10 Şubat 2016 Çarşamba

Yanlış Parametreler Yanlış Sonuçlar...

Günaydın dostlar…

Dünya kurulduğundan beri iki şeyi birbirinden ayırmayı başaramıyoruz.
Bu tip bir düşüncenin ürünü olarak da, Diyarbakır’ın Amedspor takımı ile Fenerbahçe arasında oynanan maçı, bir futbol müsabakasından başka her şeye çevirdik. İnsanları yakınlaştırması gereken spor faaliyetlerini, etnik kutuplaştırmalar için kullanmak kadar kötü bir düşünce olamaz.


Herkes, ortamı germek için elinden geleni yaptı ama Allah’tan insanlar bu tuzağa düşmedi. Bu günlerde ortamı normalleştirmek bir numaralı hedefimiz olması gerekirken, bazı menfaat çevreleri işleri çığırından çıkartmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Güneydoğumuzdaki durum, bu işten nemalanan bazı çevreler hariç, hiç kimsenin yaşamayı arzu etmediği bir ortamdır. Bu ortamı elbirliği ile sonuçlandırıp, barışın hâkim olmasını sağlamak, bu ülkede yaşayan herkesin en önemli hedefi olmalıdır. Ülkesini terör örgütlerinin oyun parkı haline getiren milletlerin başına neler geldiğini hep beraber aylardır izliyoruz.

Sevgili basın mensuplarımız gitmişler, Diyarbakır Havaalanı’ndan Fenerbahçe’nin gelişinin canlı yayınını yapıyorlar. Şimdi sizlere soruyorum; neden böyle bir yayın yapılıyor? Fenerbahçe Kayseri’ye gidince böyle bir yayın yapılmıyor da, neden Diyarbakır’a gidince yapılıyor?

Efendim Diyarbakır’daki ortam olay çıkmasına müsaitmiş ve bunun bir haber değeri varmış. Haber değerini ne yapmanız gerektiğini sonra yazarım ama ortam olay çıkmasına müsaitse, tam tersine ortamı germemek lazım. Yüzlerce kamera oraya yerleşirse, o zaman suni bir şekilde olayın boyutu büyür.

Nitekim de hiçbir olay olmadan, güzel bir ortamda, güzel bir havada maç tamamlandı. Etrafımızda bizleri kutuplaştırmak için sürekli üzerine odun atılan ateşler varken, son kalan bir iki yakınlaştırıcı ateşi de söndürmeyelim. Hangi ortamda olursa olsun, hiç fark etmez; herkes ortamı gerecek söylemler yapmamaya çok dikkat etmelidir.
Her zaman farklı parametreleri ayrı ayrı tutmayı başarabilmiş bir insan olduğuma inanırım. Örnek olarak, hiçbir zaman işyerindeki günlük didişmeleri, şahsi nefretlere dönüştürmedim. Fikirleri benden farklı olan insanlara karşı da bir nefret beslemiyorum. Her platformda inandıklarımı savunurum ama karşımdaki ikna olmuyorsa bunu nefrete dönüştürmem.

Amedspor, çeşitli şehirlerde maçlar yaptı ve her gittiği yerde ama az ama çok tepki ile karşılandı. Tabi ki, bunda kendi taraftarlarının attığı sloganların da etkisi çok büyük ama Türkiye’nin 100 yıllık sorunları ile bir futbol takımını ayrı tutmayı başarabilmeliyiz.

Bir yerlerde açılmış bir pankartta, “burası Türklerin takımı” gibi bir şey yazıyordu ama o anda sahada oynayan takımda sadece bir tane Anadolu çocuğu vardı. Geri kalanların hepsi yabancı oyunculardı.

Küreselleşen bir dünyada, etnik ve mezhepsel kutuplaşmalar içine girmek, ülkelerin fakir kalmasından, birbirini yemesinden ve de Batı’da birilerinin marka don giymesinden başka bir işe yaramaz. Kısır çekişmeleri bir yere bırakarak, hep beraber ileri gitmenin yollarını aramalıyız.
Ortamı germeme konusunda, en büyük pay da basın mensuplarına düşüyor. Laf taşıma işini eskiden sokaktaki dedikoducu insanlar yapardı, günümüzde artık basın bu görevi üstlenmiş durumda. Her cümlelerini milyonların takip ettiği, basın mensupları, köşe yazarları, program sunucuları bu konuda çok ama çok dikkatli olmak zorunda.

Unutmayın, ırkçılığa yönelik laf taşımalar, Demet Akalın’dan bir şeyler duyup, Hande Yener’e yetiştirmeye benzemez…
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

1 yorum:

  1. Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil