14 Mayıs 2015 Perşembe

Tek Başına

Günaydın Dostlar,

Sizlerin de bildiği gibi, sabah bilgisayarın başına oturduğumda aklıma ne konu gelirse o konuyu yazıyorum. Genelde durum böyle olmakla beraber,  bu sabah bir istisna oldu.
Sabah aklıma gelen konu, “Şarap Soğutucusu” idi ama daha sonra nasıl olduysa “Tek Başına” oluverdi. Tek başıma şarap içmeyi de sevmediğim düşünülürse nereden bu konuya döndüğümü ben de bilmiyorum. Bazı arkadaşlarım, oturup televizyonun karşısına tek başlarına içki içebilme işini çok güzel becerebiliyorlar ama ben de o kabiliyet yok.


Dün akşam televizyonda gördüğüm Soma’da tek başına kalmış 250 kadının ve 500 çocuğun bu durumda bir etkisi olduğu kesin. Böyle bir felaketten sonra deniz çekilip rüzgârlar dindiğinde gerçekten de tek başınasın.

Televizyon programında, “Çocuklar, tek başına yaşamak çok zor.” diye ağlayan yaşlı amca da beni etkilemiş olabilir.

Düşünüyorum da zaman zaman evde tek başıma kalmayı tercih etsem de genelde dışarılarda tek başıma bir şeyler yapmayı ben de çok sevmem. Mesela tek başıma bir restorana gidip, oturup yemek yediğimi düşünemiyorum. Babam tek başına dışarıya yemeğe gitmeye bayılırdı ama benim o yönüm hiç gelişmemiş.
Bazen restoranlarda tek başına yemek yiyen amcaları, teyzeleri görüyorum ve nasıl keyifle yediklerini görünce içimden “Aferin size.” diyorum. İçkisiyle, yemeğiyle, tatlısıyla o kadar güzel yiyorlar ki çok keyif aldıkları çok net olarak belli oluyor.
Tek başıma bir yerlerde yemek yemişsem ya iş seyahatindeyimdir ya da bir yerden bir yere giderken “Hemen şurada çabucak bir şeyler yiyeyim.” diye düşünerek restoranın birine girmişimdir. Onun dışında evimde yemeyi tercih ederim.

İş seyahati demişken seyahatlerde de tek başıma gezmeyi sevmiyorum. Birçok arkadaşım turlarla veya diğer yollarla bulundukları şehirleri geziyorlar ama böyle bir şey hiçbir zaman benim içimden gelmiyor. Tek başına resim bile çekemezsin. O zamanlar daha öz çekimler icat edilmemişti. O imkân olsaydı belki ben de denerdim.

Tek başıma sinemaya, tiyatroya da gitmem. Zaten çok fazla sinemaya gitmeyen bir insanım, bir de kalkıp tek başıma mı gideceğim? Tek başıma gitmememin nedeni dışarıya nasıl görüneceği konusu da değil. Yay burcu bir insan olarak (hatta yükselenim bile Yay) insanların ne düşündüğü konusuna çok fazla takılan bir insan değilim.
“Adama bak kıro gibi tek başına gelmiş.” diyecekler diye bir derdim olmasa da yine de bu tip yerlere tek başıma gitmek hayatta içimden gelmez.

Kendi kendine yetebilen ve tek başıma da gayet keyifli saatler geçirebilen bir insanım aslında ama tek başına yemeğe, tiyatroya, sinemaya vb. gitme alışkanlığım gelişmemiş. Belki de küçüklükten beri her zaman etrafımda çok fazla arkadaşım, dostum olduğu için “tek başına” durumuna fırsat kalmamış olabilir.

Bu durumun tek istisnası spor müsabakalarıdır. Küçüklüğümden beri futbol, basketbol, voleybol maçlarına sık sık tek başıma gitmişliğim vardır.

Geçmiş yıllarda tek başıma gidip birazcık kafamı dinlediğim bir diğer yer de tren istasyonlarıydı. Fırsat olunca halen de gidip, bir kahve içip yarım saat kadar trenlerin dünyasında günlük sorunlardan, streslerden uzaklaşmayı severim.
“Tek başına” bir ruh halidir ve kendini nasıl hissettiğin ile alakalı bir konudur. Bazen etrafındaki yüzlerce insana rağmen kendini yalnız hissedebilirsin. Bazen de herkes vardır ama o yoktur. Kimse onun yerini dolduramaz ve sen tek başınasındır.

İster sesiz parkta tek başına minik bir çiçek ol ister milyonların karşısında kürsüde, Allah kimsenin kalbine “tek başına” hissini doldurmasın ve sevdiklerinizi yanınızdan eksik etmesin.
Şarap soğutucusu mu? O başka bir sabaha kaldı.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

2 yorum:

  1. Günaydın dostlar. Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz. Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil