8 Kasım 2020 Pazar

Hayallerim Çalındı...

Günaydın dostlar…

Hayallerim çalındı. Bir baktım bütün hayallerim gitmiş. Ufak tefek birkaç hayal dışında hepsini götürmüşler. İşin komik tarafı; hayal depomu bir gecede boşaltmadılar.  Yavaş yavaş hepsi gitti.

Şu anda hayallerimin nerede olduğu ile ilgili hiçbir fikrim yok. Daha doğrusu fikrim var da bilgim yok. Bir yerlerde görürseniz lütfen acilen bana haber verin. Belki son anda halen birkaç tanesini kurtarabilirim.


Tabii ben hayallerimin çalındığını düşünüyorum ama belki de kendileri gittiler. Artık bu mahallede bu hayallerin yaşama umudunun olmadığını görüp beni terk etmiş de olabilirler. Haklısınız, işin içinde biraz nankörlük de var. Yıllarca baktım büyüttüm, hava biraz kararınca hepsi hemen beni terk ettiler. Çalan her şarkıda onları hatırlıyorum, eski güzel günlerimiz gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiyor.

En önemlisi de, çocuklarımın benden daha iyi bir dünyada yaşaması gibi bir hayalim vardı. Duyduğuma göre ortadan ilk kaybolan da bu hayalim olmuş. Görgü tanıklarının ifadesine göre hırsızıyla gönüllü olarak gitmiş. Sevgili hayalim, bu adamın hırsız olduğunu görüyorsun da ne diye kıçına takılıp gidiyorsun?

İnsanlar uğraştı, didindi büyük fedakârlıklarla çocuklarını okuttu; süreç bu aşamada kaldı. Çocukların da, büyüklerinde iyi bir işe sahip olmaları yönündeki bütün hayalleri gitti. Hepimiz eş dostun çabasıyla ortaya çıkabilecek minicik iş imkânlarının peşine düştük.

Hiç tanımadığım çocuklar çeşitli sosyal platformlardan sürekli olarak bana özgeçmişlerini yolluyorlar. “Çocuklar ben çoktan emekli oldum” dediğimde de, “Olsun sizin çevreniz vardır, çok sıkıntılı durumdayız” diyorlar. Büyük bir gayretle ülkenin en güzel üniversitelerini bitirmişler, okul biter bitmez de hayalleri çalınmış. Bir yandan iş arayan, bir yandan da hayallerini arayan çocuklarımızın Allah yardımcısı olsun.

Hayaller gitti, küçücük umutlar kaldı. “Yine de biz iyi düşünelim iyi olsun” lafları çok arttı. Çocuklar için düşündüğümüz hayaller gitti de kendim için düşündüklerim kaldı mı? Ne yazık ki onlar da gitti.

Yıllarca çalıştık emekli olduk, belki bir yerleri gezeriz diye birçok plan yapıyorduk. Bugünün şartlarında bu planlar da yarım kaldı. Bu şartlarda Avrupa’ya filan gidebilmek için ev kredisi kadar borç almak gerekiyor. Gezme planlarımız da değişecek. Avrupa’yı, Amerika’yı, Uzak Doğu’yu unutun. Bizim gündemimizde artık Orta Asya ve Orta Afrika var.

Her şeyin bir de artı parametresi olduğunu da unutmamak lazım. Yurtdışına çok fazla gidemeyeceğimize göre, güzel yurdumuzu daha detaylı gezme şansımız olacak. Mardin ve Urfa planlarım halen geçerli. Bekir’in beni balıkçıya götürmesi planımda da bir değişiklik yok. Takarız maskelerimizi, giyeriz yün donlarımızı gideriz.

Sene başındaki hedeflerimde de yazdığım gibi dünyanın her hangi bir yerinde önemli bir tenis turnuvası izlemek istiyordum. Bir günlük bir ziyaret değil, bütün bir hafta boyunca turnuvayı başından sonuna kadar izleyecektim. Salgın marifetiyle bu hayalim de gerçekleşmedi. Salgın bitene kadar da hiçbir yerde para kalmadı. Bu kurlarla en fazla bahçede oynayan çocukları izleyebilirim.

Model trenciler bile sıkıntıda. Birbirlerinin eski trenlerini, raylarını hayatta etmeyecek fiyatlarla değiş tokuş yaparak günü kurtarmaya çalışıyorlar. Model trenciliğin Türkiye’de bittiği, bu fiyatlarla artık Avrupa’dan bir şeyler almanın artık çok da mümkün olmadığı konusunda herkes mutabık.

Yelpaze o kadar geniş ki, tarımdan tutun da, hobilere kadar her türlü hayalimiz çalındı. Bizler çocukken “Türkiye tarım konusunda kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biridir” derdik. Rahmetli babam bile “Yurtdışına satamazsak bile oturur yeriz” derdi. Bizim çocuklarımız bunu söyleyebilecekler mi?

Futbol takımları, sürekli olarak “Küçülmemiz gerekiyor” diyor ya, bizim de artık bugünün koşullarında küçülmemiz, minicik hayaller kurmamız gerekiyor.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder