1 Kasım 2025 Cumartesi

Attila Evrankaya

Günaydın Dostlar,

İsmi yanlış yazdım zannetmeyin, doğru yazılışı aynen böyleydi ve bu konuya çok dikkat ederdi.



Sevgili dayımla ilgili hatırladığım en eski anım bu resim demeyi çok istesem de bu resimle ilgili hiçbir şey hatırlamıyorum. Sevgili gençler (Sadık ağabey bu resim için çok teşekkür ederim, dün aramıza katıldığın için de ayrıca mutlu olduk.) böyle bir yere beni oturttuğunuz için çok sağ olun. Kızlar, bu resim için çok teşekkür ederim ama bu ilişki yürümeyecek gibi. Ben yazdım, siz 60 yıldır cevap yazmadınız, ben de daha fazla beklemek istemiyorum. “O zamanlar sosyal medya yoktu.” diye bahane üretmeyin, yazmak isteyen bugüne kadar bir yol bulurdu.

Beylerbeyi’nde çekilen bu resim bizim yaz tatillerimizin bir geçeği oldu. Her yaz İstanbul’a gelmeye can atardık. Herkes “Çakal Dağı’nın tepesinde yaşlı insanlarla sıkılmıyor musunuz?” dese de biz hiç sıkılmazdık. Anneanne ve dedeyi de sevsek de asıl neden dayımdı. O bizim ağabeyimiz gibiydi. Büyük bahçede saklambaç oynamaya bayılırdık. Daha sonraki yıllarda Neşe abla ile tanıştıktan sonra beraber saklandıklarını da görmedik zannetmeyin. Sık sık da plaja giderdik. Hep beraber ağaçlara tırmanıp meyve topladığımız da olurdu. Bütün erikleri tişörtümüzün içine doldurup çok titiz olan anneanneyi kızdırırdık.

Plaj konusu açıldığında ilk aklıma gelen de Caddebostan Plajı’ndaki günlerimiz oluyor. Sabahtan akşama kadar orada oturup hiç sıkılmazdık. Hamburgerin olmadığı yıllarda yediğimiz sosisli sandviçler dünyanın en lezzetli yemekleri gibiydi. Plajın hemen yanındaki Caddebostan Maksim Gazinosu’nda sahne alan şarkıcıların provalarını veya sahne çalışmalarını dinlemek de ayrı bir güzellik katıyordu. Küçüksu Plajı’nda boydan boya göğsümü duvara sürtüp doktorun odasına gittiğimde de yine yanımda dayım vardı.

“Dayım vardı.” derken başka kimse yoktu gibi bir anlam da çıkmasın. Dayım sosyal bir insandı. Her zaman birçok arkadaşı da yanımızda olurdu. Beni de arka koltukta kızlarla oturturlardı ama çok uslu bir çocuk olduğum için “Ben neden arka koltukta oturuyorum?” diye bir kere bile şikâyet etmedim.

Plajdan sonra eve gittiğimizde (her akşam olmasa da) balkonda yemek keyfi başlardı. Mangalda pişirilen köftelerin bahçeden toplanmış ürünlerle yapılan çoban salatası eşliğinde boğaz manzaralı bir ortamda yenmesi harikaydı. Balkon güzel de ağustos ayında bile olsanız Küplüce Mahallesi’nin akşamları soğuk olur, yün donsuz oturulmaz. Mangal kendi pişirmiyor, birinin ilgilenmesi gerekiyor. Kim ilgilenecek? Tabii dayım.

Sünnet olduğumda bütün gün yatağımın başucunda oturan da dayımdı. Ben boş gözlerle etrafa bakarken o hep yanımdaydı. Benim başıma bu kadar iş gelmişken kadınların ortada göbek atmasına da sinir olmuştum. Dayım da “Bırak oynasınlar oğlum.” diyordu.

Benim hayatımdaki birçok ilk de hep dayım vardı. Bu satırları yazarken neden gözlerim doluyorsa. Sevgili Sinem Öğretmenim bu duygularla ve dolu gözlerle bu kadar oldu. Bugünlük hataları görme, sonra not kırarsın. Benim ona benzediğimi de herkes bilir. Dün cami avlusunda (katıldıkları için çok mutlu olduğumuz) sevgili Tülay ablaya, Bengi ablaya, Çiğdem ablaya ve Mert’e (Müge’cim Galatasaraylı olduğun için seni yazmadım) anlattığım gibi beni ilk Fenerbahçe maçına da dayım götürmüştü. Ankara’daki Fenerbahçe-Bursaspor Başbakanlık Kupası maçı, benim hayatımda gittiğim ilk maçtır.

İlk küfürlerimi de dayımdan öğrenmiştim ama bu konuyu şimdilik çok yaymayalım, aramızda kalsın. “Ulan” denilince küfür edildi diyerek fenalaşan bir anneannenin ortamında bana küfür öğretirdi. Allah’tan bir şeylerin yanlış olduğunu hissettim de bu çalışmalar çok uzun sürmedi. Siz yine de üzülmeyin, sonradan bütün eksiklerimi tamamladım.

Dayım son yıllarda iyi değildi. O kadar çok sorunu vardı ki konuştuğumuz zaman kocaman bir liste oluşuyordu. Maalesef bu sorunların birçoğunun nedeni de gençlik yıllarından başlayarak çok uzun bir süre devam eden kötü bir alışkanlıktı. Ben bildim bileli bu alışkanlık hep vardı. Bırakalı çok uzun yollar geçmiş olsa da ortaya çıkan hasar hep onunla beraber yaşadı. İbrahim Bey, bu son satırı sizin ve bu alışkanlıktaki diğer sevdiklerim için yazdım.

Dayımın çok hassas bir dengesi vardı ve o dengeyi nasıl koruyacağını da en iyi kendisi biliyordu. Hangi ilacı ne zaman alması gerektiğini ve ne kadar alacağını çok güzel ayarlardı. Değişen değerlere göre çok uzun yıllar dengede kalmayı başardı. Bunun en büyük nedenlerinden biri de kendi vücudunu çok iyi tanımasıydı.

Kendini çok iyi tanıdığı için son günün geldiğini de çok iyi biliyordu. Aramızdan ayrılırken o kadar sakince, o kadar vedalaşarak ayrıldı ki hepimizin içinde garip bir burukluk kaldı. Birçok insan bakkala giderken daha büyük bir olay yaratıyor. Sabah kalktığımda sabaha karşı bir sosyal platform ortamında yazılmış “Allah’a emanet olun.” paylaşımını gördüm. Bu ortamlarda benden daha aktifti. Mesaj çok net olsa da ben o şekilde algılamak istemedim. Sorunları çok artmış olsa da yakın zamanda bir ayrılık yaşayacağımıza hiç inanmıyorduk.

Sosyal platformdaki mesajından sonra sabah saat 8,49’da aile WhatsApp grubuna “Ben hiç iyi değilim.” diye son mesajını yazdı. Ben hemen cevap yazsam da bir daha cevap gelmedi. Durum çok netti, dostlarıyla, ailesiyle, herkesle vedalaşmıştı ve artık başka bir şey yazacak hali yoktu. Daha sonra hastanede bir aya yakın bir süredir onunla ilgilenen arkadaşlarla da vedalaştığını öğrendik. Bir parantez de Göztepe Süleyman Yalçın Hastanesi’ndeki çalışanlar için açmak istiyorum. Sevgili doktorlar, hemşireler ve diğer bütün çalışanlar (aynı Soyak Residence ortamında olduğu gibi) dayımla adeta kendi aile büyükleriymiş gibi ilgilendiler. Hepsinden Allah razı olsun.

Hastaneye vardığımda durum beklediğimiz gibiydi. Her zaman dayımın her sorununu çözmeye çalışan sevgili Ebru ve Tolga kapıda, doktorlar odanın içindeydi. Son bir çaba sonuç vermedi ve çok sevdiği Cumhuriyet’in bayramında sessizce araladığı kapıdan sessizce sonsuzluğa yürüdü. Gürültü çıkmasın diye kapatmadığı kapıdan gözyaşlarıyla arkasından bakmak da bize kaldı.

Bu vesile ile bütün bu süreçte yanımızda olan ve iğneden ipliğe kadar her detayın peşinde koşan büyük Soyak Residence Ailesi’ne, Ebru’nun artık ailemizin bir parçası olmuş bütün arkadaşlarına, bütün akraba ve dostlarımıza ve yıllardır dayımla yaşayıp her ihtiyacına yetişmeye çalışan bütün arkadaşlara kalpten çok teşekkür ediyoruz. Son dakikaya kadar her zaman yanımızdaydılar. Hem çok iyi niyetliler hem de çok becerikliler. Sevgili Aylin ve Nazlı son saniyede gazete ilanını yoktan var ettiniz, sağ olun. Bazen insan çok iyi niyetli olsa da işi sonlandırma yönü eksik kalır ama burada ne çayın eksik kalıyor (Çaylar için de ayrıca teşekkür ederim.) ne de işler.

Ben dayıma benzediğim için bütün hayatım boyunca mutlu oldum, onu çok özleyeceğim. Umarım gençlik yıllarının geçtiği Beylerbeyi’nde mutlu ve huzurludur. Mekânın cennet olsun, her zaman çocuk ruhlu ve hiç büyümek istemeyen dayım.

Başsağlığı dileklerini her ortamda ileten, camide ve/veya mezarlıkta bizle birlikte olan, duamıza katılan ve yakın, uzak birçok yerden gelen bütün dostlarımıza çok teşekkür ederiz.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

6 yorum:

  1. Sabah Sabah Evrankaya1 Kasım 2025 08:47

    Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya veya Emin Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil
  2. Başınız sağolsun Emin Bey. O kadar güzel anlatmışsınız ki, aileden birini kaybetmiş gibi üzüldük. Diğer yandan böyle güzel hatırlanmak herkese nasip olmaz, gerçekten iyi bir insanmış Attila Bey. Toprağı bol olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sabah Sabah Evrankaya1 Kasım 2025 12:47

      Çok teşekkür ederim, dostlar sağ olsun.

      Sil
  3. Emin Bey, yazdıklarınızı okurken kendi dayılarımı hatırladım. Hepsinin mekanı cennet olsun, ben de onları çok özlüyorum. Geçmiş yılların en güzel anılarıdır dayılar. Tekrar başınız sağolsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sabah Sabah Evrankaya1 Kasım 2025 12:48

      Çok teşekkür ederim, bütün kaybettiklerimizin mekanı cennet olsun.

      Sil
  4. Emin bey başınız sağolsun Dayınızın mekanı cennet olsun. Geride kalanlara Rabbim güç versin...

    YanıtlaSil