31 Mart 2024 Pazar

Seçim Sabahı

Günaydın Dostlar,

Bizim mahallede seçim sabahının kendine özgü bir sessizliği vardır. Rüzgâr bile ses çıkarmamaya özen göstererek esmeye çalışır. Rüzgâr dedimse fırtınadan bahsetmiyorum. Tatlı, ılık bir sabah rüzgârı.

Tabii seçimlerin genelde bahar aylarında yapılmasının da bunda etkisi büyüktür. Üşüyerek oy vermeye gittiğimi hiç hatırlamıyorum.



Haftalardır süren gürültü gitmiş yerini garip bir sakinliğe bırakmıştır. Sokakta ne çok fazla insan görebilirsiniz ne de otomobil. Bütün bir yıl boyunca gelip bizim zavallı kediyi sinir eden martılar ve kargalar bile bir günlüğüne tatile gitmiştir.

Oy kullandıktan sonra en yakın pastanede veya kafede ailecek kahvaltı etmek de yeni bir gelenek olmaya başladı. Arabaya binip uzaklara gitmekten bahsetmiyorum, yol üzerindeki ruhlu mahalle pastanelerinden söz ediyorum.

Bu yazıyı yazarken küçüklüğümüzde Ankara’daki seçim sabahlarını düşündüm ama pek bir şey hatırlamıyorum. Annemler gitse de ben Ankara’dan ayrılıp gittiğimde henüz oy kullanacak yaşta olmadığım için ben de çok yer etmemiş.

Ankara’yı hatırlamasam da Amerika’daki seçim zamanlarını çok iyi hatırlıyorum. Gerçi orada da hiç oy kullanmadım ama insanların oy vermeye gidişleri çok net gözümün önünde. Bunu yazdım diye orada da seçim gününün çok özel bir gün olduğunu ve insanların sabahlara kadar seçim sonucu takip ettiğini düşünmeyin.

Benim kullanmak istemeyişimim en büyük nedeni de seçimden önce kendini “Cumhuriyetçi” veya “Demokrat” olarak kaydettirme zorunluluğuydu. Seçimde kaydolduğun partiye oy vermek zorunda olmasan da kaydolmak şarttı.

Seçim genellikle hafta arası bir günde yapılırdı. Çalıştığım arkadaşların “Ben bir yarım saat gidip oy kullanabilir miyim?” diyerek izin istediklerini hatırlıyorum. Şimdi orada da artsa da benim zamanımda Amerika’da seçime katılma oranı %40,0 civarında olurdu. Onların hayatında bir değişiklik olmayacağı için kimin kazandığı hiç önemli değildi.

Bizim gibi ülkelerde herkes politikacı, herkes futbol hakemi; onlarınsa bambaşka öncelikleri var.

Sokaklar sessiz ve boş olsa da camdan baktığımda bir tane teyze görürüm. Minicik teyze sakin adımlarla oy vermeye gidiyordur. Hava ılık da olsa teyzem hırkasını giymiş, en üstteki düğmeyi de iliklemiştir. Karşımdaki öyle asil bir resimdir ki gidip kucağıma alıp okula taşımak isterim. “Sen kendini taşı da teyzeyi taşımak sonraya kalsın.” dediğinizi duyar gibiyim.

Teyze de gider, amca da. Boş sokaklarda minicik adımlarla oy vermeye, görevlerini yerini getirmeye giderler. Onların vatan, millet aşkı her zaman beni çok duygulandırmıştır. Çok büyük zorlukları aşarak oy vermeye giden büyüklerimiz hepimize örnek olmalı. Okulun bahçesinde oturan kan ter içinde kalmış, zorla oraya varabilmiş büyük minikleri hepimiz görmüşüzdür.

Her gün seçim yapılmıyor. Bizden istenen beş yılda bir defa fikrimizi beyan etmek. Amerikalıların çok kullandıkları bir sözü vardır. “Hayatından mutluysan olduğun gibi devam et.” derler. Bu söz seçim sandığından tutun da çeyiz sandığına kadar her şey için geçerli. Mutluysak sorun yok, değilsek hayatımızı değiştirmeye çalışmamız lazım.

Eski alışkanlıklarımla genelde kendi sandığımda ilk oyu ben kullansam da son yıllarda bu alışkanlığım değişti. Daha geç bir saatte gidiyorum. Hiçbir zaman sokaklarda yoğun bir seçmen trafiği görmesiniz de okula vardığınızda sandıkların dolu olduğunu fark edersiniz. Sanki herkes gizli gizli gidip oy kullanmış gibidir.

Bu sabah da hava çok güzel ve çok sakin. Karıncalar bile uyuyorlar. Herkes gitsin görevini yapsın, sonuçlar da vatanımıza milletimize hayırlı olsun.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

3 yorum:

  1. Sabah Sabah Evrankaya31 Mart 2024 08:48

    Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil
  2. Yine güzel bir yazı ve anekdot.maalesef bizi çok ilgilendiriyor .iyi günlerimiz olsun inşallah

    YanıtlaSil
  3. İnşallah akşama kutlayalım 👏

    YanıtlaSil