28 Ocak 2018 Pazar

Kedi...

Günaydın dostlar…

Her ne kadar bütün çocukluğum birçok kedinin yaşadığı bir evde geçmiş olsa da, Şaşkınbakkal’ın ortasında, bir apartmanın 8. katında kedi bakmaya çalışmaya çok sıcak bakmıyordum. Ne demişler? “Kul kurar, kader güler”. Arabanın motoruna sıkışan minicik bir yavru kedi, bütün bu planları değiştirdi.
 
Arabanın motorunda seyahat edip, bir de tazyikli su ile motor yıkama seansından sağ çıkınca, “Allah bizim bu kediye bakmamızı istiyor” diye düşündük. Motordan çıktı zannedilen kedi, aslında hiç çıkmamış ve bütün başına gelenlerden canını kurtarmayı başarmıştı. Hatta vücudunun çeşitli yerlerinde minicik yanıklar bile vardı. O anda; iki kızı olan Emin’in, bir de erkek kedi sahibi olacağı belli olmuştu.
Kızlar da çok isteyince, hemen Giresun Nüfus Müdürlüğü’nü arayıp, nüfusumuza kaydettirdik. Allah’a şükür o gün 400 gram olan kedicik, bugün 4800 gramlık kocaman bir koyuna dönüştü. Daha da çok yolu var.

Veteriner, “Bu çok zayıf, bunu pahalı yaş mamalarla beslememiz” gerekir deyince, hemen döndük yaş mamaya. Neyse, artık koyun gibi oldu da, kuru mamaya geri dönebildik. Yaş mamayı artık sadece özel günlerde yiyebiliyor. Biraz daha yaş mama yeseydi, yakında evi satmak zorunda kalacaktık. Bu arada, veteriner ağabeysi de ayrı bir sorun. Kapıdan geçerken, “Merhaba, nasılsınız?” desen 300 TL giriyor. Şu anda evde en az masrafı olan canlı benim. Kedinin bile masrafları beni 5’e katladı.

Elimizden geleni yapıyoruz ama kedi mecburen devlet okuluna gidecek. Bir çocuğu daha özel okulda okutacak gücüm kalmadı.
Aslında, bugünkü konumuz bizim minik kedinin sürekli yiyerek şişmanlaması değil. “Kediler, akan su içmeyi sever” diye aldığımız, Melih amcasınınkine benzer fıskiye de değil. Bu sabahki konumuz, “kısırlaştırma”.

Dün sabah, aldık sapasağlam kediyi, mahalle baskısı ve veteriner ağabeyinin tavsiyeleri üzerine, kısırlaştırmaya götürdük. Aslında hayvanın hiçbir şikâyeti yoktu, sorun diğerlerindeydi. Bütün ev halkı olarak kendimizi bir garip hissettik. Aylin bir ara, “İnşallah bizi affeder” bile dedi.
İster istemez bu gibi durumlarda, bizim çocukluğumuzda annemin baktığı, beslediği kedileri düşünüyorum. Kimse bize gelip de, “Bunların kısırlaştırılması gerekiyor” demiyordu. Bizim kedilerin, bir tanesi hariç hepsi erkekti. Cinsel hayatları var mıydı bilmiyorum ama kucağına bebeğini alıp kapımıza gelen de olmadı.
Kısırlaştırmayı bilmediğimiz gibi, kedileri götürüp tırnaklarını kestirmeyi de bilmiyorduk. Bizim manikürcü çok daha ekonomik vallahi. Aşı mı dediniz? O yıllarda, konuyu bile anlamazdık herhalde.
“Ey kedicik; sen hep evde yaşayacaksın, hiçbir zaman bir cinsel hayatın olmayacak, o yüzden gel biz senin kullanmayacağın organlarını yok edelim”. Ne kadar kötü geliyor kulağa değil mi? Birçok beynini kullanmayan da var ama onlara gidip de, “Nasıl olsa sen bu beyni hiç kullanmayacaksın, hadi gidip aldıralım” demiyoruz.

Bir canlının başka bir canlıyı onun aklı ermeden, haberi olmadan veya söyleyecek bir lafı olmadan götürüp ameliyat ettirmesi çok zor bir iş. İnsanın içini çok sıkıntılı bir boşluk kaplıyor. İşin gereksiz bir iş olması da, üzerine ekstra bir katman daha koyuyor. Bunun neden yapılması gerektiğine dair her türlü nedeni dinledim ama yine de sapasağlam bir hayvanı alıp götürüp ameliyat ettirmek içimde bir burukluk yaratıyor. Allah korusun, başına bir iş gelir, götürüp ameliyat ettirirsin. O durum çok farklı. Zaruretten ortaya çıkmış bir durumdur, başka da bir şansın yoktur. Bu “durup dururken” durumu, insanda farklı bir sıkıntı yaratıyor.
Bu sabah, artık yapacağımız bir şey yok. İnşallah çok kısa sürede de iyileşecek ama Aylin’in dediği gibi, umarım bizi affeder. Kusura bakma kedicik, biz insanoğulları böyleyiz işte. Senin iyiliğin için mi bu işi yaptık yoksa kendi iyiliğimiz için mi, açıkçası ben halen bilmiyorum.

Allah kimseyi başka bir canlıyı alıp da ameliyata götürmek zorunda bırakmasın. Ameliyat olman gerekiyordur, gider olursun ama başka birini götürmek, çok daha başka bir duygu. Önümüzdeki günlerde, istediğin kadar yaş mama yiyebilirsin, hem de en pahalısından.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder