Daha dün, on
binlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz depremler yaşadık. Trafik kazalarına ve iş
kazalarına her yıl bir kasaba dolusu insanımızı kaybediyoruz. Hal böyleyken,
Soma’da yaşanan faciayı neden bir türlü kabullenemiyoruz. Evler sağlam
yapılmadığı için, on binlerce kardeşimizi kaybeden bizler, onu bile “kader”
diyerek kabullenebilmişsek, bu faciayı neden kabullenemiyoruz?
Öyle bir ruh
hali içindeyiz ki, şu anda her şey bize batıyor. İyi niyetle, yüzlerini kömürle
boyayıp veya kafalarına madenci bareti giyip televizyona çıkan insanlar beni
sinir ediyor. Rahmetli kardeşlerimizi anmak için, son derece iyi niyetle
yaptıklarını biliyorum ama yine de, görünce bana samimiyetsiz reklam kokan bir
davranış gibi geliyor.
Evet, evleri
daha sağlam yapabilirdik ama yine de, depremin bile bizim kontrolümüzün dışında
olan bir parametresi olduğuna inanmak bizi rahatlatırken, Soma madeninde ve
diğer madenlerde kontrolümüzün dışında bir şeyler olduğuna, ne inanmak
istiyoruz, ne de inandırılmak. Hepimiz, yeterli önlemler alınsaydı, bu facia
olmazdı konusunda mutabıkız.Daha öncede belirttiğim gibi, bu gibi yerlere ziyarete giden insanların, ayakaltında dolaşıp çalışmaları zorlaştırdıklarına inanıyorum ve gitmemeleri gerektiğini düşünüp onlara kızıyorum. Buralara gitmeyip, insanlarına acılarına destek olmaya çalışmayan insanlara da kızıyorum.
Politikacıların, bu işi siyasetin üstünde tutulması gereken bir iş olarak görmeyip, yaşananlardan kendilerine menfaat sağlayacak malzemeler çıkarmaya çalışmalarına da kızıyorum. Onca can kaybından sonra, birilerinin aman benim partim bu olaydan zarar görmesin veya bu olayı partimiz açısından lehimize çevirmeye çalışalım çabalarını, oradaki 970 gözü yaşlı çocuğa, anneye, babaya, kardeşe ihanet olarak görüyorum.
“Kaza olduktan sonra çalışmalarımızla harikalar yarattık” gibi sözlere de kızıyorum. Marifet her sabah o madene girenleri, akşam olduğunda oradan sağ çıkartmakta. Marifet her sabah o madene gidenlerin, helalleşmeden evden çıkabilmesini sağlamakta.
Kazazedeleri
bir, bir televizyona çıkaranlara da kızıyorum, onlarla ilgilenmeyen televizyon
kanallarına da. Bir yandan bırakın adamlar acılarını yaşasınlar diyorum, bir
yandan da, evet, doğru yapıyorsunuz, konunun aydınlanması, gündemde kalması ve
herkesin gerçekleri duyması gerekiyor diyorum.
Yüzlerce,
binlerce eksikleri olduğunu tahmin ettiğim kömür madenlerinin ve diğer madenlerin,
halen çalışıyor olmasına da kızıyorum. Kaza olan maden “iyi” olanlarından bir
tanesiyse, diğerlerinde çalışanları Allah korusun. Ne iyileştirme yapıldı da,
bu madenler tekrar çalışmaya başladı?
TIR’ların
önüne, “Soma yardım aracı” diye afiş hazırlatıp asanlara da kızıyorum. Bu nasıl
görgüsüz bir şark zihniyetidir. Afiş asmazsan gitmiyor mu TIR’lar, yoksa sen
reklam derdinde misin? Birilerine bir yardım yapacaksanız veya acısını
paylaşacaksanız, sessizce yapın kardeşim. Bu kazayı, ömrümüzün sonuna kadar hiç birimizin unutması mümkün değil. Boşu boşuna bunların yaşandığı konusunda da, içimiz hiçbir zaman rahat etmeyecek. Görmediği acı kalmamış bir millet için bile,
bu seferki
bambaşka…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder