22 Ağustos 2014 Cuma

Tümgeneral Süleyman Tulgan...

Günaydın dostlar...

Sevgili Süleyman Tulgan’ın hikâyesi 1915 yılında Bursa’da başlar. 1935 yılında topçu okulundan asteğmen olarak mezun olan Tulgan, 1937 yılında hava sınıfına geçmiştir. 1937 – 1939 yılları arasında Eskişehir Hava Okulu'nda okumuştur. Eskişehir’den mezun olduktan sonra Kütahya’ya atanmış, daha sonra da Merzifon’a intikal etmiştir.


1948 yılında girdiği Hava Harp Akademisi’nden 1950 yılında mezun olmuş ve Hava Kuvvetleri Harekât Şubesine atanmıştır. 1951 yılında Bursa’daki 5’inci Hava Üssüne, 1952 yılında 9’uncu Hava Üs 193’üncü Filo Komutanlığına ve ardından 6’ncı Hava Üssüne Filo Komutanı olarak atanmıştır.

1953 yılında 66’ncı Uçuş Grup Komutanlığı’nda, 1954-1956 yılları arasında Napoli Airsouth Karargâhında Eğitim. ve Harekat Subaylığında görev yapmış, yurda dönüşte Hava Kuvvetleri Harekât Şubesi ve Harekât Gurup Başkanlığı’na, 1958 yılında 1’inci Hava Üs Komutanlığı’na atanmıştır.

1958 yılında tuğgeneralliğe terfi etmiş ve üs komutanlığı görevine devam etmiştir. 1960 yılında tümgeneralliğe terfi ederek Eskişehir 1’inci Hava Kuvveti Komutanlığı’na atanmıştır. 01 Haziran 1961 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutan Vekilliği'ne atanmış ve 19 Haziran 1961 tarihinde emekliye ayrılmıştır.
Emekliye ayrılan Süleyman komutan, gider Fen Fakültesine girer ve matematik bölümünü çok başarılı bir şekilde bitirir. Benimle yollarının kesişmesinin nedeni de verdiği bu karardan ötürüdür. Süleyman hoca (her ne kadar sevmeyen öğrenciler de olsa) Yenişehir Koleji'nin efsane matematik öğretmenidir. Belki de o dönemin ülkedeki en büyük matematik öğretmeni.
Her derste karşımıza çakı gibi önlüğüyle kravatıyla çıkan bu adamın bir dönem 19 gün Hava Kuvvetleri Komutanlığı yaptığı bile konuşulurdu. Muazzam bir askeri geçmişi ve sert ve disiplinli bir mizacı olmasına rağmen sabırla bizle uğraşırdı.

Biraz da korkardık vallahi. "Anladınız mı çocuklar?" diye sorduğunda, anladık hocam derdik ama adamcağız yüzlerimizden anlamadığımızı anladığı için, “Bok anladınız” diye cevap verirdi. Sonra tekrar anlatır, tekrar anlatırdı. “Bu hızla bunun konuları bitirmesi mümkün değil” diye dedikodu yapardık ama son satıra kadar da her şeyi bitirirdi.

Derslerde sık sık hayat üzerine, çalışmak, öğrenmek üzerine nasihat eder ve her zaman, “Bu türevler, limitler unutulacak ama sözler hep aklınızda kalacak" derdi. Çok haklısın hocam, bütün hepsi aklımda. Hocam sana bir şey daha söylemek istiyorum, "Öyle bir öğretmişsin ki türevleri de unutmadım".

Süleyman hocanın sözlüğünde “vazgeçmek” diye bir kelime yoktu. Bütün yazılılardan bir almış arkadaşların yanına gider, "Niye çalışmıyorsunuz?" diye onlarla uğraşırdı. Bir gün bir tanesi, “Hocam ben zaten ölmüşüm” deyince çok sinirlendi ve “O senin dediğin Türkan Şoray filmi, gerçek hayatta öyle bir şey yok” diye söylendi durdu. Şartlar ne olursa olsun her zaman şartların düzeltilmesi için uğraşılması gerektiğine inanırdı. "Her zaman bir mi alıyorsun, o zaman iki almaya uğraş” derdi.
Diyeceksiniz ki, "Ha bir almış, ha iki almış ne fark eder?" Birinde bir vazgeçme durumu varken, öbüründe iki almak için uğraşmak var. Süleyman Hoca için bu çok önemliydi. Yayıp oturmak yok, her zaman çabalayacaksın. Dersi dinlemeyip yaymış oturanlarla da, “oh maşallah yoğurtlu kebap yemişiz, gözümüzü açamıyoruz” diye uğraşırdı. Bir şeyler söylemek veya senle uğraşmak için başına geldi mi de, kolay kolay başından gitmezdi. "Allah’ım gitse artık" diye beklerdik. Bazen de lafını bitirir, tahtaya doğru gider, sonra bir anda ok gibi geri dönüp, koşar adımlarla başına gelip söylenmeye devam ederdi. O anlarda sınıfta çıt çıkmazdı. Bana da bulaşmasın diye millet nefes almazdı.
Yeni gelen öğrencilerin gülmesine de çok bozulurdu. Yanlarına gidip, “Sen gülemezsin, çünkü seni tanımıyorum” diye bağırırdı. “Tanımadığım için neye güldüğünü bilemem, bana mı gülüyorsun diye alınırım sonra” derdi. “Birbirimizi tanıyınca hep beraber güleceğiz ama sen şu anda gülemezsin” deyip olaya son noktayı koyardı.
Süleyman hoca bütün yıl boyunca her salı günü yazılı yapardı. Bir hafta cebirden, bir hafta da geometriden yazılı olurduk. Öğlen yemeğinden önceki saatte yazılıyı yapar, bir saat sonra, öğleden sonraki ilk derste de kâğıtları okumuş olurdu.
İlkokul hocam Melahat Bengi bütün beden, müzik, resim derslerinde matematik yaparak iyi bir başlangıç yapmamızı sağlamıştı. Ortaokuldaki matematik hocam sevgili Perihan Aydemir de çok iyi bir hocaydı ama Süleyman hocamın yeri benim için bambaşkadır.

Bütün okullardaki, bütün öğretmenlerimizin üzerimizde çok büyük emekleri var, hepsinin ellerinden öpüyorum ama Süleyman hoca olmasa, bizi cebir ve geometride bu kadar güçlü yetiştirmese, benden hayatta bir halt olmazdı. Hakkını hiçbir zaman ödeyemem.
Sevgili Süleyman Hocam 24 Ağustos 2005 tarihinde hayata gözlerini yummuştur. Emeklerini hiçbir zaman unutamayız, mekânın cennet olsun sevgili matematik öğretmenim…

Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

12 yorum:

  1. Elinize saglik, gerçekten Efsane Hocayydi.. Nur icinde yat Sevgili Hocam..emeklerin bośa gitmedí

    YanıtlaSil
  2. Ne guzel yazmissiniz... Ben torunuyum ve okurken hem guldum hem agladim. Nur icinde yatsin muhtesem insan...

    YanıtlaSil
  3. Süleyman Hocamla akrabalığınız olması beni çok duygulandırdı eski günlere götürdü... Kalbimde bambaşka yeri olan ve ben bugün bilgisayar mühendisi olup, işletme mastırı yapabildiysem, bu süreçte en büyük payı olan insandır... Liseden sonra çok uzun yıllar Amerika'da yaşadığım için onu bir daha göremedim ve bu benim içimde bir üzüntü olarak kaldı... Mekanı cennet olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Evrenkaya: Rahmetli Süleyman Tulgan Hocam hakkında kaleme aldığınız satırlar beni çok duygulandırdı, bu sabır küpü rahmetli hocamızın üzerimizdeki emekleri yadsınamaz, benzer tecrübelerimizden sonra her ikimizde Amerika da almışız soluğu. Uygun olduğunuzda telefondada olsa sizinle tanışmak rahmetli hocamın ruhunu şad etmek isterim. Selam ve Saygılarımla, Ferit Tek'er, 1978 Yenişehir, 0 533 462 0749

      Sil
    2. Ferit Bey, yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Ben de 1976 mezunuyum. Ben de ilk fırsatta görüşmek tanışmak isterim. Facebook ortamında arkadaş olmak için talep yaptım... Görüşmek üzere...

      Sil
  4. Sayın Emin gey, blogunuza tesadüfen rastladım. Rahmetli ve hayran olduğum dedemin vefat yıl dönümü yaklaşırken Ağustos'un kaçıydı diye google'dan bakarken sizin yazınız karşıma çıktı ve günün en güzel süprizi oldu. Kaleminize sağlık. Ne kadar duygulandım anlatamam sizde de böyle derin bir iz bırakmış olmasına. Ben kızı Hale'nin kızıyım. Kendisinin toplam 3 çocuğu, 6 torunu, vefatı esnasında da 2 torun çocuğunu görmüş ve tanımıştı. 3 sene evvel de anneannem ile öbür diyarda tekrar buluştular. Dedemi satırlara sığdırmam mümkün değildir benim için. Tekrar teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aylin Hanım, zarif yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazımda da belirttiğim gibi Süleyman Hoca benim hayatımda çok önemli bir rolü olan, çok önemli bir insandır. Tek üzüntüm Amerika dönüşü, vefatından önce onu tekrar görememiş olmamdır. Süleyman Hoca artık bizle değil. Kalbimizin en özel köşelerinden birinde saklı. Çok değer verdiğimiz hocamızı artık göremesek de, sizin gibi ona yakın olan insanlardan mesajlar, yorumlar almak beni çok mutlu ediyor. Yarın hocamızın vefatının 11. yıldönümü. Mekânı cennet olsun...

      Sil
  5. İnsanının hayatında iz bırakabilen insanlar hakikaten çok azdır ve benim için Süleyman Hocam onlardan birisidir.
    Gerçi biz ona Bengal derdik. (Neden... bilmiyorum)
    Ben Çankaya Lisesinde Lise 1 de Cebir ve Geometriden sınıfta kalmış, sadece kalınan ders mecburiyeti olduğu için bir yıl daha Cebir ve Geometri okumuş ve gene ikmale kalıp zar zor geçmiş birisi olarak Yenişehir Kolejine başladım.
    Cebir ve Geometri derslerine Bengal dedikleri nitelikleri kendinden önce sınıfa yayılmış, bir de subaylık disiplini gibi ciddiyetle döşenmiş aksi bir herif girmeye başladı.
    Bize tabi ki vız gelir, tırıs gider.
    Ne hocalar atlatmıştık.
    Fakat bu değişikti. Ciddi ve Sert'ti ama çok yerinde yapıyordu bunları. Ders arasında bakıyor ki millet uyuyor "Kalk!" derdi ve bize Cimlastik hareketleri yaptırıyordu.
    Hakaret ediyordu ama çok espirili ediyordu. Kızma lüksümüz olmazdı.
    Duvarlara anlatsam Duvarlar anlar!vb bir çok deyimlerle tanışmaya başlamıştık.
    Fakat enteresan olan benim gibi evde ders çalışma alışkanlığı olmayan birisi bile dersleri anlamaya başlamıştı.
    Hatta bir step daha yukarı çıkmış ve annem ile babamın kesin kopya çekmiştir yorumlarına sebep olan 9 - 10 ları bile almaya başlamıştım.
    Süleyman hocamla 2 sene beraber olma şerefine nail oldum.
    Benim cebir geometri 9 - 10 lara ulaştı karnelerde.
    Onun sayesinde diğer derslerde biraz ilgi almaya başladı ve ben son iki senemi kayıpsın ve direk geçerek üniversite imtahanına girdim.
    Herhalde imtahana hazırlandığımı düşünmüyordunuz değil mi aynen öyle oldu ve ben lisede aldığım o bilgiler ile A.İ.T.İ.A Ekonomi bölümünü kazandım.
    Abimin resmen şok olduğunu hatırlıyorum.
    Hatta sonra gittiğim yurt dışında alman talebelere bir ara matematik dersleri vermeye başlamıştım.
    Şimdi geri dönüp baktığım zaman çoğu hocamın ismini bile hatırlamam Süleyman Hocamın hocamın haricinde.
    Allah nurlar içinde yatırsın ve toprağı bol olsun.
    üzerimde emeği çoktur ve her zaman kendisini yad eder rahmet veririm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birçok satırı bana da uyan çok güzel bir anı. Yolu Süleyman Tulgan ile kesişen insanların klasik hikayesi. Paylaştığınız için teşekkür ederiz...

      Sil
  6. HAYAT ADAMIYDI Efendim aylar sonra rahmetli Süleyman Tulgan Hocamız hakkında Sayın Emin Evrenkaya ve diğer arkadaşların güzel yorumlarını tekrardan okumak çok hoş. Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun. Sizler kadar akıcı yazamasamda izninizle yorumlarınıza iki satır ile katılmak isteerim isterim: bizler Yenişehirde öğrenciyken rahmetli Bengalin! (Rahmetli Öğretmenimiz, Emekli Tüm General Süleyman Tulgan Beyefendi) eski bir asker olduğunu bilirdimde General emeklisi olduğunu, eski Hava Kuvvetleri Komutanı olduğunu filan hiç bilmezdim, sınıf dışında bulduğum her fırsatda kendisi ile konuşup, çok korktuğum Matematikde nasıl bir adım öne geçmeyi beceririm diye uğraşırdım, rahmetli çok basit cümleler ile yüzme bilip bilmediğimi sormuştu, kendi korkularından örneklerle -bizlerin kalabalıklar halinde merdivenlerden inişimiz esnasında olacak muhtemel bir kaza onu çok tedirgin ederdi- üzerime gelen matematik dalgasının üzerinde yüzebilmem için beklentilerimi yükseltmeden dersi derste dinleyip anlamadıklarımı sorarak kendime ait akşam saatlerini verimsiz ders çalışmalar ile heba etmemem gerektiğini, kendisinin sorunsuz kalabalık tahliye kontrol hazırlıklarından örneklerle anlatır, istenmedik muhtemel bir durumda oluşacak üzüntüsü ile benim dersi geçememe ihtimalim ile mukayese eder ve böylesine bir durumun imkan varken kontrol edilmesi gerektiğini sabırla, güzel örneklerle anlatırdı. Rahmetli Bengalin bu kalabalık kontrol anlatımlarından; müteakip yıllarda yaşadığım ve yönetici olarak görev aldığım büyük otel yangınları (Radisson Hotel Atlanta 1982-1983) esnasında gerçekleşen yüzlerce misafirin tahliyesi esnasında, dersi derste dinlemenin gerekliliği ilkesi anlatımlarından ise yine müteakip yıllarda Hospitality Asset Management (H.A.M.) dersleri verdiğim (1996-2003) Boğaziçi Üniversitesindeki performans sorunu olan öğrenciler ile konuşurken çok istifade etmişimdir. Allah emeği geçenlerden razı olsun, yattığı yer nur olsun. Rahmetliye Bengal lakabını kim taktı bilmem ama bence boyu 3 metre kadar olan ve Ağırlıkları 290 kilograma kadar çıkabilen, ayrıca ağır kilolarına rağmen çok iyi birer yüzücü olan ve savaş planlarını stanza ve quadronlara göre yaptığı Afrika yerel şiirlerindede söylenen Afrika Bengali, kendi gibi hayatda ihtimal dağılımına hep yer veren iyi bir kaplana ve iyi bir insana vermişti ismini. Süleyman Tulgan hayatda ve Matematikde ihtimal dağılımının, iyi bir öğretmeni ve belki bundan dolayı hayatı başarı dolu bir hayat adamıydı, yoksa her adımında onbinlerce askeri hazır ola geçiren bir general, bir kuvvet komutanı, bir general olmakdan koridorlarında zengin çocuklarının cirit attığı Yenişehir Kolejine sessiz sedasız, başarılı bir Matematik öğretmeni olmak her Generalin her komutanın harcı değildir.
    Selam ve Saygılarımla, Ferit Tek'er

    NOT:Hakkında az bilgi sahbi olduğum pek çok bilim adamı ve Rektörün mezun olduğu kendisininde TSKdan emekliliğinden sonra muzun olduğu ettiği Ankara Fen Fakültesi yıllarından hiç bahis etmedim -rahmetli Prof Dr Erdal İnönü nün yıllarca Fizik Bölüm Başkanlığı, Dekanlık, Rektörlük yaptığı okul...

    YanıtlaSil
  7. Asker adam, babamdan sonrasın da öğrendiğim   Ben seni ne çok sevdim, hani öyle matematik filan değil... Ben taş toplardım, bana güzel gelenleri ve sana verebileceklerimi seçerdim... Cesarette değildi sana öyle çocuk gönlüyle taş toplayıp yaprak kurutup çok sevgiyle deli gönülle sunabilmek... Babamla aynı dönemlerde hava kuvvetlerinde bulunmuşsunuz üstelik... Babam anlatırdı , ne sevgili... Bak bu hocan çok değerli kıymet bilebilmelisin ve çok çalışmalısın... Gözün kapalı anlatırdın, matematiği severdim ama nedenini bilemezdim... Ben bulduğum taşları ve kurutulmuş yaprakları ne değerli bulurdum... Bir gün sana sokakta bulduğum taşı verdim , beyaz önlüğünün cebine atarken güldün bana ... Hayat matematiktir kızım, görebildiğince hayat merkezini bulacaktır... Olsun du ben ne sevgili taşımı vermiştim ve kabul etmişti o despot hocam... Ben bugün görebiliyorum siz gibi değerli insanların bize verdiği eğitimle ,hayat matematiktir ve merkezini buluyor <3 Beyaz önlüklü kravatlı BENGAL hocam...Çok atamdın ... Meleklerle, seni seviyorum <3

    YanıtlaSil
  8. Gerçekten çok değerli bir şey yapmışsınız. Her ne kadar bizim hocamız olsa da hayatı hakkında bu detayları asla bilmiyordum. Gençlik işte, onun söyledikleri ve hayat görüşü matematikteki o üstün pratik zekası ve babacan yaklaşımı bana ilk defa cebir ve geometriyi sevdirmişti. Birinci dönem notlarım düşük olmasına rağmen bütünlemeye kalıp her iki dersinde de geçmiştim. Nurlar içinde uyu güzel insan. Sana o zaman edemediğim teşekkürleri şimdi etme fırsatını bulduğum için mutluyum. Ruhun şad olsun. Teşekkürler Emin bey.

    YanıtlaSil