Ben de bu sabah, Zeynep ablayı yazmaya karar verdim.
Yazabilir miyim diye de sormadım. Ne yapalım kızarsa da, bana kızar.
Zeynep, dün “Evrankaya ailesi benim için çok önemlidir”
yazmış. Sen de bizim için öylesin Zeynep abla. Zeynep, aslında kardeşimin
arkadaşı ve ilk olarak da o şekilde tanışmıştık. Hani, insanlar hep derler ya,
“bizim ailenin bir ferdi gibi” diye, işte bu durumda o “gibi” kelimesi yok.
Bizim ailenin bir ferdi ve daha ötesi yok.
Aylin’in büyümesinde ve okul yaşamında, ona ablalık,
öğretmenlik, arkadaşlık, dostluk, sırdaşlık yapan Zeynep ablanın kimse yerini
dolduramaz, hakkını da ödeyemez. İstanbul’da yaşarken arabası da olmadığı
halde, yıllarca Bahçeşehir’den, Suadiye’ye Aylin’e derslerinde yardım etmek
için gelen ablamızın ikinci bir örneği yoktur. Gerçekçi olalım, İstanbul
trafiğinde, belediye otobüslerini kullanarak, yıllarca, haftada en az 3 gün,
siz olsanız gelir miydiniz? Bir kerelik, iki kerelik bir şey değil, yüzlerce
defa geldi gitti o yolu sevgili Zeynep ablamız.Aylin’in bugünkü başarılı öğrencilik hayatı, zamanında ablasının, ona nasıl ders çalışılacağını öğrettiği temeller üzerine kurulmuştur. Uzmanlık alanı Matematik olmasına rağmen, şöyle bir baktı mı, her dersi hemen kavrayan ve de anlatabilen, öğretebilen bir yapısı vardır. Ver eline kel alaka bir kitap, şöyle bir okusun, anlasın, akşama sana anlatır. Aynen öyle, sizin de anladığınız gibi cin gibidir maşallah.
Böyle yazdım diye, dersten başka bir şeyden
anlamayan tiplerden zannetmeyin sakın. Sokak zekası da çok gelişmiştir ve her
ortama süper uyum sağlar. Rakı ortamıysa, rakı ortamı, çay ortamıysa, çay
ortamı, hepsine iyi uyum sağlar ve maşallah güzelde içer. Ortalarda göbek
atmayı da becerir, en ağır konferansta konuşmacıyı dinlemeyi de.
Enerji doludur ve hiçbir işe üşenmez. Zaten yıllarca
Bahçeşehir’den buralara gelmesi bunu çok net bir şekilde gösteriyor ama bir
seferinde (benim işim vardı götüremedim diye) Ankara’dan otobüsle gelip,
Aylin’i alıp hemen karşıdaki otobüse binip geri gitmesi, kelimelerle ifade
edilecek bir durum değildir. İndi, iki adım attı ve öbür otobüse bindi. İşte bu
dostluktur, bu fedakarlıktır, bu arkadaşlıktır, bu sevgidir, ne derseniz deyin,
bu Zeynep’tir.
Kötü gün dostudur sevgili Zeynep. Neye ihtiyacınız
varsa, hemen o şekle giriverir. Hastanede refakatçi mi lazım, hasta bakıcı mı
lazım, evde bekleyecek biri mi lazım, ihtiyacınız her neyse Zeynep oradadır.
Birçok insan tanırım, birçoğu da yardımsever, iyi
niyetli insanlardır ama iyi niyet başka, iş halledebilmek başka bir konu.
Sevgili Zeynep hem iyi niyetlidir, hem de beceriklidir. Her ortamda işini
halleder.
Kader insana her zaman gülmüyor. Zeynep ablamızın da
gülmediği günlerde çok oldu ama o her zaman dimdik ayaktadır ve acılarını içine
atar ve yoluna devam eder. Sözlerimi bitirirken iki noktaya değinmek istiyorum.
Birincisi, iyi ki bizim hayatımızdasın, ikicisi, çok iyi rakı içtiğini söylemiş
miydim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder