10 Haziran 2015 Çarşamba

Çubuk Barajı...

Günaydın dostlar.

Ankara’da çocukluğumuzun geçtiği yıllarda, “baraj” kelimesini duyduğumuzda bizim aklımıza ilk gelen şey Çubuk Barajı olurdu. Barajları su tutmaya yarayan setler olarak düşünürdük. Partilerin meclise girmesini önleyen setlerin de baraj diye adlandırıldığını çok uzun yıllar sonra öğrendik.
Tek başına iktidar olma hırsının politik ve ekonomik menfaatlerle harmanlanması insanları yaratıcı çözümler bulmaya yöneltti. Tabi ki bu olayın adını kimse bu şekilde tanımlamadı ama arka planda yatan gerçek her zaman tek başına iktidar oluşturmaktı. Topluma, ülkenin menfaati ve istikrarı için yapılan iyi niyetli çalışmalar olarak yansıtılsa da her zaman olayın başka parametreleri de vardı.


Bildiğim kadarıyla şu anda dünya üzerindeki hiçbir demokratik ülkede bu kadar yüksek bir seçim barajı yok. Düşünsenize bir ülkede 50 milyon seçmen varsa ve de partilerden biri 4,5 milyon oy alırsa meclise giremiyor. Bu kadar çok seçmenin oyu hiçe sayılıp garip bir aritmetik neticesinde seçimden birinci çıkan partiye yarıyor.

Bu tip formüllerle seçimlerden %33 oy alan partiler bile tek başlarına iktidara geldiler. Ülkedeki her 100 kişiden 67’si seni istememiş ama sen seçim barajı sayesinde sanki ülkenin tamamının oyunu almış gibi tek başına iktidara geliyorsun.

Gariptir bu dünya. Yıllarca sana hizmet eden aritmetik bir bakarsın bir anda senin tersine çalışıverir. Gerçekleri yansıtmayan formüllerle yapılan hesaplar gün gelir senin aleyhine işler. Bu sabah barajın tuttuğu sular senin havuzunda sırt üstü yatmanı sağlarken bir de bakarsın ki sular barajı aşmış ve senin şişme yatak alabora olmuş. Baraj yüksek olduğu için bunun üzerinden aşabilecek suyunda darbesi büyük olur.

Baraja karşı mıyım? Kesinlikle değilim. Sıfır baraj ile yola çıkmak bu ülkeyi yolun sonuna götürmez. Meclis birkaç kişilik partilerle dolar ve bizim topraklarda bu iş yürümez. Bizim için olması gereken daha makul bir baraj seviyesidir. %3’mü olur, %5’mi olur onu bilemem ama %10 olmaması gerektiği konusunda herkesin hemfikir olduğunu düşünüyorum.

Bu seçimlerde baraj %5 olsa ne olurdu. Sokağın gerçeklerini daha gerçekçi yansıtan bir tablo ortaya çıkardı. İnsanlar HDP ille de barajı geçsin diye HDP’ye oy verme yarışına girmezlerdi. Ödünç oy vb. gibi kavramların ortaya çıkmasına da gerek kalmazdı.
Nedir HDP’nin gerçek oy potansiyeli? %7-%8 civarı bir rakamdır. Bu çerçevede bir oy aldıkları zaman 40 civarı bir milletvekili çıkarırlardı ve bu da HDP seçmeni ile doğru orantılı bir rakam olurdu. Millet biraz daha sıksa neredeyse birinci parti çıkacaklardı.

%10 barajının gerçeği yansıtmadığı gibi, HDP’nin 82 milletvekili çıkarması da gerçeği yansıtmıyor. İster tepki oyları, ister korku oyları, adına ne derseniz deyin bu tip oyların beklenmedik bir boyutta bir resim çizdiğini görüyoruz.
Aynı durum diğer partiler için de geçerli. Örnek olarak, diğer partilerin barajı geçemeyeceğini düşünerek her seçimde CHP’ye oy veren birçok seçmen var. Seçim barajı düşürülürse kesinlikle CHP’nin de oyları düşer.

Bu konu yeni meclisin ilk gündem maddelerinden bir tanesi olmalıdır. Düşürülen seçim barajı, sokağın daha gerçekçi bir biçimde meclise yansımasına neden olacaktır ve insanlarda istemedikleri partilere oy vermek sıkıntısından kurtulacaklardır.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder