Survivor’dan
kurtuluş yok. Salı akşamı kanallarla oynarken yine karşıma Survivor çıktı.
Haftanın her akşamı 4-5 saat yayında olan bir program olabilir mi?
Tam ben
kanalı çevirdiğimde yarışmacılar Doğukan Manço’ya kızıyorlardı. Bir oyun
kaybedilmiş ve sebebi de Doğukan’ın top atmaktaki beceriksizliğiymiş. O yüzden
de “Senin bu yarışmada ne işin var?” diyerek çocuğa söylemediklerini
bırakmadılar. Düzgün yetiştirilmiş ve terbiyeli bir çocuk olan Doğukan,
söylenenlerin hiçbirine cevap vermedi.Kimse alınmasın ama Bahçelievler’de sokaklarda büyürken top atmayı beceremeyen çocuklara, “Kız gibi atma ulan” diye bağırırdık. Tamam, Doğukan çok iyi bir çocuk ama top atabilme becerisi de tam bir kız çocuğu gibi. Yarışmadaki kızlar onun yanında hepsi ayrı birer canavar.
2 sene evvel katıldığı yarışmada da durum Doğukan için daha farklı değildi. O zaman da topları atamıyordu, bu sene de atamıyor. Bu yarışmada bu tip durumlarla karşılaşacağını bile bile kendini bir gram geliştirmeden aynı beceriksizlikle gelmiş adaya. Kardeşim, insan bu duruma biraz çalışır da gelir.
İşin
kolayını da bulmuş, daha parkuru görür görmez hemen “Bu yarışma da top atma işi
var, ben başarılı olamam” deyip çıkıyor işin içinden. Doğukan kardeşim, orası
herkese göre bir yer değil. Bu yarışma zor bir yarışma. Kendine bu kadar
güvenmiyorsan ve hiçbir hırsın yoksa orada ne işin var. Her gün marangozculuk
oynayacağına iki top atmaya çalış.
“Biraz
çalıştım başarılı olamıyorum” diye bir yorum yaptı. Başarılı olamadıysan
çalışmayı bırakman mı gerekiyor, yoksa daha çok çalışman mı gerekiyor? Hayatta
hiçbir şey o kadar kolay değil. Elde edilen her şey uzun çalışmalar ve uzun
uğraşlar sonunda elde ediliyor.
“Doğukan
ister çalışsın, ister çalışmasın” diyebiliriz ama ne yazık ki hayat öyle
dönmüyor. Kendini geliştirmek için uğraşmayan insanlar takımlarını da aşağıya
çekiyor. Canavar gibi koşuyor, herkesten önce geliyor ama top atma yönünü bir
gram geliştirmediği için sürekli olarak takımının oyunları kaybetmesine ve aç
kalmasına neden oluyor.Bu kadar yazdıktan sonra, bu sabahki amacımın Doğukan’ın beceriksizliğini irdelemek olmadığını söylersem, bana çok kızar mısınız? Doğukan ne yaparsa yapsın hiç fark etmez. 4-5 hafta sonra normal hayatına geri dönecek.
Onun adadaki yaşamını ve kendini geliştirmeyerek nasıl kendine ve takımına zarar verdiğini görerek hepimiz bu yaşananlardan bir ders çıkarmalıyız.
Hayatın içinde veya iş dünyasında kendi parametrelerini kendin belirleyemiyorsun. “Ben çok iyi koşarım, top atmayı beceremesem de olur” demekle bu işler olmuyor. "Top atma" konusu her dakika senin karşına çıkıyor.
“Benim insan
ilişkilerim çok iyi, çok da çalışkanım, o yüzden İngilizce öğrenmesem de olur”
dediğin zaman her yarışmada İngilizce konusu karşına çıkıyor. Birini müdür
yapacakları zaman seni değil, topu daha iyi atabileni yapıyorlar.
Çalışma
arkadaşlarıma sık sık söylediğim bir söz vardı. “Kendinizi geliştirmek için
hiçbir zaman geç kaldığınızı düşünmeyin”. Bugün başla ve bir milim yol al ama
başla. Yarın bugünkü durumundan bir milim daha ileride ol.
Günümüzde
artık hayatın her parametresi ayrı bir yarış. Her yarışın da kendine özgü
kuralları ve gereklilikleri var. Bu parametrelerin hepsinde her fırsatta
kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Evde patates gibi koltukta yatarak bir yere
varamayız. Kıçınızı kaldırın, eksiklerinizi giderin.
Diplomanız
mı yok, sunum mu hazırlayamıyorsunuz, İngilizceniz mi yetersiz eksikleriniz her
ne yönde ise o yöne doğru gitmeniz şart. Başka bir yöne doğru giderseniz
eksikler çuvalınızı da bir ömür boyu sırtınızda taşırsınız.
Şans bugün
kapıyı çalar ama gittiği zaman bir daha ne zaman geleceği hiç belli olmaz.
Sağlıklı
kalın, mutlu kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder