28 Mayıs 2015 Perşembe

Doğu...

Günaydın dostlar.

Survivor’dan kurtuluş yok. Salı akşamı kanallarla oynarken yine karşıma Survivor çıktı. Haftanın her akşamı 4-5 saat yayında olan bir program olabilir mi?
Tam ben kanalı çevirdiğimde yarışmacılar Doğukan Manço’ya kızıyorlardı. Bir oyun kaybedilmiş ve sebebi de Doğukan’ın top atmaktaki beceriksizliğiymiş. O yüzden de “Senin bu yarışmada ne işin var?” diyerek çocuğa söylemediklerini bırakmadılar. Düzgün yetiştirilmiş ve terbiyeli bir çocuk olan Doğukan, söylenenlerin hiçbirine cevap vermedi.


Kimse alınmasın ama Bahçelievler’de sokaklarda büyürken top atmayı beceremeyen çocuklara, “Kız gibi atma ulan” diye bağırırdık. Tamam, Doğukan çok iyi bir çocuk ama top atabilme becerisi de tam bir kız çocuğu gibi. Yarışmadaki kızlar onun yanında hepsi ayrı birer canavar.

2 sene evvel katıldığı yarışmada da durum Doğukan için daha farklı değildi. O zaman da topları atamıyordu, bu sene de atamıyor. Bu yarışmada bu tip durumlarla karşılaşacağını bile bile kendini bir gram geliştirmeden aynı beceriksizlikle gelmiş adaya. Kardeşim, insan bu duruma biraz çalışır da gelir.

İşin kolayını da bulmuş, daha parkuru görür görmez hemen “Bu yarışma da top atma işi var, ben başarılı olamam” deyip çıkıyor işin içinden. Doğukan kardeşim, orası herkese göre bir yer değil. Bu yarışma zor bir yarışma. Kendine bu kadar güvenmiyorsan ve hiçbir hırsın yoksa orada ne işin var. Her gün marangozculuk oynayacağına iki top atmaya çalış.
“Biraz çalıştım başarılı olamıyorum” diye bir yorum yaptı. Başarılı olamadıysan çalışmayı bırakman mı gerekiyor, yoksa daha çok çalışman mı gerekiyor? Hayatta hiçbir şey o kadar kolay değil. Elde edilen her şey uzun çalışmalar ve uzun uğraşlar sonunda elde ediliyor.
“Doğukan ister çalışsın, ister çalışmasın” diyebiliriz ama ne yazık ki hayat öyle dönmüyor. Kendini geliştirmek için uğraşmayan insanlar takımlarını da aşağıya çekiyor. Canavar gibi koşuyor, herkesten önce geliyor ama top atma yönünü bir gram geliştirmediği için sürekli olarak takımının oyunları kaybetmesine ve aç kalmasına neden oluyor.

Bu kadar yazdıktan sonra, bu sabahki amacımın Doğukan’ın beceriksizliğini irdelemek olmadığını söylersem, bana çok kızar mısınız? Doğukan ne yaparsa yapsın hiç fark etmez. 4-5 hafta sonra normal hayatına geri dönecek.

Onun adadaki yaşamını ve kendini geliştirmeyerek nasıl kendine ve takımına zarar verdiğini görerek hepimiz bu yaşananlardan bir ders çıkarmalıyız.
Hayatın içinde veya iş dünyasında kendi parametrelerini kendin belirleyemiyorsun.  “Ben çok iyi koşarım, top atmayı beceremesem de olur” demekle bu işler olmuyor. "Top atma" konusu her dakika senin karşına çıkıyor.

“Benim insan ilişkilerim çok iyi, çok da çalışkanım, o yüzden İngilizce öğrenmesem de olur” dediğin zaman her yarışmada İngilizce konusu karşına çıkıyor. Birini müdür yapacakları zaman seni değil, topu daha iyi atabileni yapıyorlar.
Çalışma arkadaşlarıma sık sık söylediğim bir söz vardı. “Kendinizi geliştirmek için hiçbir zaman geç kaldığınızı düşünmeyin”. Bugün başla ve bir milim yol al ama başla. Yarın bugünkü durumundan bir milim daha ileride ol.

Günümüzde artık hayatın her parametresi ayrı bir yarış. Her yarışın da kendine özgü kuralları ve gereklilikleri var. Bu parametrelerin hepsinde her fırsatta kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Evde patates gibi koltukta yatarak bir yere varamayız. Kıçınızı kaldırın, eksiklerinizi giderin.
Diplomanız mı yok, sunum mu hazırlayamıyorsunuz, İngilizceniz mi yetersiz eksikleriniz her ne yönde ise o yöne doğru gitmeniz şart. Başka bir yöne doğru giderseniz eksikler çuvalınızı da bir ömür boyu sırtınızda taşırsınız.

Şans bugün kapıyı çalar ama gittiği zaman bir daha ne zaman geleceği hiç belli olmaz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder