25 Ekim 2019 Cuma

Fal Bakmak...

Günaydın dostlar…

“Fal bakan insan çok büyük bir ihtimalle mutsuzdur” diyerek, çok iddialı bir cümle ile bu sabahki yazıma başlıyorum. Bu durum geniş kapsamlı bir mutsuzluk da olabilir, sadece o anki sıkıntıyı geçirmeye yönelik bir mutsuzluk da olabilir.
“Canı sıkılmış olan insan mutsuz mudur?” gibi bir cephe de açmak istemiyorum ama keyfi çok yerinde olan insan fal bakmaz diye düşünüyorum. Yapacak bin türlü şey bulur.


Çeşit çeşit fallar var ve acaba ilk olarak hangi sivri zekâlı bunu keşfetmiştir diye de merak ediyorum. “Dur bir dakika fincanı yıkama, dibinde kalan kahve tortusundan bir şeyler uydurmaya çalışacağım” cümlesini ilk olarak kim kurmuştur?

Kahve fallarının çok popüler olduğunu da bilmekle beraber, benim bu sabah sözünü ettiğim iskambil falları. Eskiden oyun kâğıtlarını masaya veya koltuğa dizerdik, şimdi de telefona veya tabletlere diziyoruz.

Değişen platformlar fallara yönelik beklentilerimizi değiştiremedi. Zaman öldürme falları dışındaki bütün fallar beklenti fallarıdır. Acaba işe girebilecek miyim? Acaba o da beni seviyor mu? Acaba bugün iyi bir haber alır mıyım?

Kanımca, sosyal medya aplikasyonlarının artmasıyla zaman geçirme falları önemini kaybetti. Fal bakacağıma sosyal platformlara girer milletin nerede gezdiğini, nerede yediğini görürüm fikri çok daha cazip geliyor.

Bir insan sizi fal bakmak zorunda bırakıyorsa, bence o durumu da, o insanı da hemen aklınızdan çıkarın. Seni gerçekten sevseydi, sevgisini görebilmen için kartlara bakmana gerek kalmazdı. O fal zaten gözlerinin en ortasında çıkardı.
En sıkıntılıları da “Acaba beni arayacak mı?” fallarıdır. Seni yediliyi sekizlinin altına koymak zorunda bıraktıysa zaten aramasın. Böyle bir durumda sosyal platformlarda gezmek de riskli. Seni koltuğun üstünde fal bırakmak zorunda bırakan şahsı sağda solda sürterken görmek ne kadar korkunç olur. Böyle bir durumda Allah hepimizi korusun.

En geçersiz fallardan bir tanesi de, “Acaba o da beni düşünüyor mu?” falıdır. Lafı çok uzatmadan hemen cevap vereceğim, düşünmüyor. Düşünseydi seni kâğıtların insafına bırakmazdı. Bir yerlerde beraberce Suavi’den Drama Köprüsü’nü dinliyor olurdunuz.

İşin bir diğer kötü tarafı da; bizim sevgisiz hedef aramayınca da, fal çıkmadığı için aramıyor hissine kapılıyoruz. Telefonu elinden fırlatanları bile gördüm. Sakin ol kardeşim, aramak içinden gelmediği için aramıyor. Sen burada fal bakarken, o fal bakmaya gerek duymayan biriyle geziyor.

Etrafımda çok fazla fal meraklısı arkadaşım var. Herkes bir şeylerin peşinde koşuyor, bir şeyler olsun istiyor. İşin acı tarafı %95’i de olmuyor. Tek başına baktığın için de kimseyi suçlayamıyorsun.
Dostlar; kendinizi falların insafına, iskambillerin doğru karışmasına bırakmayın. Vakit geçirmek için fal bakmak tamam ama beklentiler içine girerek heveslenmek biraz fazla oluyor sanki. İskambilleri elinize alıp fal bakmaya gittiğiniz zaman, hemen durup yönünüzü değiştirin.

Sokaklara çıkın, belki o falda çıkıp da aramayan kişiye sokakta rastlar sitem edersiniz. Rastlamazsanız da inşallah evinde oturmuş “Acaba beni düşünüyor mudur?” diye fal bakıyordur.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…