düşünmelidir. Cumhurbaşkanı; bütün bu özellikleri taşıyan, ne siyasi ne de askeri geçmişi olmayan, Emin gibi herkese ve her kuruma eşit mesafede durabilecek biri olmalıdır.
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...