5 Mayıs 2016 Perşembe

Murat Bulgak

Günaydın Dostlar,

23 Nisan akşamı bir kere daha aynı mekândaydık.  Her zaman güzel vakit geçirdiğimiz Güvenlik Caddesi’ndeki bu barda bu akşam değişik bir gelişme vardı. Çok yakınımız da olduğu halde yıllardır tanışmadığım ve hiç canlı izleyemediğim Murat Bulgak’ı izleyecektim. Ablası doğduğum günden beri hayatımızın içinde olduğu halde Murat ile bir türlü tanışamamıştık. Murat’ın Ankara Koleji yıllarından başlayıp ODTÜ ve Hacettepe Kampüsü'nden geçen hayat yolunda müziğin her zaman ilk planda olduğunun da bilincindeydim. Her ne iş yaparsa yapsın, hiçbir zaman müzikten de kopamadı.
 
İşin bir diğer ilginç yanı da bu barın artık devredilmiş ve kapanacak bir yer olmasıydı. Yerine ne yapılır bilmem ama biz bu halini çok özleyeceğiz. Yaşanan güzel dakikalar minik barın karanlık duvarlarında ömür boyu yaşayacaklar. Söylenen şarkıların nameleri tavanda bir yerlerde bizi bekleyecekler. Her önünden geçtiğimizde yüzümüzde buruk bir gülümseme olacak.

Gece erken başladı. Burası iç içe geçmiş salonlardan oluşan bir yer. Sokaktan bakınca küçük bir yer zannediyorsunuz ama arkaya doğru gittikçe büyüyor da büyüyor. Her zaman ilk önce restoran bölümünde yemek yiyip sonra da gecenin ilerleyen saatlerinde bar kısmına geçiyoruz.
Saat 22.30 gibi sahne alacak olmasına rağmen, ben saat 19.30 gibi mekâna vardığımda Murat Bulgak oradaydı. Birer birer misafirlerini kapıda karşılıyor olması, daha önce hiçbir yerde görmediğim bir davranıştı. Her geleni sanki kendi evine geliyorlarmış gibi karşıladı.

Ben zaten bu sabah Murat’ın sanatçı kimliğinden söz etmek istemiyorum. Muhteşem sesi ve güzel şarkıları hepsi birbirinden harikaydı ama adam gibi adam olması, samimiyeti ve mütevazı tavırları benim için çok daha fazla etkileyiciydi. Ben, banyoda şarkı söylesem hemen havalara giriyorum ama sevgili Murat uzun kariyeri boyunca kibir bardağından iki yudum bile içememiş. “Adam gibi adam.” derler ya işte tam da öyle bir durum var.

Restoran bölümünde dostlarla ve güzel sohbetle rakı da çok iyi gitti vallahi. İtiraf etmek gerekirse düşündüğümüzden çok daha fazla içtik. İçtik ama bu işin bir de bar kısmı var. Bu kadar rakının üzerine bara girince ne yapacağız? Ayran içerek Murat’ı dinleyemeyiz.

Bazen bir yere gittiğinizde başka türlü şarkılar gelsin istersiniz ama o şarkılar bir türlü gelmez. Sahnedeki sanatçı rakı içmeye uymayan (hatta su içmeye bile uymayan) ne kadar şarkı varsa hepsini söyler ama bir türlü kalbinizdeki şarkılara sıra gelmez. Bütün geceyi eski Fecri Ebcioğlu tercümeleri ile geçirip durursunuz.
Murat Bulgak’ın da ne tip şarkılar söyleyeceği hakkında hiçbir fikrim yoktu ama sahneye çıkıp da son günlerin moda şarkısı “Bağdat” ile başladığı zaman olayın şekli belli oldu. Bu şarkı, rakı tüketiminin biraz daha artacağının en büyük göstergesiydi. Çok güzel bir sesle, içten gelerek, büyük bir enerjiyle söylenen şarkılar; bizi bizden aldı başka yerlere götürdü. Eline bir şarkı listesi verseydik, bundan daha iyi yazamazdık.

Gecenin ilerleyen saatlerinde; artan duygular, biten rakılar ve muhteşem şarkılar adeta birbirleri ile yarış halindeydiler. “İmkânsız Aşk” şarkısından tutun da Cem Karaca parçalarına kadar her şey söylendi. Hatta bazılarını bizi kıramayıp ikişer kere söyledi. Şebnem Ferah’ın muhteşem şarkısı “Sil Baştan” hiç bu kadar güzel söylenmemişti. Dinlediğim en iyi iki yorumdan bir tanesiydi. Bir tanesi Şebnem Ferah, bir tanesi de Murat Bulgak.
Hümeyra’nın “Sessiz Gemi” şarkısı lise yıllarında bizim okulumuzda teneffüslerde çalan bir şarkıydı. Okulumuza çok yakın bir mekânda bu şarkıyı dinlemek beni kırk yıl öncesine götürdü. Kırk yıl öncesinden bir şeyler hatırlamaya çalıştım.
Ben ne yaptım? Her zaman yedinci dubleyi bitirdikten sonra tutturduğum gibi, “Götür Beni Gittiğin Yere” şarkısını isterim diye tutturdum. Tutturdum ama küçük bir sorun vardı. Çocuklar şarkıyı bilmiyordu. Bilmemelerine rağmen gitarcının mırıldanmaları, diğerinin müzikleri, kulak alışkanlıkları ve seyircinin katkılarıyla o şarkıyı bile yoktan var ettiler. İşte müşteri hizmeti diye ben buna derim.

Hayatımın en güzel gecelerinden biriyle ilgili olarak yarın sabaha kadar yazabilirim ama şimdi yürüyüşe gitmem gerekiyor. Sevgili Murat ile benim yollarım bir türlü kesişmemişti ama zaten onu bilen ve takip eden çok büyük bir kitle var. Gördüğüm kadarıyla her sahne aldığı mekâna gelenler bile var.

Murat, İstanbul’da da sahne alıyor ama daha çok Ankara’da çalışıyor. Sevenleri programını takip edip bir yerlerde yakalamaya çalışıyorlar. Yanılmıyorsam çeşitli Facebook sayfalarından sahne programını takip etmek de mümkün. Ben de artık en büyük takipçilerinden biri haline geldim. Bir gün bir yerde tekrar Murat’ın sahne aldığı bir barda olmayı çok isterim. Zaman o kadar çabuk geçti ki bize hiç yetmedi.
Dostlar, bugüne kadar Murat’ı hiç dinlemediyseniz siz de benim gibi çok şey kaçırmışsınız demektir. Bir gün şehrin bir ucunda yakalarsanız muhakkak katılın. Arkadaşınızın evinde sevdiğiniz şarkıları söyleyen bir sanatçı varmış gibi bir hisse kapılıyorsunuz.

Bize bu unutulmaz geceyi yaşattığı için sevgili Murat ve ekibine bir kere daha çok teşekkür ediyoruz…
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

2 yorum:

  1. Ben de Murat'la aynı sınıfı üniversite yıllarımda paylaşarak tanıdım, o günlerden bugüne arkadaşlık anlamında değerine değer katmış bir dostum ve bir müzik aşığıdır.
    Keşke herkes onun gibi olabilse bu camiada.

    YanıtlaSil
  2. Sabah Sabah Evrankaya24 Temmuz 2022 08:41

    Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil