1 Ağustos 2014 Cuma

Allah Kimseyi Bilgisayarından Ayırmasın...

CCI’da çalıştığım günlerde sabahın köründe çocuğun biri geldi “bilgisayarını değiştireceğim, yenisini vereceğim” dedi. Yeni bir bilgisayar hiç de fena olmaz, dedim “Allah razı olsun”... Dedim “iyi güzelde bu iş ne kadar sürer?” Dedi “bir buçuk saat kadar sürüyor”. Dedim “harika”.

Bir müddet sonra aradılar ve “hazır bilgisayarını almışken seni Outlook’a da geçireceğiz” dediler... “Güzel olur ama o ne kadar sürer” deyince 1,5 saat de o sürer dediler. Matematiğimde iyi ya hemen başladım hesap yapmaya. Ulan dedim 1,5 + 1,5 = 3 saat eder hadi bilemedin 3,5 saat eder. “Tamam, değiştirin ulan” dedim.  Zaten sabahleyin benimde toplantılarım filan var idare ederiz diye düşündüm.
 
Öğlen oldu yemek yedik, kahvemizi de içtik ama bilgisayardan haber yok... Kendi kendime dedim sabah sabah adamın biri geldi bilgisayarını değiştireceğim dedi bende verdim bilgisayarı aldı gitti. Allah bilir adam aldı bilgisayarı kaçtı. Ne sordum ne ettim... Tanımam etmem kendi ellerimle verdim gitti. Bir de akıllı geçinirim... Kimdi bu adam... Allah bilir bizim poğaçacı amcanın arkadaşıdır. Belki de sokaktan geçen biriydi sabah sabah binada benden başka kimse olmadığı için, geldi benim bilgisayarı aldı gitti.
Madem dedim bilgisayarsız kaldım canımda sıkıldı dedim bunları da biraz huzursuz edeyim. Açtım telefonu “Filiz Hanim dedim biri geldi bilgisayarımı aldı yok oldu gitti.

“Kimdi” dedi.  Dedim “bilmiyorum”, “galiba poğaça işindeler”...

“Ben bir pesine düseyim” dedi. Filiz hanım öğleden sonra 3:00 gibi bilgisayarın izini buldu ve “saat 4.00 te getireceklermiş” dedi. Aldı beni bir heyecan. Saat daha 3:00. Nasıl geçecek bu bir saat? Daha tamı tamına 60 dakika var.

Neyse heyecan içinde gözüm kapıda poğaçacının akrabasını bekliyorum ama saat 4:00 oldu ne gelen var ne giden. Akrabalarına küsüp de 35 sene sonra televizyon programlarında barışanlar gibi gözüm kapıda kalbim küt küt atıyor bekliyorum. Kapı açıldığında acaba poğaçacının akrabası elinde bilgisayarımla içeri girecek mi?

Boş gözlerle kapıya baktım durdum ama gelmedi. Saat 4.00 oldu, 4:30 oldu, 5:00 oldu poğaçacıdan eser yok. Umutlarım iyice azaldı artık. Mesai bitti gözlerim koridorlarda bilgisayarımı aradı ama nafile, ne gelen var ne giden... Koridorlar sessiz koridorlar karanlık... Herkes şen şakrak evine giderken ben dolu gözlerle bos koridorlara bakıyorum... (bu arada da kendi kendime geri zekalı Emin keşke güvenmeseydin adama diyorum)
Umutsuz çaresiz gözlerimde yaşlar evin yolunu tuttum... Tahmin edeceğiniz gibi akşam hiç uyuyamadım. Ne zaman gözümü kapatsam gözümün önüne hep bilgisayarım geldi Gecenin karanlığı bitmek bilmedi...
Sabah bir umutla erkenden geldim ama gelen giden yok, saat erken ve poğaçacı uyuyor.

IT departmanındaki sevgili kardeşlerimin hepsi bilgisayarın peşine düştü ve tabi ki de Filiz Hanim. İnanmayacaksınız ama saat 10:30 gibi bilgisayarım geldi.

O ani hiç unutmayacağım, gözlerimde sevinç gözyaşları bir müddet öylece kalmışım. Kendimi toparladığımda bilgisayarla göz göze gelemiyordum ama kısa bir süre sonra yine alıştık birbirimize.
Allah kimseyi bilgisayarından ayırmasın....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder