14 Mart 2021 Pazar

Yarasın...

Günaydın dostlar…

Mazhar Fuat Özkan’ın çok güzel bir şarkısının içinde “Vitaminler avuç avuç siren sesleri her yerde” diye bir kısım vardı. Onlar yeni kıtadan söz ediyorlardı ama avuç dolusu vitaminler ve çakma ilaçlar artık en yakınımızda.

Etrafımız tabletler, şuruplar, iğneler, serumlar, tozlar, yağlar ve daha birçok şey ile sarıldı. Salgının da katkısıyla televizyon kanalları, radyolar ve sosyal medya bu tip ürünlerin reklamlarıyla doldu taştı.



Çok fazla ilaç ve türevlerini kullanır olduk. Her dert için bir hap var. Kimle konuşsanız herkes bir şeyler alıyor. En yakınımdakiler bile ne duyuyorlarsa alıyorlar. “O içtiğin hap ne işe yarıyor?” diye soruyorum, Örnek olarak, “Cildi gençleştiriyormuş” diyorlar. “Kim söyledi?” diye sorduğumda da aldığım iki tane standart cevap var; ya internet söylemiştir, ya da bir yakınımız.

Internet çok faydalı olmakla beraber bazı konularda da bizi yanlış yola saptırabiliyor. Artık her şeyin cevabını doktorlarda değil de internette arar olduk. Her insanın bünyesinin çok farklı olduğunu unutmayalım. Bir insana çok iyi gelen bir tedavi şekli başka birine hiç iyi gelmeyebiliyor. Hiç doktora görünmeden ilaçlarla görücü usulü evlilikler yapmayın.

E vitamini cilde çok iyi geliyormuş. Diyelim ki çok iyi geliyor. Başka ne gibi parametreleri var? Ne kadar almak gerekiyor? Çok alınca bir zararı var mı? Senin bünyene uygun mu? Bu tip sorulara girdiğiniz zaman karşı taraf çok sıkılıyor ve hemen E vitaminin çok iyi geldiği insanları örnek olarak vermeye başlıyor.

Bünyeler farklı olduğu gibi, vitaminler ve benzeri ürünler de çok farklı. Suda eriyeni var, yağda eriyeni var, vücutta birikim yapanı var, fazlası vücuttan atılanı var, alerji yapanı var, pahalısı var, ucuzu var; kısacası derya deniz bir konu.

Bu tip katkı maddelerinin bir de modası var. Rahmetli babam da prostat sorunları vardı. O zamanlarda da Saw Palmetto Berries modası vardı. Her ortamda prostata çok iyi geldiği konuşuluyordu ama yıllar içinde modası geçti. Bunun gibi yüzlerce örnek verebiliriz. Ben Amerika’dan her Türkiye’ye geldiğimde kutu kutu getirirdim. Sonra Türkiye’de de satılmaya başlayınca kimse yüzüne bakmaz oldu.

Likopen modası çok uzun sürdü ama artık günümüzde adı bile geçmiyor. Neden? Modası bitti de ondan. Artık başka şeyler pazarlanıyor. Ne maça çayı kaldı, ne de kupa kahvesi her şeyi denedik.

Salgın vesilesiyle ilaç olmayan ilaçlar da çok arttı. Yüzlerce binlerce çeşit var. İşin sonu ticaret olduğu için de hepsinin kullanımı çok uzun süreli. “Bel ağrısına iyi geliyor” diyorlar. “Ben şimdi bunu kullanırsam bel ağrılarım geçecek mi?” diye sorduğumda, “Öyle hemen olmaz bilmem kaç ay günde üç tane alman lazım” diyorlar. Aylar, bilmem kaç tane filan derken bir bakıyorsunuz sizin paralar başkasına ilaç olmuş.

Bu gibi durumlarda yüzlerce dostuma sorular sormuşumdur ama bir kere bile "Doktor verdi" cevabı alamadım. Niye alıyorsun kardeşim? Hangi doktor verdi? Yararının olup olmadığı meçhul olduğu gibi zararının olup olmadığını da bilmiyoruz.

Geçen sabah bu yazıları yazarken radyoda D vitamini reklamı duydum. “Salgın günlerinde muhakkak D vitamini takviyesi yapmalısınız” diyor. Ben şimdi sade bir vatandaş olarak gidip D vitamini alıp içmeye mi başlamalıyım? Ne kadar alacağım da belirsiz. Fazla kullanımının muhakkak bir yerlere zararı vardır. Tabii süre de önemli. Bir hafta mı kullanmak gerekli, bir yıl mı? Belki de yeterli güneş gördüğüm için benim vücudumun D vitaminine ihtiyacı yoktur.

Ben bu işin uzmanı değilim ama naçizane tavsiyem etraftan duyma sözlerle ilaç veya benzeri ürünleri almamanızdır. Bu iş için yıllarca okumuş insanlar var, muhakkak onlardan yararlanın. Bunların içinde çok yararlıları da vardır, hiçbir işe yaramayanları da. Umut sattıkları için de hepsi gayet pahalı. Bir antibiyotik alıyorsunuz onun bile bir sürü yan etkisi olabiliyor.

Bu hayatta genellikle hiçbir şeyin tek bir yanı yok. Bir şeylere iyi gelen şeyler, başka bir şeylere zarar verebiliyor. Hiçbir şeye iyi gelmeyip sadece zarar veriyor da olabilir.

Ben şimdi gidip sevgili doktorum Pınar Hanım’a danışacağım ve o ne derse onu yapacağım. Mahalle baskısıyla hiçbir şey almam. Pınar Hanım tavsiye ederse akan sular durur.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

2 yorum:

  1. Çok haklısın. En doğrusu rutin tahlilleri yaptırıp doktora gitmek. Bu yıl hem benim hem de Uğur'un D vitamini eksik çıktı. İkimiz de farklı doktorların verdiği farklı D vitamini takviyelerini kullandık

    YanıtlaSil
  2. Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil