11 Ağustos 2014 Pazartesi

Bir Takım Garip Kaprisler...

Değişik bir milletizdir biz, neye ne zaman tepki göstereceğimiz, kapris yapacağımız hiç belli olmaz. Ben değişik düşünüyorum ve her şeyi sizden daha iyi biliyorum hislerimiz bizleri en basit konuları bile çok komplike hale getirmeye yönlendirir. Ben yapmadım, ben katılmadım gibi sözlerde zaman zaman arkadaş ortamlarında havalı olmamızı sağlayabilir.

Dün akşam insanlarımızın cahil olduğuna yönelik birçok yorum gördüm ama seçim sonuçlarının ülkenin eğitim seviyesiyle doğrudan ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bizim ülkemizde kutuplaştırıcı duygular ve menfaatler her zaman diğer parametrelerin önünde olmuştur ve dünde farklı bir şey yaşanmadı. Siz hiç merak etmeyin, o cahil sandığınız insanlar aslında cin gibidir ve de menfaatlerini gayet iyi korurlar.
 
Bizim içimizde “ben artık çok büyük oldum” hastalığı vardır. Biraz okuyan, biraz eli para tutan insanlar her şeyin iyisini ben biliyorum zannederler. Örnek olarak her millet NBA’de oynayan basketbolcularını her zaman sorunsuz bir şekilde milli takımlarında oynatırken biz bir türlü iki tanesini bir araya getiremedik. Neden mi? Çünkü artık onlar çok büyük her türlü şeyi biliyorlar ve her türlü kaprisi yapmaya hakları var.
Bizim millet doğuştan Allah vergisi 3 meziyetle doğar. Herkesin içinde bir siyaset profesörü,  bir futbol hakemi, bir de teknik adam vardır. Bu konulardan acayip anlarız. Sor bir soru bu konuların bir tanesinde, kimse bilmiyorum demez. Hemen sana en doğru cevabı verirler.

Bu gibi durumlar geri kalmış ülkelerin kaderi herhalde. Amerika’da kimse ne siyasetten anlar, ne de futbol hakemliğinden. Adamın hayatı rahat, başka öncelikleri, hedefleri var. Her gün siyasetçileri mi takip edecek. Bir Amerikalının televizyonun karşısına oturup haftada 130 kere siyasi parti liderlerini dinlediğini düşünemiyorum bile.

Dünkü seçimde katılım oranının %74 olduğu söyleniyor. Ben Amerika’da bu oranın hiçbir zaman %50’den fazla olduğunu düşünmüyorum. Bildiğimden değil, sadece gördüklerime dayanarak tahmin ediyorum. İşler yolunda olunca kimse bu kadar politikanın içine girmiyor hatta seçime bile gitmiyor. Biz hepimiz doğuştan politikacı olduğumuz ve de her işin içinde olduğumuz için %74 katılım hakkında söylemediğimizi bırakmadık.
İleri gitmiş ülkelerde %50 işi görüyor ama bizim gibi fakir ve geri kalmış ülkelerde biz her zaman %90 bekliyoruz. Bizim ülkemizin gerçekleri yüksek katılımı zorunlu kılıyor. Ben Avrupa Birliği ülkelerinde de seçimlerde çok yüksek katılım olduğunu hiç tahmin etmiyorum. Amerika’da seçimler Pazar günü bile yapılmazdı. Hafta arası bir günde çalışanlar 1 saat filan gider oylarını atar gelirlerdi.

Sonuçta seçimler bitti ve ülkenin artık yeni bir Cumhurbaşkanı var. Vatana millete hayırlı olsun. 14 partinin desteklediği adayı geçerek cumhurbaşkanı oldu. Bu küçümsenecek bir durum değil. Üzerine Demirtaş’ı da koysanız yine yetmiyor.

Bükemediğin eli öpeceksin diye boşuna söylememişler. 15 tane parti bir aday kadar oy alamıyorsa konu kapanmıştır ve artık dağılma zamanıdır. Seçim kampanyaları eşit imkanlarla yürümedi gibi sözler doğru olmakla beraber 15 partiye karşı 1 parti durumunun da çok eşit olduğu söylenemez.

Diyeceksiniz ki, oy vermeyenler ne olacak? Onlar oy verdi. Şu veya bu nedenle sandığa gitmeyerek onlar tercihlerini yaptılar. Ben oy vermedim ki diyerek kimse taşıdığı sorumluluktan kaçamaz. Oy vermeyen tatilcilere söylemediğimizi bırakmadık ama İstanbul’da olup da oy vermeye gitmeyen dünya kadar insan var.
Tatilci ve boykotçu konusunu gereğinden fazla da abartmamak lazım. Gönüllerin adayı olmayan ve de kimsenin tanımadığı bir kişi iyi bile oy aldı.

Dün geceden beri herkes, her konuda söylenebilecek her şeyi söyledi. Bugün yeni bir gün yeni bir yol. Bakalım bu yeni yol bizi nereye götürecek. Ne demişler, gün doğmadan neler doğar.
Bekleyelim görelim, yolumuza devam edelim, en önemlisi de akıllanalım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder