17 Mayıs 2015 Pazar

Final Four...

Günaydın dostlar.

Sizlerin de bildiği gibi Fenerbahçe erkek basketbol takımı tarihinde ilk defa Avrupa Basketbol Şampiyonasında Madrid’de organize edilen dörtlü finallere katılmaya hak kazandı.
Tabi ki çok mutlu olduk ama kazanır kazanmaz da hemen şampiyonluk istemeye başladık. Yıllardır bu finallerin kitabını yazmış ve de evinde oynayan Real Madrid takımına karşı bu hiç te kolay bir iş değildi ama yine de çıtayı hemen en yukarıya koyduk.


Fenerbahçe’nin oyuncu kalitesi olarak Real Madrid’den daha aşağıda bir takım olduğunu düşünmüyorum ama bu tip finallere katılma tecrübesi açısından çok gerideler. Bu gibi organizasyonlarda işin psikolojik boyutu sportif yönünün çok önüne geçiyor. Her yönüyle işin psikolojisini kaldırabilen takım kupayı alıp götürüyor.

Sadece oyunu oynamak değil, seyirciyi etkilemek te, hakemleri etkilemek te, medyayı etkilemek te bu paketin bir parçası. Real Madrid’in favori olduğunu biliyorduk ama takımın başında Obradovic gibi birinin olması da hepimizi yine de ümitlendiriyordu.

Tabi ki olmadı. İşin psikolojisini kaldıramayan Fenerbahçe ikinci çeyrekte 35 sayı yiyerek maçı başlamadan bitirdi. Ben bu sene takımın hiçbir maçta bir çeyrekte bu kadar sayı yediğini düşünmüyorum.

Yenilen ve final oynamaya hak kazanamayan takımlar bugün üçüncülük maçı yapacaklar. Benim de asıl vurgulamak istediğim konu da burada gizli. Böyle bir maçta Fener’de dâhil olmak üzere bizim takımlarımızın hiçbir şansları yok. Zaten ben de böyle bir maç kazandığımızı pek hatırlamıyorum.

Neden kaybediyoruz? Şampiyon olmaya odaklanmış takımlar, yenilip de üçüncülük maçı oynamaya mecbur kaldıkları zaman bir daha hayatta böyle bir maç için motive olamıyorlar. Obrdoviç’te kurt gibi zeki olduğu için geçen gün basın toplantısında “Bu maç bizim için çok ta önemli değil” deyiverdi. Neden? Zira o da biliyor takımın bugün bu işe motive olamayacağını.
Öyle veya böyle bugün bu üçüncülük maçı oynanacak ama Fener’in bu maçı kazanma şansı %5 bile değil. Muhtemelen 10-15 sayı fark yer. Avrupa üçüncüsü olsalar güzel olur ama bizim takımlarımız hiçbir zaman çok ta bir şey ifade etmeyen bir maç için hayatta kıçlarını yırtmazlar. Diyeceksiniz ki, “Takımlar yabancı oyuncularla dolu” ama siz hiç merak etmeyin onlar gelir gelmez bu işleri bizden çok daha iyi öğreniyorlar.
Bu işlerin hemen öyle bir anda olmadığını anlamamız gerekiyor. Son anda vaat edilen primlerle, şunla, bunla bu işler olmuyor. En başta Final Four kültürüne alışmamız gerekiyor.

Emin’in düşüncesi, bu maç Final Four maçı değil de normal bir Avrupa Ligi maçı olsaydı, Fenerbahçe’nin daha iyi bir oyun sergileyebileceği yönündedir. Aradaki fark ta işte bu tecrübe olayından kaynaklanıyor. Yapılan veya yapılmayan faulleri hakemlere gösterebilmek bile yaşanmışlıklarla öğrenilebilecek bir durum.

Bu sene için Final Four çok büyük bir başarıdır. Artık çıta epeyce yüksek bir yere konuldu. Şimdi zaman Fenerbahçe ve diğer takımlarımız için kendimizi her parametrede geliştirerek final oynama zamanıdır.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder