23 Mart 2022 Çarşamba

Görünmeyen Aşklar

Günaydın Dostlar,

Görünen aşkları hepimiz biliyoruz. Görürsün, beğenirsin ve aşık olursun. İlk görüşte aşka çok inanırım ve başka türlüsünün olmayacağını düşünürüm. İlk görüşte bir şeyler hissetmediysen sonradan olanlar yakınlaşma ve heyecandan öteye gidemez. Ayrıca aşk denen şey çeşitli parametrelere de bağlanamaz. Onun adı günlük menfaatlere göre hareket etmek olur.



Kimse “Ben bu sene birine aşık olayım.” demez. Bir anda gelişir. Bir kere görüşürsünüz, mutlu kalırsanız bir daha görüşürsünüz. Sonra bir daha. İstanbul’un en büyük aşkı ortaya çıkacaksa sen istesen de istemesen de çıkar zaten. Hiçbir şekilde önleyemezsin.

Bugünkü konumuz ortaya çıkmayan aşklar. Bunların seninle bir alakası yok. Kalpten kalbe yaşanıyor ve sen sadece kalbine ev sahipliği yapıyorsun. Zaten böyle bir aşk içi kalbin senden onay filan da almıyor. Dediğim gibi sen sadece taşıyıcısın ve mecburen ordasın. Ne kadar bilgi paylaşacağına da kalbin karar veriyor. Kısacası sen de olaya çok hakim olmayabilirsin.

Bu aşk iki kalp arasında. Dünyanın son gününe kadar da orada yaşayacak. İki kalp de bilecek bu durumu ama hiç konuşulmayacak. Dedikodular çabuk yayılır. Miden, kalbin, ellerin, sıcak basan yüzün, ıslak gibi görünen gözlerin içerlerde bir yerlerde bu konuyu sürekli konuşacaklar. Dedikodu sohbetlerine beyin hiçbir zaman çağrılmayacak.

Aslında sen de salak değilsin. Sen de konuşmak istiyorsun, sen de sohbetlere katılmak istiyorsun ama belki de mevsimler konuşmaya hiç uygun değil. Bu kadar çok kar yağarken adaların arkasından gelen güneş ışıklarını konuşamazsın. Allah bilir kalp ve mide de “Geri zekalı korkak.” diye dedikodunu yapıyorlardır.

Dışarıda konuşamadığın gibi içeride de konuşamazsın. Seni sohbete almazlar. Sen konuşamasan da kalpler sürekli konuşuyorlar. Onların teknolojiye bile ihtiyaçları yok. Kalpten kalbe yayılan muazzam dalgalar var ve internetten bin kat daha hızlı.

Sürekli konuştukları için sana da aralıksız dedikodu taşırlar. “Ben bu dedikoduları duymak istemiyorum.” diyerek kendini inandırmaya çalışsan da çok duymak istediğini sen de biliyorsun. Ucundan kıyısından dinlemeye çalışırsın ve ağzından tek bir cümle çıkar, “Belki başka bir evrende başka bir zamanda.”

Bazı sevgiler kalpten kalbe yaşanıp bitmek zorundadır. Işığı görmek onlara iyi gelmez. Karşı taraftaki kalbin muhteviyatını hissetsen de hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceksin. Bilmek ister miydin? Çok isterdin ama bugün mümkün değil. “Acaba o da bunu merak ediyor mudur?” diye düşünürsün. Bu düşünce içine bir ipilti getirir. Sanki bir anda bahar gelmiştir.

Dışarıdan gelen seslerle gerçeklere dönersin. Bazen fazla merak iyi değildir. Bu mevsimde onun kalbinde de aynı ılık rüzgarlar esse ne yapacaksınız ki? Kış günü mayoları giyip kumsala mı gideceksiniz. Belki başka bir zamanda başka bir mevsimde olurdu ama bugün yün don mevsimindeyiz. Tabii karşı tarafın kalbini yanlış tartmış olma ihtimali de ayrı bir sorun. Tartıyı yanlış yaptıysan yıkılırsın.

Her zaman kalpler “Başka bir evrende başka bir zamanda neler olmazdı?” sorusunu sorarak uykuya dalıp ertesi gün yine hiç konuşmadan yola devam edecekler.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder