17 Temmuz 2014 Perşembe

Tatil Köylerinde Akşam Eğlencesi...

Hani derler ya, iyi ki bir 3 gün tatile gitti artık 13 gün yazar diye. İşte aynen öyle, 13 gün olmasa da birkaç gün bu konu ile ilgili bir şeyler yazacağım kesin. Dünkü yazımda da belirtmiş olduğum gibi, her tatil köyünde olduğu gibi, bu tesiste de her akşam çeşitli müzik ve animasyon gösterileri vardı.

Küçücük dondurulmuş bir pistte buz pateni gösterisi yapan 15 kişilik grup oldukça etkiliydi. En büyük başarı da, o kadar insanın, o küçücük alanı çok etkili bir şekilde kullanmasıydı. Hava sıcaklığı 35 derece iken, dondurulmuş bir pistin üzerinde, açık havada gösteri yapmak enteresan bir his olmalı diye düşünüyorum. Tahmin edin bakalım bu grup nereden gelmiş? Evet, doğru bildiniz, Rusya’dan gelmişler. Bu şovu yapanlar son 130 yıldır hep Rusya’dan gelirler ve hiçbir zaman bu işi yapabilecek 15 tane Anadolu çocuğu çıkmaz.
 
Bir takım yuvarlak demirlerin içinde akrobatik hareket yapan 3 çocuk da çok iyiydi. Daha önce benzer bir şov görmemiştim bile diyebilirim. Üzerinde yıllarca çalışıldığı her hallerinden belliydi. Zaten bizim ülkeden bu işleri yapabilecek birilerinin çıkmamasının en büyük nedeni de, bu yıllarca çalışma konusu. 5-6 sene sonraki mükâfat için yıllarca aralıksız çalışmak, hiç bize uyacak bir şey değil. Biz anında sonuç isteriz, o yüzden de hiçbir şeyde başarılı olamayız. Bu çocuklar mı? Tabi ki bunlarda Rusya’dan gelmiş.
Bir akşam, bir sihirbaz çıkınca onun için Türk dediler ama duyduğuma göre onunda kökeni İranlıymış. Bu ara İran’dan ne kadar çok sihirbaz çıkıyor değil mi? Bu gruplar yıllarca çalışıyorlar, sonrada yollara düşüp, ülke, ülke tesis, tesis dolaşıyorlar. Sonuçta herkesin derdi ekmek parası. Bende merak ediyorum, acaba bir tane bizden çıkmış böyle bir grup var mıdır? Örnek olarak, dünyayı dolaşan ve çeşitli etkinliklerde gösteri yapan bir kılıç kalkan ekibi var mıdır?

Bakalım Kübalı müzik grubunun nereden geldiğini ilk kim bilecek? Evet, onlarda Küba’dandı. Ben dinleyemedim ama duyduğuma göre insanları çok eğlendiriyorlarmış. Ertesi gece çok güzel yabancı pop müzik şarkıları çalan grubunda en azından yarısı bizdendi. Onu bile tam olarak yapamamışız.

Nereye baksanız, bir yabancı sanatçı, bir yabancı grup veya animatör. 76 milyonluk ülkeden hiç mi birileri çıkmaz kardeşim. Sonunda bir tane bizlerden birini bulabildim. Plak çalan çocuk tam anlamıyla Anadolu’nun bağrından çıkmıştı. Tabi bu arada dansöz Özlem’i de unutamayız. O da aynen bizim yan apartmandaki komşuya benziyordu.
Yıllardır çıkarabildiğimiz tek atraksiyon dansözler. Bu kadar yıl içinde be başka bir şey gördüğümü hatırlamıyorum. Tamam, kabul ediyorum kıvırtmaya yatkın bir millet olduğumuz için, dansöz bizde kolay yetişiyor ama yine de başka bir şeylerde çıkartıyor olabilmemiz lazım diye düşünüyorum. Bir de benim hissettiğim, bu işleri yapabilmek için çok sevmek lazım. Sadece ekmek parası için bu işleri yapmak çok zor. Aynı sirklerde olduğu gibi, bu göçebe ekiplerde çalışmakta, iş değil, bir yaşam şekli.

Bizim gibi sabırsız milletler, hayatta bu işleri başaramıyorlar. Ortalıkta dolaşanlarda (bir iki istisna dışında) hep soğuk yarımküreden yola çıkanlar. Turistler geliyorlar ve biz onları ancak yedirip, içirebiliyoruz. Eğlendirmek için bile kendi ülkelerinden adam getirmek gerekiyor.

Sabah dikkatimi çekti, müşteri ilişkilerinde çalışan 3 kızdan biri Rus, biri İngiliz, biri de Antalyalıydı. Demek ki bu koltuklara oturtacak bir tane iyi Rusça konuşabilecek eleman bulamıyoruz ve yurt dışından getirmek zorunda kalıyoruz.

İşsizliğin çok yüksek olduğu bir ülkede, bir yandan turist gelsin diye yırtınırken, diğer yandan da kazandığımız paraları buralara gelip çalışanlara verip, geri yurt dışına gönderiyoruz. Her tesiste dünya kadar yabancı çalışan var. Gelip buralarda çalışmaları yasal mıdır, değil midir, o da ayrı bir konu. Bilmiyorum ama bizim çocuklardan daha yüksek paralara çalıştıklarını da tahmin edebiliyorum.
Zaman, “ben de yapabilirim,” deyip, elimizdeki işleri başkalarına kaptırmama zamanıdır. Buz pateni konusu çok acil değil ama en azından ofis işlerinde yabancılar çalışıyorsa, bu bizim kabahatimizdir. İşveren, bizim çocukların işi aynı şekilde yapacağına inansa, hayatta yurt dışından insan getirmekle uğraşmaz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder