7 Mayıs 2016 Cumartesi

İki Adım Geri At...

Günaydın dostlar…

Amerikalıların çok sevdiğim bir lafı vardır. Biraz terbiyesiz bir laf ama yine de paylaşacağım. “Sen, beni bir kere şey yaparsan senin kabahatindir, iki kere şey yaparsan benim kabahatimdir” diyorlar…
O kadar doğru bir laf ki; her insanın başına beklemediği bir anda bir şeyler gelebilir ama bile bile aynı şeyin bir kere daha olmasına izin verirsek, o zaman kabahat bizimdir. Tabi ki, hayatın akışı bu kadar net yürümüyor. Bilerek aynı hataları 3 kere, 5 kere hiç mi yapmıyoruz? Ne yazık ki yapıyoruz hem de defalarca…


Bizim çocukluğumuzda, I-Pad vardı da biz mi oynamadık? Vallahi yoktu. Olmadığı için de, biz de lastikten sapan yapıp birbirimize taş atarak, savaşlar yapıyorduk. Bu taşlardan bir tanesi karşıdaki çocukların kafasına, gözüne inerse ne olur diye de hiç düşünmüyorduk. Nitekim de öyle oldu. Benim attığım taşlardan bir tanesi, çocuklardan bir tanesinin gözünün yarım santim altına iniverdi. Bu topraklarda her zaman söylediğimiz gibi, “Allah korudu”.

Küçücük bir çocuk olduğum halde, az da olsa kafam çalıştı. Kendi kendime, “ben bunu biraz daha aşağıya atayım” diye bir karar verdim. Yine aynı şekilde atsam, yine gidecek çocukların kafasına gözüne inecek. Basit bir fizik kaidesini, yarım aklımla ben bile idrak edebilmişim.

O günlerin üzerinden 50 yıl geçti ve bugün artık hepimiz aynı şeyleri yaparak değişik neticeler alamayacağımızı öğrendik. Gözüne taş isabet eden, adını bile hatırlamadığım çocukcağızdan da tekrar özür diliyorum. Gerçekten Allah korumuş.

Düşünüyorum da, bu basit fizik kuralı bizim güneyimizde didişen komşularımız için de geçerli. Tamam, anladık savaş yapıyorsunuz, birbirinize roketler atıyorsunuz; mesafeyi iyi ayarlayamadığınız için de bu roketler daha ileriye gidiyor ve Kilis’e düşüyor. Komşular, siz anlamak istemiyorsunuz ama sizlerin fizik kurallarını iyi bilmemenizden dolayı Kilis’te insanlar ölüyor.

Tahmin ediyorum, bugüne kadar size kimse “bu kadar uzağa atmayın Kilis’e düşüyor” demedi. Ben şimdi size söylüyorum, “İki adım geri atın roketler Kilis’e düşüyor”.
Bu roketler yüzünden birçok vatandaşımızı kaybettik. Aynı roketler, gelip sınırın öbür yakasında zavallı Suriyelileri de buldu. Görülüyor ki, zamanın gelmişse, sınırı da geçsen; ölüm gelip seni buluyor. Basit bir fizik kuralının ihlali yüzünden hayatını kaybeden masumların hepsinin mekânı cennet olsun.

2 ay askerlik yapmış bir insan olarak roketatar konusunda ukalalık yapmak istemiyorum ama ister sapan at, ister roket at, ne atarsan at; fizik kuralları değişmez. Attığın zıkkım, düşündüğünden daha ileriye gidiyorsa, bir sonrakini biraz daha yavaş atarsın. Açısını ve hızını ona göre ayarlarsın.

Minicik Emin, çocukların gözleri çıkmasın diye kendini ayarlayabiliyor ama sen kocaman adamsın ve insanların canı çıkmasın diye kendini ayarlayamıyorsun. Roket bu kardeşim, rastgele atılır mı? Bir düşer, iki düşer. 500 tane roket düşer mi?

Lise yıllarında fizik dersinden yüksek notlar alamazdım ama sonradan hepsini öğrendim. Bu basit hesabı yapamıyorsanız veya bilerek yapmıyorsanız; o zaman roketlerin Kilis’e düşmediğini, doğrudan oraya atıldığını düşüneceğim.
Durup dururken neden Kilis’e roket atıyorsunuz? Bütün konsolosluk personeli 60 gün boyunca elinizdeyken ve de hiçbirinin kılına dokunulmamışken; ne oldu da şimdi Kilis’e roket atıp insanlarımızı öldürmeye başladınız? Sizi kızdıracak bir şey mi yaptık? Yoksa bizi Suriye bataklığına çekmek için bir taktik mi bu?

İki adım geri atın; taşlarınız bizim bahçeye düşmesin, çocuklar ölmesin. Bir kere olursa sizin kabahatinizdir ama 500 kere olunca bizim kabahatimiz oluyor. Ölüm korkusu nedeniyle, insanlar sokağa çıkmaz oldu…
Allah; Kilis’i de, ülkemizi de her türlü kötü niyetten korusun…

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder