Günaydın dostlar…
“Bir maniniz yoksa bu
akşam annemler size gelmek istiyorlar”. Soru aynen bu şekilde sorulurdu. Telefonun
olmadığı günlerde saat 17.00-18.00 gibi çocuklar yakındaki komşulara yollanır
ve akşam ziyareti için uygun olup olmadıkları sordurulurdu. Komşularda, “Tabii
bekleriz” veya “Bu akşam doluyuz ama yarın akşam muhakkak bekliyoruz” diye
cevap verirlerdi. Müsait değilseniz, yeni bir tarih önermek çok önemli bir
nezaket kuralıydı.
Uzaktaki komşulara mı
ne oluyordu? Onlara herkes langırt diye gidiveriyordu. Tabii olayın bir de risk
parametresi vardı. O kadar yol gidip evde kimseyi bulamama ihtimali de vardı.
Bazen de tam siz hazırlanmış kapıdan çıkacakken misafir geliverirdi. Her an
derli toplu hazırlıklı olmak gerekiyordu. Misafirin ne zaman nereden geleceği
hiç belli olmazdı. Misafir odası ve salonlar her zaman derli toplu olmak
durumundaydı. Diğer odaların rezilliği, dağınıklığı, pisliği sizi bağlar ama
misafir salonu tertemiz ve derli toplu olmalıydı.
Misafir odalarına
gösterdiğimiz bu özeni ne yazık ki, ülkemize gelen misafirlerimize ve misafir
ağırladığımız mekânlara gösteremiyoruz. Turistik bölgelerimiz rahmeti Müzeyyen
Hanım’ın dikiş odasından farksız. Ortalığa mıknatıs atsan, bin tane iğne
toplarsın.
Her zaman diyorum ki, “Tamam
kardeşim geri döndürülemez bir biçimde ülkenin içine ettik ama en azından şu
misafir odalarımızı, Antalya’mızı, Bodrum’umuzu, Marmaris’imizi, Urfa’mızı derli
toplu tutsak olmaz mı?”.
Havaalanı ve
çevresinden başlayarak bu turistik alanlar ve buralara ulaşım yolları bambaşka
bir özenle korunmalı ve evimizin en derli toplu, en güzel odası olmalılar.
Gerekiyorsa o hiç kullanılmayan çay takımları bile çıkartılmalı.
Nasıldır bizdeki
düzen? Bir şehirlerarası karayolu ve bu yoldan sahildeki tesislere bağlanan ara
yollar. Tesisler güzel ama bu yollarda ne istersen var. 500 metre gidiyorsun
apartmanın birinin altında bir takım kimyasal tankları, gaz depoları ve bin bir
türlü tehlikeli malzeme görüyorsun. Bir tanesinde kimyasal tankı dükkâna
sığmamış, biraz eğri koymuşlar. İçeride toz duman bir şeyler oluyor ve tesisten
çıkan turistlerin ilk gördüğü manzara bu işletme. Bu tanklarda ne vardır,
patlarsa ne olur Allah bilir.
Yollarda bunlar gibi
binlerce örnek var. Siz evinizdeki salonun ortasında kimyasal işler yapıyor
musunuz? Bir şeyler yapacaksanız da gidip garajda, bahçede bir yerde
yapıyorsunuz. Burada da bu tip tesislere hiç yer yok. Çok net bir yönetmelik
yazılıp harfiyen uygulanmalı. Bu bölgelerde, bu yollarda olabilecek işletmeler
çok net olarak belirlenmeli ve turistik dokuyla bir ahenk içinde yapılmalı.
Zaten çok az olan
turistik bölgelerimiz dokuyu bozan, görüntüyü çirkinleştiren, tehlike yaratan
her şeyden temizlenmeli. “Biz bir turizm ülkesiyiz” demek yetmiyor. Turizm
ülkesiyseniz, eviniz her an derli toplu, temiz ve tehlikelerden uzak olmalı.
Turist yolda giderken etrafta gördüklerine de hayran kalmalı.
İster ev olsun, ister
işyeri bu bölgede olan her yapı için çok özel parametreler olmalı ve kimse bu
standartların dışına çıkamamalı. Boyasından, kapısına, penceresine, çatısına,
bahçesine, bahçe çitine, garajına kadar her şey o standartlarda belirtilmeli.
Bunu sakın bütün evler bir örnek olmalı şeklinde algılamayın. Amaç kesinlikle
bu değil. Amaç, bütün evler iki katlıyken beş katlı ev yapıp altıncı kata
çıkmak için de demirleri hazır bırakarak etrafın içine eden açıkgözü önlemek.
Turistik bölge ile
ilgisi olmayan hiçbir iş yerine de bu bölgelerde faaliyet yapma izni
verilmemeli. Otelin yanında sera var, onun yanında yufkacı, onun yanında iki
tane çirkin çiftlik, onun yanında benzinci, onun yanında kıraathane, onun
yanında kum ve kireç satan bir adamcağız. Bu nasıl bir turistik alan böyle?
Her yerin içine ettik.
Deniz üzerinden inerken, Downtown Antalya bile korkunç gözüküyor. Toplam 13
tane ağaç sayabildim. Her yer yüksek çirkin binalarla dolmuş. Bütün istediğim,
ülkenin çok az olan turistik alanlarının misafir salonlarımız gibi korunması,
güzel olması ve çekici olması. Çok fazla umudum olmasa da, bu kadarcık da bir
şey isteyemez miyim?
Sağlıklı kalın, mutlu
kalın…
Günaydın dostlar. Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz. Sağlıklı kalın, mutlu kalın...
YanıtlaSil