O işletmede
çalışan mühendisler de tıpkı işçi kardeşlerimiz gibi aynı ortamlarda
çalışıyorlar ve aynı risklerin (hepsi olmasa bile) birçoğu onlar içinde
geçerli. Daha önce de belirttiğim gibi, bu madenlerdeki uzun yılların
eksikliklerini ne şu anda iktidarda bulunan partinin üzerine yükleyebiliriz, ne
de 6-7 tane teknikerin, mühendisin omuzuna. Başka bir parti iktidarda olsaydı,
böyle bir kaza olmazdı gibi lafları da tamamen politik içerikli, faciadan
menfaat çıkarmaya yönelik laflar olarak görüyorum.
Bu
mühendislerin, sorumluluklarında olan, işletmeye yönelik günlük işlerde, bir
takım aksaklıklar varsa, tabi ki hepsi bunların hesabını vermeliler ama yapısal
anlamda hiçbir yetkileri olmadığını da çok net tahmin edebiliyoruz. Nitekim de,
aynı şekilde çalışıp, aynı şekilde öldüler. Kömür madeni işi, Rus ruleti
oynamak gibi bir şeye dönüşmüş. O gün, o vardiyada kim varsa, kimin zamanı
gelmişse, işçi, tekniker, mühendis hiç fark etmiyor, hepsi rahmetli oluyor.
Doğal olarak
hep Soma madeninden söz ediyoruz ama öbür madenlerde de durumun çok farklı
olmadığına eminim. Soma faciasından bir gün sonra Zonguldak’ta bir madenci
öldü, bir gün sonrada Konya’da. Umarım, bu konunun partiler üstü bir konu
olduğunu ve madencilerin hayatının her gün, her yerde tehlikede olduğunu artık
hepimiz çok net anlamışızdır. Amerika’dan, Avrupa’dan veya Japonya’dan birilerini çağırıp da, parasını vereceğiz bu madenleri adam edin, işçilerimiz için risk olmaktan çıkarın desek, birçoğu için bunların adam olması mümkün değil diye rapor vereceklerini tahmin ediyorum. Umarım ben yanlış düşünüyorumdur. Yarın başka bir madenden gelecek bir haberle güne başlamayacağımızı kim garanti edebilir.
Madencilik zor bir iş, kömür madeni daha da zor bir iş ve doğru anlıyorsam bizim Zonguldak ve Soma kömür madenleri de iyice zor madenler. Almanya ile mukayese ettiğinde, buralardaki kömürün yapısı ve katmanları bile bir takım zorluklar yaratıyormuş. Bütün bunlar doğruysa, bizim onlardan çok daha fazla dikkatli olmamız gerekmez mi?
Kazalar olmadan önlem almak. Bu işin, en önemli noktası, önlem alma konusu. Bu konuyu daha önce de çeşitli platformlarda defalarca yazdım ve yazmaya da devam edeceğim. Madenlerin uzun geçmişlerinden dolayı bunları yapamayacaksak, bu önlemleri alamayacaksak, birileri çıkıp bu gerçekleri bize anlatsın. Kaza olmasını önlememiz mümkün değil, biz o yüzden kaza sonrasına yoğunlaşacağız, yaşam odaları yapacağız, kaçış tünelleri kazacağız, 5 saatlik maskeler dağıtacağız vs. vs. desin de biz de ne ile karşı karşıya olduğumuzu baştan bilelim.
Artık yalan söyleme, uyduruk denetleme yapma, günü kurtarma dönemi bitmeli. Günü kurtarma politikası, arkasında 970 tane gözü yaşlı çocuk bıraktı. Zaman, gerçekleri konuşma zamanıdır. Her türlü riski, artıyı, eksiyi herkes bilmeli.
Rahmetli bir madencinin eşi, televizyonda, “buralarda ara sıra her zaman bir, iki madenci ölüyordu ama bu boyutta hiç olmamıştı” dedi. Halk ara, sıra bir madencinin ölmesi piyangosunu zaten kabullenmiş. Benim kanaatkar, mütevazi, temiz çarşafı bile hak etmediğini düşünen halkım, bir gün kurada kendi isimlerinin çıkması riskini zaten kabullenmiş.
Başta da
söylediğim gibi, tamamen sonuç odaklı çalışan bir işletmede, yüzyılların
aksaklıklarını, 6-7 tane, hemen hemen hiçbir iyileştirme çalışması yapmaya veya
bu yönde para harcamaya yetkisi olmayan, teknikerin, mühendisin sırtına
yüklemek, benim vicdanımı rahatlatmıyor.
Düşünüyorum da,
301 kişi bile tutuklanıp cezaevine konsa benim vicdanım hiçbir zaman rahat
etmeyecek galiba…
Günaydın Dostlar,
YanıtlaSilYazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...