4 Temmuz 2021 Pazar

Eyüboğlu Eğitim Kurumları...

Günaydın dostlar…

Aylin anaokulunda doktora yapıp mezun olduğunda İstanbul’da bir ilkokul bulmamız gerekiyordu. Her hafta sonu yaşanan Ankara gidiş gelişleri artık ikimizi de fazlasıyla yormaya başlamıştı. Kilometreleri aşıyorduk da ayrılığın burukluğu günlerce geçmiyordu.

İlkokul arayışı kolay olmadı. İlk aşamada Avrupa Yakası’ndaki okulları hemen eledim. Suadiye’den her gün Karşı’ya gidip gelmek kolay bir iş değildi. “Çocuğun ömrü yollarda geçer” dedim ve onları hemen eledim.



Asya Yakası’nda olabilecek bütün okullarla görüştüm. Bir kısmının mülakat talebi oldu ve birkaç günlüğüne İstanbul’a gelmesi gerekti. Rahmeti Neşe abla “Bizde kalabilir, ben bakarım” demişti. Birçok okulla görüştük. Çoğu da çok iyi okullar ama ben Eyüboğlu’nda karar kıldım. İlk görüşte aşka inanırım. Çalışanların yaklaşımı, etrafın düzeni, disiplini, görünümü beni çok etkiledi. Diğer okullarda (çok iyi okullar olsalar da) tam da aynı tadı alamadım.

Eyüboğlu’nun en beğendiğim özelliklerinden biri de son derece Atatürk ilkelerine bağlı bir okul olmalarıydı. Bu özellikleri de lafta kalmıyordu. Yaptıkları her işte bunu sürekli vurguluyor ve uyguluyorlardı. Sonraki yıllarda da bu yolda gittiklerine yüzlerce defa şahit olduk. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden giden çocuklar yetiştirmek istediğimize göre bu çok önemli bir parametreydi.

Bu düşüncelerle, 2001 yılının güzel bir sonbahar sabahında annem, ben ve rahmetli Neşe abla Aylin’in elinden tutup Eyüboğlu’nun yolunu tuttuk. Uzun bir ilişkimiz olacağı belli olsa da ömrümün üçte birini Bulgurlu sokaklarında geçireceğimi hiç düşünmemiştim.

Yıllar yılları kovaladı ve henüz Aylin mezun olmadan Perin de aynı okula başladı. Aylin ilkokul seviyesinden başlamıştı, Perin yuva seviyesinden başladı. Artık iyice akraba olmuştuk. Biz herkesi tanıyorduk, herkes de bizi tanıyordu. Bütün eğitimimiz tam bir aile havası içinde geçti. Benim için en önemli değerlerden biri de okulun bu yönüydü.

Bu hafta Eyüboğlu ile yirmi yıldır süren birlikteliğimiz bitti. Ben çocuklardan daha buruğum. Doğal olarak gidip gelmeler oluyor ama resmi ilişkimiz bitti. Aylin’in 12 senelik, Perin’in de 15 yıllık bir ilişkisi oldu ama benimki 20 yıllıktı. Bu okul benim hayatımın en uzun ilişkisi olmuş da haberim yokmuş. Bir anda kendimi boşlukta hissettim ve yün donumu giymemiş gibi bir hisse kapıldım.

İlişkimiz uzun süreli ve külfetli bir beraberlik olduğu için başka türlü nasıl yaşanır onu bile bilmiyorum. Okulun birkaç bahçe duvarını (haberim olmasa da) ben yaptırmış olabilirim. 20 yıldır kazandığım bütün parayı Eyüboğlu’na vermeye o kadar alışmışım ki, başka bir yatırım şekli bilmiyorum. Allah’tan Eyüboğlu ile ilişkimizin bitmesi parasız emekli günlerime denk geldi yoksa kesin başım derde girerdi. Bu yaştan sonra gece hayatına, kumara, at yarışlarına filan başlardım.

Şimdi diyeceksiniz ki, “Evrankaya pişman mısın?”, hiç değilim. Verdiğimiz her bir kuruşun karşılığını aldık. Hayatın bütün parametrelerini kapsayan güzel bir programları var. Sadece akademik başarıyla konuları ezberleyerek bugünün iş dünyasında bir yerlere varılamayacağını artık hepimiz öğrendik. Araştırmacı ve her şeyi sorgulamadan kabul etmeyen gençler yetiştiriyorlar. Ellerinden geldiği kadar yarınlara ve iş dünyasına hazırlamaya çalışıyorlar. Aylin Eyüboğlu’ndan mezun olmuş olmanın faydasını üniversite hayatında da, yüksek lisans hayatında da fazlasıyla gördü. Bütün hayatı sınavda 100 almaktan ibaret sanan gençler, iki gün sonra sokakta çok bocalıyorlar.

Tabii sınavların da hayatımızın bir gerçeği olduğunu unutamayız. İki saatlik sınavların çocukların bütün hayatlarını şekillendirdiği bir sistemin içinde yaşıyoruz. Bu gerçeği de bilerek Eyüboğlu da son sınıf öğrencilerini elinden geldiği kadar bu sınavlara hazırladı. Bir okul çok daha fazlasını yapamaz.

Başta de belirttiğim gibi, biz Eyüboğlu’nu seçmekten dolayı hiç ama hiç pişman değiliz. Akademik faaliyetlerin yanı sıra her türlü sosyal aktiviteyi de yapma imkânımız oldu. Çok başarılı tiyatro oyunlarından müzik gecelerine kadar hepsine defalarca katıldık. Büyük bir kararlılıkla inandıkları yolda yürümeye devam ediyorlar.

Yirmi yıllık uzun yolculuğumuzda o kadar özel insanlarla tanıştık ki, hepsinin çocuklarımızda büyük emeği var. Herkesi tek tek yazmayı çok isterdim. Onlar gerektiğinde öğretmen, gerektiğinde de bir abla veya ağabey olmayı çok iyi başarıyorlar. Bir şeyleri bilmek ayrı bir konudur, öğretebilmek bambaşka bir konudur. Sevmek gerekiyor, sadece maaş için yapılamayacak kadar çok değerli bir işten söz ediyoruz.

Yirmi yıl önce sevgili Ayla öğretmen ile başlayan yolculuğumuz, bugün Sinem öğretmen, Sibel öğretmen ve diğer çok sevgili öğretmenlerimizle bitti. Başta sevgili Doktor Rüstem Eyüboğlu olmak üzere hepsine ayrı ayrı çok teşekkür ediyoruz. Emeklerinizi unutamayız. Okul bitmiş olsa da Eyüboğlu’nun her zaman kalbimizde çok ayrı bir yeri olacak.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

3 yorum:

  1. Eyuboglu Okulları hakkındaki düşüncelerine katılıyorum. Erdem de Eyuboglu Lisesi mezunu. 6.sınıfta Hentbol takımı ile 3 haftalık bir Slovakya yolculuğuna gitti. Hayatının aile dışı ilk önemli deneyiydi. Çocukları çok yönlü yetiştirdikler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En güzel yanlarından biri o zaten. Her yönde gelişme imkanı sunup aile ortamında ellerinden geleni yapıyorlar…

      Sil
  2. Çağdaş eğitim değerlerini benimsememiş, ticari çıkarı için her türlü bilimsel yaklaşımı gözardı edebilecek kadar sorumsuz bir kurum. Şahsi tecrübemiz neticesinde kimseye kesinlikle tavsiye etmediğim, uzak durulması gereken ticarethane...

    YanıtlaSil