Dün sabah yürüyüş yapmak için
evden çıktım ve daha yüz metre gitmeden köprünün üzerinden
geçen bir hafriyat kamyonunun aşağıdaki araçların üstüne kocaman taşlar
düşürmesini izledim. Trenlerin köprüden geçerken aşağıya taş düşürmesine
alışmıştık ama kamyon olayını ilk defa gördüm. Kamyon bastı gitti, arabaları
zarar gören insanlar da boş gözlerle arkasından baka kaldılar. Tesadüfen bu
sefer insanların üzerine düşmedi, bir dahaki sefere de o olur.
Şaşkınbakkal ışıklarda yayalara yeşil yandı ve insanlar karşıdan karşıya geçmeye başladı ama bir anda içinde üç tane öküzcük bulunan bir dağıtım kamyonu aralarına daldı. Kamyon kimseye vurmadı ama (Emin’de dahil olmak üzere) bir sürü bağrış çağrış oldu. Bizim öküzcük diyor ki “Bana da yeşil yandı.” Oradaki amcalardan biri, “Sana da yeşil yandı ama sen yayalar geçtikten sonra döneceksin.” dediğinde de “Ben hayatımda hiç böyle bir şey duymadım.” diye bağırıyor. Ölür müsün yoksa öldürür müsün?
Ben mi yaşlandım yoksa metrekareye düşen öküzcükler mi arttı bilemiyorum ama bana bu işler iyice kötüye gidiyormuş gibi geliyor.
Yokuştan aşağıya Suadiye ışıklara doğru inerken bir teyzenin sabunlu sularla yıkanmış mermer girişte ayağı
kaydı düştü ama neyse bu seferlik bir şey olmadı. Mermeri yıkayan amca da hiç
istifini bozmadan yıkamaya devam etti. Gidip kadıncağızla ilgilenmedi bile.
Sonra bunlar "öküzcük" deyince bana kızıyorlar.
Öküzcük demişken daha elli metre gitmeden taksiye binmeye çalışan bir teyze gördüm. Kucağında bir bebek,
yanında iki yaşlarında bir çocuk ve iki tane de bebek arabası vardı. Kadıncağız
kucağındaki çocukla tek eliyle bebek arabalarını taksinin bagajına
yerleştirmeye çalışıyor, taksiyi kullanan öküzcük de hiç istifini bozmadan
şoför koltuğunda oturuyordu. Neyse daha sonra oradaki dükkanların birinden bir
genç çocuk çıkıp yardım etti de kadıncağız taksiye binebildi.
Geldik dünyaca ünlü Bağdat
Caddesi'ne. Sol şeritte gitmekte olan bir beton mikseri bir anda durdu ve geri
geri gelmeye başladı. Başladı başlamasına da arkasında araçlar var. Bir de
öküzcük gibi kornaya basıyor. İnsanlar ne yapacaklarını şaşırdılar. Meğerse
geri geri gelip oradaki sokaklardan birine girecekmiş. Bu işi yapacaksan bile,
bunun "bir anda durup geri geri gelmekten" daha iyi bir yolu olması gerektiğini
düşünüyorum. Ne bileyim biri gelir yolu keser filan.Şaşkınbakkal ışıklarda yayalara yeşil yandı ve insanlar karşıdan karşıya geçmeye başladı ama bir anda içinde üç tane öküzcük bulunan bir dağıtım kamyonu aralarına daldı. Kamyon kimseye vurmadı ama (Emin’de dahil olmak üzere) bir sürü bağrış çağrış oldu. Bizim öküzcük diyor ki “Bana da yeşil yandı.” Oradaki amcalardan biri, “Sana da yeşil yandı ama sen yayalar geçtikten sonra döneceksin.” dediğinde de “Ben hayatımda hiç böyle bir şey duymadım.” diye bağırıyor. Ölür müsün yoksa öldürür müsün?
Artık son üç yüz metreye
girmiş durumdayım ama her an her şey olabilir. Nitekim uzaktan inşaatların
birinde iple bağlanmış demir çubukların yukarıya doğru çekilmeye çalışıldığını
gördüm. İki metre boyundaki çubukların uçlarına yakın bir yerden tek bir
noktadan bağlandığını görünce "Eyvah bunlar düşecek." dedim. Aşağıda da bir
tanesi vinç kaldırırken düşmesinler diye çubukları tutuyordu. Ne zaman ki adam
çubukları bıraktı, hepsi birden düştü.
Son metreleri bitirip de
eve girdiğimde yaşananları tekrar düşündüm. Ben kırk dakikalık bir yürüyüşte bu
kadar şeye şahit olabiliyorsam kim bilir ülkenin çeşitli yerlerinde her gün kaç
ayrı kaza oluyordur. Bu konuda dünya şampiyonu olmamız tesadüf değil. Emniyet
tedbiri almaktaki tembelliğimizin, bu konudaki cimriliğimizin ve de canımızın bir
kıymetinin olmamasının eseri.
Bu ülkede kaçacak yerin
yok. Kamyon üstüne taş düşürmezse ıslak zeminde kayabilirsin, onu yırtsan geri
geri gelen beton mikserinin altında kalabilirsin, hadi diyelim onu da yırttın,
bu sefer de ışıkta kamyon çarpabilir veya doğru dürüst bağlanmamış demir
çubuklar kafana düşebilir.Ben mi yaşlandım yoksa metrekareye düşen öküzcükler mi arttı bilemiyorum ama bana bu işler iyice kötüye gidiyormuş gibi geliyor.
"Allah koruyor." diyorlar ya,
bizi gerçekten de Allah koruyor. İş bize kalsa bitmişiz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...