17 Kasım 2020 Salı

Kötü Olmak...

Günaydın dostlar…

Bir konunun tamamını incelemeyi çok sevmiyoruz. Bazen de işimize gelmiyor. Sadece iyi parametrelerini gündeme getirerek içine atlamaya bayılıyoruz. Ne kadar iyi niyetli ve çalışkan olsak da, konunun içinde bulunduğu yaşam şekli ve piyasa gerçekleri bizi yolumuzdan saptırabilir.

Netflix alışkanlığım olmadığı için sevgili Gülgün bana çok sitem ediyor. Bugüne kadar bir tane bile Netflix dizisi veya belgeseli izlememiş olmamı anlamakta güçlük çekiyor. İşin gerçeği şu ki ben hiçbir türlü dizi veya film izlemiyorum.



Bugünlerde, bir tek, çok sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Bir Zamanlar Çukurova dizisini izliyorum. Geçen hafta Hünkâr Hanım’ın diziden ayrılışını üç saat boyunca takip ettim. İzliyorum dediğime de bakmayın, “Denk gelirsem bakıyorum” demek daha doğru olur. Saatlerce hiç kanallarla oynamadan bir dizi izleyebilmek benim fabrika ayarlarıma çok uygun bir durum değil.

Tamam; itiraf ediyorum, bir de yine sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine denk geldiğim zamanlarda “Fatmagül’ün Suçu Ne” dizisini izlemiştim. Fatmagül de birkaç yıl sürmüştü diye hatırlıyorum. En çok aklımda kalan da Ebe Nine’ydi. Her iki dizide de çok başarılı oyuncular var.

Sevgili Gülgün, sana güzel bir haberim var. Baştan sona kadar bir diziyi izledim ve bitirdim. Hem de çok uzun bir diziyi. Dizi kaç bölüm bilmiyorum ama bence en az 62 milyon bölümdür diye tahmin ediyorum. Benim için çok güzel ama bitmek bilmeyen bir dizi oldu. İstesem bakabilirdim ama son sezonun kaç bölüm olduğuna bilerek bakmadım. Bu artık son bölüm diye bildiğiniz zaman, o bölümde her şeyin biteceğini baştan biliyorsunuz. Hele de son bölümleri uzatmışlar da uzatmışlar. Bakmışlar ki çok para geliyor, para ineğini sağmaya devam etmişler.

Bende Netflix yok. Ondan bundan otlandığım için benim diziyi bitirmem tam bir yıl sürdü. Başkaları izlerken ben de izledim. Dizinin adı Breaking Bad. Dizi 2008’de çekilmiş olduğuna göre, her zamanki gibi yine en sona ben kalmışımdır. Hatta bu diziyi bana yıllar önce Amerika’ya gittiğimde sevgili Bahadır da önermişti. Hiç böyle bir kültürüm olmadığı için, konuyu bile anlamamıştım.

Halen izlememiş olan dostlarıma çok tavsiye ediyorum. Ben bile beğendimse sizler bayılırsınız. Seyretmeyenlerin işini bozmamak, heyecanını kaçırmamak için çok fazla konuya girmiyorum ama şartların her detayını düşünmemiz gerektiğini bir kez daha vurgulayabilirim.

Bu tip normal hayatın içinden çıkmış filmleri veya dizileri sevsem de, gerçeklerle çok alakalı olmayan şeyler beni aşıyor. O aslında yirmi yıl sonrasına gitti, sonra da beş yıl öncesine geldi gibi konulara giremiyorum. Benim izleyeceğim şeyler bugünün normal insanlarına ait olmalı.

Breaking Bad aynen böyle bir dizi. Bu nedenledir ki beş sezon sürmüş bir diziyi sonuna kadar izleyebildim. İnsanların özel güçleri filan olduğu zaman hemen soğuyorum. Herkes gibi yaşayıp herkes gibi gülüp ağlamalılar.

Bundan sonra bir dizi daha izler miyim? Muhtemelen bir gün yine izlerim ama o gün bugün değil. İlk önce izlediklerimi sindirmem gerekiyor. Beş yıl boyunca o kadar çok şey yaşandı ki, adamlar akraba gibi oldular.

Ben çok meraklı olmasam da bu platformları takip eden çok büyük bir arkadaş kitlemin olduğunu biliyorum. Film izlemeyi sevenler için çok güzel bir site. Film izleme yönü güçlü olmayan bizler de Fener’in maçlarını izleyip kahrolmaya devam ederiz. Tabii bu salgın ortamında o işin de nereye kadar gidebileceğini yaşayıp göreceğiz.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder