25 Ağustos 2015 Salı

11 Yılda 1 Şehir...

Günaydın dostlar.

Eski bakan amcalarımızdan biri, Artvin’de yaşanan sel felaketinin nedenini, “havaların çok sıcak gitmesi” olarak açıkladı. Sevgili bakan amca sana bir şey diyeceğim; yaz aylarında her zaman havalar sıcak gider.
Artvin, Rize, Trabzon, Giresun ve Ordu; ben doğduğum günden beri sel felaketlerinden yakasını kurtaramamış beş ayrı vilayetimiz. Bunların arasına Samsun’u da katabiliriz ama genelde sel baskınları belirttiğimiz bu beş şehirde oluyor.


Ben de bir Giresunlu olarak, artık bu şehirlerin yapısını çok iyi biliyorum. Nedir yapısı? Arkada dağlar, ortada daracık bir alan, diğer tarafta da deniz. Bütün iller ve ilçelerde bu daracık alanda kurulmuş durumda. Peki, ne tarafa doğru büyüyorlar? Dağlara doğru. Dağların alt eteklerine, hatta bazı yerlerde ortalarına kadar beton dökülmüş durumda.

En önemli noktayı söylemeyi unuttum. Sahilde yolun hemen yanında da (deniz manzaralı) birbirine bitişik olarak inşa edilmiş on katlı apartmanlar var. Bu apartmanların arkasında kalan yapılar, dağlar ve Çin Seddi arasında sıkışmış durumda.

Bir dağa, tepeye çıkıp da aşağıya baktığınız zaman, etrafın ne kadar çirkin olduğunu bütün çıplaklığı ile görebiliyorsunuz. Her yöne yapılmış şekilsiz yapılar ve estetikten yoksun inşaat zihniyeti her yerde olduğu gibi bu bölgemizde de bütün doğal güzelliklerin içine etmiş. Çocukluğumuzda gördüğümüz “Yeşil Karadeniz” artık bir efsane olarak kalmış.

Bütün bu çirkin evler, apartmanlar yapılmış da, bunlara uygun altyapı da yapılmış mı? Tabi ki yapılmamış. Her yağmur çiselediğinde senin başkentini bile sel basarken, zavallı Doğu Karadenizliler ne yapsın? Bu yöne yönelik bir gram iyileştirme yapılmadığı gibi zaman içinde artan nüfus ve çarpık yapılaşma ile durum daha da vahim bir hal aldı. Koca ülkede bir tane altyapısı düzgün şehrimiz yok. Bütün paralar pazarlama değeri yüksek çalışmalar için harcanıyor.

Yağmur yağar, dağlardan aşağıya seller akar ve önüne ne gelirse hepsini denize sürükler. Ben doğduğumdan beri hiç değişmeyen senaryo budur. Doğu Karadeniz’de bir yerleri sel basmadan bir seneyi tamamlayamayız. Her sene insanlar ölür ve muazzam bir maddi hasar oluşur ama bir gram bir önlem alınmaz.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu bölgedeki 5 şehirden ve 55 yıldır hiç değişmeyen bir senaryodan bahsediyoruz. Her 11 yılda bir şehir düzeltilmiş olsaydı, bugüne kadar 5’i de düzelmiş olurdu. Koskoca bir devlet 11 yılda ufak bir şehrin altyapısını düzeltemez mi? Yağmur sularının tepelerden aşağıya uygun yer altı tünelleri içinden akması sağlanamaz mı?
Arkadaşlar 55 yıldan bahsediyoruz. Bu da benim bildiğim süre. Eminim durum son 550 yıldır da aynıdır.
Doğal yapısı zaten sel sularının dağlardan aşağıya akmasına çok müsait olan bir bölgenin bir de çarpık yapılarla daha fazla içine eder ve de iklimsel dengesini bozarsanız, sonuç da kaçınılmaz olur.

Geçen gün bu sayfamda, İstanbul’un, betonlaştırma yarışı altında içine edilmiş bir resmini paylaşmıştım. Bu şehirlerde de durum çok farklı değil. Genel de hepsinde korkunç çirkin bir görüntü var. Doğaya uygun bir yapılaşmayla bir cennete dönebilecek olan bir bölge umursamazlığımız ve estetik anlayışımız olmaması yüzünden bu hale gelmiş durumda.

Hiçbir konuda içimizde artistik değerler yok ki, yapılaşma konusunda olsun. Bizim için önemli olan paradır, gerisi de detaydır. Ev mi istiyorsun? Al sana ev. Çevre ile bir bütün olarak güzel görünmesini ne yapacaksın. Isınıyorsa, damı da akmıyorsa, gir içine otur. İşte bu kadar basit.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder