30 Mayıs 2018 Çarşamba

Millet Parkı...

Günaydın dostlar…

Londra Metal Borsası’na eğitime gittiğimizde, bizi gerçek borsa seanslarını izlemeye götürmüşlerdi. Her bir sözleriyle dünya piyasasını etkileyen Metal Borsa’sı üyeleri, seans aralarında bilgisayarlarda fal bakıyorlardı. “Ulan adamlara bak dünyanın kaderiyle oynuyorlar, bir yandan da dalga geçiyorlar” demiştim ama gerçek hiç de öyle değildi. Oldukça yaşlı eğitmenimiz, “Onların seans aralarında kafalarını boşaltmaları şart” şeklinde cevap vermişti.

Her ne kadar dünya piyasaları ile oynamasam da, aynı ihtiyacı zaman zaman ben de duyuyorum. Çok fazla konu kafama dolup da bir gram yer kalmayınca, ben de uçak radar programlarına bakıyorum. Havadaki uçakların nerden nereye gittiğini görmek ve o şehirler hakkında düşünmek kafamı dağıtıyor. Bazen de kendi kendime “Ben de ilk fırsatta Buenos Aires’e gitmeliyim” gibi yorumlar yapıyorum.

Uçaklara bakarken, yorumları yaparken de gökyüzünde tahminlerimin çok üzerinde özel uçak olduğunu görüyorum. İniş kuleleri onları çok da adam yerine koymadığı için (tamamen benim görüşüm), inene kadar bazen havada 50 tur atmak zorunda kalıyorlar. Belki de bir sırası vardır ama ne zaman izlesem büyük uçaklara öncelik veriyorlar gibi geliyor bana. Sonuçta uçak büyük de olsa, küçük de olsa iniş kuyruğunda bir yer işgal ediyor.

Her daim havaalanlarında iniş kuyruğu var. Bu tip programlara ara sıra bakan arkadaşlar bilirler, Marmara’nın üstü genellikle uçak doludur. Muhakkak ki otomasyona bağlı bir düzen vardır ama baktığınız zaman havada her yöne uçan sivrisinekler gibi görünürler. O kadar kalabalığın arasında bir de özel uçaklar sıraya girmeye çalışır. Zaten büyük yolcu uçaklarına yetmeyen pist kapasitelerine, bir de bu minik uçakları eklediğiniz zaman; iniş kuyrukları da, kalkış kuyrukları da uzamaya devam eder.
İyi güzel de özel uçaklar nereye insin o zaman? Özel uçaklar Atatürk Havalimanı’na inmeye devam etsin. Böylece yeni havalimanı için belirli bir rahatlık sağlanmış olur. Atatürk Havalimanı arazisi Millet Parkı’na dönüştürülecek. Harika bir fikir, sonuna kadar da destekliyorum ama küçük bir kısmı da özel uçak iniş kalkışları için ayarlanabilir. Kocaman bir tema yaparsın, o temanın bir ucu da minik bir havaalanı olur. Yeşillikler içinde, son derece şirin, ahşaptan binalarıyla minicik bir havaalanı. Geriye kalan bütün alanlar da yemyeşil bir park.

Adına “Millet Parkı” diyeceksek gerçekten de milletin parkı olmalı. Burası Türkiye, öyle kıymetli bir alanı tamamen bomboş bırakamayacağımızı da biliyorum ama betonların arasına gömülmüş yeşillikler istemiyorum. Hayalim yeşillerin arasına gömülmüş ahşaplar. Bunların da sayısı çok ama çok az olmalı. Gölleriyle, nehirleriyle, tepecikleriyle, toprak yürüme yollarıyla, toprak bisiklet yollarıyla her yönüyle doğal bir park olmalı. Patikalarda yürürken önünüzden tavşanlar, sincaplar geçmeli.

Kazlar, ördekler içlerinde “Acaba yarın Yeşilköy Fried Chicken olur muyum?” korkusu olmadan özgürce dolaşmalılar.

Alışveriş merkezlerinin, beton restoranların, beton köprülerin, kara asfaltların değil, benim parkım olmalı. Halkın parkı, milletin parkı. Parkın içindeki tek asfalt, minik havaalanındaki iniş pisti ve park alanları olmalı. Ayrıca hemen belirteyim, tekerleği yeniden icat etmeye gerek de yok. Amerika’da bu tip, içinde minik havaalanı olan temalı parklardan çok fazla var. Sanki orası Hazar Gölü kıyısında, yemyeşil ormanların içinde minicik bir yerleşim yeriymiş, minik havaalanı da o yerleşim yerinin havaalanıymış gibi yapacaksın.

Amerika’da bile insanlar bu tip parklarda oturup, zaman zaman gelen minik uçakların inişini kalkışını seyretmeyi seviyorlar. Onlar seviyorsa, biz saatlerce seyrederiz. Bilhassa emekliler, hem temiz hava alıyorlar, hem de gelene geçene bakıyorlar. Yeme içme yerleri ve satış noktaları çok az olmalı. Burası Disney Land değil, millet parkı.
Fikir Emin’den, yapılmasını da büyük amcalarımızdan bekliyoruz. Küçük uçak trafiği ile yeni havaalanını doldurmanın hiçbir anlamı yok… Hem büyükler için ayrı, küçükler için ayrı havaalanlarımız olursa, Almanlar kafayı üşütür…

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder