27 Ağustos 2014 Çarşamba

Eskiden Maçları 10-0 Kaybediyorduk...

Bu sabah aklımda futbol yok. Futboldan bıkmış, usanmış bir kişi olarak futbolla ilgili bir şeyde yazmak istemiyorum ama nedense açılış yolu futbola gitti. Bir takım düşünün ki yıllardır her maçını 10-0 kaybediyor, sonra tutup sizi takımın başına geçiriyorlar, sizde ilk sene bütün maçlarınızı 10-1 kaybediyorsunuz ve iyiye gidiyoruz diyorsunuz.

İkince sene maçları 10-2 kaybetmeye başlıyorsunuz ve doğru yoldayız diye çıkıp nutuklar atıyorsunuz. Anlamadığınız durum veya da anlayıp da anlamıyormuş gibi yaptığınız durum, sonuçta bütün maçları kaybetmiş olduğunuz.

Bizi saf zanneden Kemal amcada her seçimde oylarını %1 arttırarak, yine oylarımızı arttırdık başarılıyız konuşmalarını yapmaya devam ediyor. Sonuçta maçı 10-0’mı veya 10-1’mi kaybettiğin hiç önemli değil. Amca ya bu durumu anlamıyor ya da anlamamış gibi yapmak işine geliyor.
Kemal amca bak şimdi sana gizli bir bilgi vereceğim. İnsanlar çok bayıldıklarından değil, alternatifsizlikten size oy veriyorlar. Beş senede bir %1 artan oy oranınız sizin etkili söylemlerinizden veya insanların ileriye yönelik size olan güveninden dolayı artmıyor. Bir daha söyleyeyim, oylarınız alternatifsizlikten artıyor.

İstemeye, istemeye oy veren o kadar çok insan var ki aklınız durur. Son seçimden sonrada, hiçbir şey değişmezse ben artık gidip oy vermeyeceğim diyenlerin sayısı da çok arttı, haberiniz ola.

Kabul etmek lazım ki seçimler kazanılır veya kaybedilir ama bir partinin bir duruşu, bir felsefesi olur. Her seçime de oy toplamaya yönelik parti politikalarına ve yapısına uymayan devşirme adaylarla da çıkılmaz ki. Her yelpazeden her türlü adamı aday gösterdiniz. AK Parti diye bir parti zaten var. Küçük AKP’mi olmaya çalışıyorsunuz ne yapıyorsunuz biz anlayamadık.
Ecevit şapkasını taktık, mavi gömleği de giydik ama küçük bir sorun var, yıl 1970 değil. Artık 2000’li yılların şartlarına ve koşullarına göre hareket etmeyi düşünüyor musunuz yoksa o tarihlerde annesi bile doğmamış çocuklara Karaoğlan masalları anlatmaya devam mı edeceğiz? Sevgili Suat Yalaz hayatta mı, değil mi bilmiyorum ama o bile Karaoğlan anlatmaktan vazgeçti artık.

Her partinin yaşayan bir kültürü, bir görüşü, bir duruşu ve geçmişiyle ters düşmeyecek planları olması gerekir. Değişen yıllara ayak uydurmak demek, bütün geçmişini, ilkelerini unutup çakma adaylara yönelmek değildir. Yerel seçimlerde de, genel seçimlerde de, cumhurbaşkanlığı seçiminde de parti ilkelerine ve görüşüne hiç uymayan insanlar seçmenlerin önüne atıldı.

Demin yukarıda da sözünü ettiğim alternatifsizlik durumu olmasa CHP barajı bile geçemez. İstemeye istemeye oy verenlerin sayısı çok fazla. Nitekim son seçimde de, istemeye istemeye oy verenler, isteye isteye sandığa gitmediler.

Kemal amca, oyları %1 arttırdık, iyi yoldayız konuşmalarından vazgeç. İnan kimse inanmıyor bu konuşmalara. Benim matematiğim iyidir. Bir hesap yaptım, her sene oyları %1 arttırarak 55 sene sonra filan iktidar olabiliyorsunuz. Biliyorum CHP’de ki politikacılar için 55 yıl (hepsi daha uzun sürelerden beri orada olduğu için) kısa bir süre ama bu ülke ve bizler için çok uzun bir süre.
Sözlerimi bitirmeden önce bir de Amerika’dan örnek vermek istiyorum. Amerika’da ne oluyor biliyor musunuz? Seçimi kaybeden aday bırak ortalara çıkıp “kazandık” nutukları atmayı, bir daha ortalarda bile görünmüyor. Demek ki bu halk beni istemedi deyip köşesine çekiliyor.

Darısı bizim 6 tane seçim kaybedip halen “iyi gidiyoruz” demeyi başarabilen adaylarımızın başına…
Bu arada Muharrem amcanın resimlerini buldum diye kimse onu destekliyorum zannetmesin, onu da istemiyorum...

1 yorum:

  1. Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil