17 Ağustos 2014 Pazar

İstemiyorum...

Evet kardeşim, doğru duydunuz hiçbirinizi istemiyorum…

İster içimdeki yılların bıkkınlığı deyin, ister son yılların beceriksizliği deyin hiç fark etmez sonuçta hiçbirinizi bu partinin başında görmek istemiyorum.
 
Kemal Kılıçdaroğlu amca, senin iyi bir insan olduğuna kalpten inanıyorum ama bu projeyi yönetemiyorsun. Politika denilen bu çok parametreli proje sana birkaç boy büyük geliyor ve yürütemeyip onu bir ejderhaya çeviriyorsun. Ejderhanın ağzından çıkan alevler de her seferinde seni yakıyor… Sonuç mu? İstemiyorum…
Deniz Baykal amca seni de istemiyorum. Neredeyse ben doğduğumdan beri sen varsın. Yaptığın hizmetler için çok teşekkür ederim ama yıllardır orada bulunan arkadaş grubunu da alıp artık bir gitsen diyorum…

Metin Feyzioğlu kardeşim çok güzel bir çıkış yaptın ama daha yolun 2. Kilometresine gelmeden, her şeyi ben bilirim tavırlarınla ve tribünlere oynama çabalarınla yakaladığın her şeyi kaybettin. İlk başlarda belki demiştim ama artık senide istemiyorum…

Muharrem İnce amcam da mahalleli tavırlarıyla hepimize sempatik geliyor ama onu da istemiyorum. Neden mi? Sanki dar alanda kısa paslar yapıyor gibi geliyor da ondan. Tam olarak adını koyamasam da, yaptığı konuşmaları dinleyip, esprilerine gülsem de, yine de bir şeyler eksik…

Mustafa Sarıgül, istemiyorum…

Emine Ülker Tarhan, nam-ı değer Rapunzelimiz. Kağıt üzerinde de, kürsüye çıktığında da güzel duran başkan adayımız. Sık sık Facebook’a resim koyarak her an, her yerde, her zorlukta yanımızda olan sevgili Emine Ablamız. Başkan olursa üzülmem ama canı gönülden istiyor muyum? Vallahi Allah var istemiyorum. Her türlü parametreye hakim olarak, her cephede savaş vererek partiyi doğru yola götürebileceğini hissetmiyorum. Hislerin günlük yaşamımızda çok önemli bir yeri vardır ve benim hislerim olmaz diyor.
Süheyl Batum. Süheyl Uygur’un ne kadar şansı varsa Batum amcamın da o kadar şansı var. Kusura bakmayın ama hiç olacak iş değil.
Gürsel Tekin amcamı da istemiyorum. Pozisyon kavgası çıktığı dönemlerde ikinci bir Gürsel amca ortaya çıkıyor gibi geliyor bana. Sonra sakinleşiyor ve tekrar böyle bir ortam bekliyor. İnsanlarla olan samimiyeti de yıllara göre değişiyor gibi geliyor bana. Diyeceksiniz ki kimin değişmiyor ki? Sizde haklısınız ama yine de istemiyorum.

Bilmiyorum net olarak açıklayabildim mi ama kısır söylemlerden, icraattan uzak yaklaşımlardan ve muhalefet tembelliğine alışmış insanlardan bıktım galiba. Birçok konuda olduğu gibi buraya da taze kan lazım.

Dünya değişiyor, şartlar değişiyor, iklimler bile değişiyor ama bu parti halen 100 yıllık usullerle, parti düşüncesine, imajına ve ilkelerine uymayan çakma adaylarla yola devam etmeye çalışıyor.
Değişen zamana ayak uyduramazsanız ve ilkelerinizi değişen zamanlara yansıtamazsanız, zaman sizi değiştirir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder