25 Temmuz 2015 Cumartesi

Birbirimizi Tanıma Süreci...

Günaydın dostlar.

“Bu kadar transfer yapıldı neden halen bu konu ile ilgili bir şeyler yazmıyorsun?” diyerek, dostlarım bana kızıyorlar. Yazamadım, çünkü etrafımızda bu kadar rezillik varken Fenerbahçe yazmak içimden gelmedi. İkici konu da, biz halen yeni transferlerle flört aşamasındaydık. Artık bir birimizi iyi tanıdığımıza göre ben de fikirlerimi beyan edebilirim.
 
Klasik bir yay burcu olarak en son söyleyeceğimi ilk başta söyleyeyim. “Bu senenin en büyük fiyaskosu Nani olabilir.” Portekizli futbolcular hakkında neler düşündüğümü zaten geçen haftaki yazımda belirtmiştim ama bu Nani hepsini sollayabilir. Tam da korktuğum gibi, bu ülkeye deniz tatiline gelmiş havası var. Eski halinden eser kalmamış ve en ufak bir mücadele ruhu yok. İnşallah beni yanıltır ama hazırlık kampının ilk 3-4 haftasında gördüklerim, tam anlamıyla dehşet verici. 15 dakika koşunca dili dışarı sarkan, en ufak bir riske girmeyen bir futbolcu beni ilerisi için umutlandırmıyor. En son oynanan hazırlık maçında da sahanın en kötüsüydü.

Bir diğer sürpriz Fernandao. Bu isim ilk olarak telaffuz edildiğinde, “Fener’de iş yapamaz.” demiştim ama hazırlık kampı süresince benim beklediğimin çok üstünde bir grafik çizdi. En önemlisi adamın mücadeleci bir ruhu var. İsterse başarısız olsunlar ama kapasitesini sonuna kadar zorlayan insanlar, her zaman benim takdirimi kazanmışlardır. Kimse Sabri’yi sevmez ama ben her zaman takdir etmişimdir. Sahaya her çıktığında elinden gelen her şeyi yapan adamdan daha fazlasını beklemek haksızlık olur.
Biz Fenerliler De Souza ismini çok severiz ama 2015 modeli tam bir hayal kırıklığı. 8 milyon Avro verilerek, “Mehmet Topal’ın ileri de gideni” diye alınan bu amcanın, henüz hiçbir yere gittiğini göremedik. Tahmin ediyorum yatırımlarını kontrol etmek için en çok bankaya gidiyordur. Şu andaki görüntüsüyle yedek kulübesinde kendine ayrı bir kulübe yaptıracak gibi duruyor.
Tabi ki bu senenin en büyük transferi, Van Persie. Henüz hiç oynamamış olsa da, ben aynen Dirk Kuyt gibi elinden gelen her şeyi yapacağını düşünüyorum. Sakatlık sorunları yaşamazsa epeyce de gol atabilir. Adam golcü ve her açıdan, her ortamda kaleye çok sert bir şut çıkarabiliyor. Van Persie ile ilgili en büyük endişemiz, yaşının 32 olması ve son yıllarda hiç bitmeyen sağlık sorunları olması.

Aslında yazmak bile istemiyorum ama bir de kaleci aldık. Antrenörün torpili ile Portekiz’den gelen Fabiano isimli Brezilyalı bir kalecimiz var. Bu adamdan en az 2 kat daha iyi olan Mert neden yollandı da bu adam alındı? Ben bu duruma mantıklı bir açıklama getiremiyorum. Bırakın Fenerbahçe’yi, böyle bir kaleci süper ligin hiçbir takımında oynayamaz.

Bruno Alves, yetmiyormuş gibi gidip aynısının bir de Danimarkalısını aldılar. Adamlar birebir aynı. Bilmesen ikiz kardeşler zannedersin. Tek hamleli ve yavaş iki adama defansın ortasını teslim ettik. Hızlı her futbolcu bu ikisine sorun yaratır. Kjaer, Türk futbol tarihinin en pahalı defans oyuncusu. Adama bir servet verdik ama geldiği takım da Fransa Ligini 9. sırada bitiren ve tonla gol yiyen Lille takımı. Bu ikisinin bir diğer ortak özelliği de, topu oyuna sokma becerilerinin olmaması.
Egemen gibi, hatta Bekir gibi adamları yollayıp bir de bu ikisine yedek olsun diye Ba diye bir adam aldık. Bu sabahki yazımı yeni gelen futbolcular ile ilgili yazdığım için, futbolcu olmayan bir arkadaş için yorum yapmak istemiyorum.
Son olarak da Bursaspor’dan gelen Şener var. Şener, iyi niyetli, hırslı ve çalışkan bir arkadaş gibi duruyor. Antrenman yapmayı sevmeyen Gökhan Gönül’ün seneden seneye düşen grafiğini de göz önüne aldığımızda yararlı bir transfer.

Bu senenin en büyük transferi Sow olabilir. Çok farklı bir ruh haliyle oynamaya başladı ve çok iyi bir sene geçirecek gibi duruyor. Yüzü hiç gülmeyen, sürekli negatif elektrik yayan Emenike’nin gidişi onu da rahatlatmış gibi duruyor. En azından beni rahatlattığı kesin.

Diago’da da ciddi boyutta düzelme var; böyle giderse orta sahanın değişmezlerinden biri olabilir.
Uygar’ın yakaladığı çıkışı da görmemezlikten gelemeyiz. Yıldız yetiştirmekte son derece kısır olan bu topraklarda yeşeren nadir fidanlardan bir tanesi olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle takımla kalmalı ve her fırsatta şans bulmalı.

Bütün gelen futbolcularla ilgili ilk 3-4 haftadaki izlenimlerimizi paylaştık ama bence bu senenin en büyük hareketi Emre’den kurtulmaktır. Saha da hırçın davranıyormuş fakat evinde tam bir melekmiş. Bana ne kardeşim. Emre’nin melek hallerini görmek için evine mi gitmem gerekiyor? İtalyanlara yakışacak bir çakallıkla Emre’yi yok etmeyi başarabilen Terraneo’yu kutluyorum. Dünyanın en iyi futbolcusu da olsa, takım onsuz ileri gidemese de bu adam Fenerbahçe’ye yakışmıyordu. Gittiği takımda Fener’de yaptığı saldırganlıkların yarısını bile yapabileceğini düşünmüyorum.
Böyle bir takımla Salı akşamı Shaktar maçına çıkacağız. Biz de 9 benzemez var; onlarda 9 senedir yerleşmiş bir sistem var. Çok zor olacağını ve Fener’in bu tur için şansının %30’dan fazla olmadığını düşünüyorum. Fenerbahçe’nin bu seneki en büyük sorunlarından biri de kırmızı kartlar olabilir. Nani’de dâhil olmak üzere takımda çok fazla kırmızı kart görme potansiyeli yüksek oyuncu var…

Umarım beni mahcup ederler.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder