21 Ekim 2015 Çarşamba

Pakize Aşık Olmuş

Günaydın Dostlar,

Garip bir duygudur aşk. İnsana normalde yapmayacağı her şeyi yaptırabilir. Kimi dağları deler, kimi yollara düşer, kimi aşkı için Fener maçına gitmez, kimi de her sabah denizleri aşarak adadan anakaraya gider.
 
Pakize’yi sabah sabah deniz ötesi diyarlara yönlendiren de böyle bir aşkın sıcak rüzgârları. Denizlerin ötesinden, güneşin batımından, rüzgârların sessizliğinden beslenen tutkulu bir aşktan söz ediyoruz.
Ada halkı Pakize’nin sokaklarda yaşadığını söylüyor ama hiç de öyle bir görüntüsü yok. Maşallah, süslenip püslenip evinden çıkmış gibi bir hali var. Sabah kalkıp, bulduğu ilk beş şeyi giyip Pakize’den daha bakımsız bir halde sokaklara düşen insanlar tanıyorum. Pakize bakımına özen gösteriyor zira sevdiği ile buluşmaya gidiyor.

Pakize, aşkına ulaşmak için her sabah 35 dakikalık bir vapur yolculuğunu göze alıyor. Hava kararmadan da aynı şekilde dönüyor. İnsanların aşkı için kıçını kıpırdatmadığı bir dönemde, Pakize’nin yaptıkları takdire şayan bir durum. Haftada bir kere gidilir, hadi bilemedin iki kere gidilir ama aşk için her Allah’ın günü karşıya geçilir mi?

Üstelik feribota da babasının evine girer gibi biniyor. Benden önce gitti koltuğun altına yattı. Pakize üst katta yolculuk etmeyi seviyor. Alt kat biraz rüzgârlı oluyormuş, tüyleri dağılıyormuş. Üst katta koltuğun altına yattığın zaman ne rüzgâr geliyor, ne de güneş. Aynı şeyi ben yapsam laf olur. Ayrıca bilet filan aldığını da zannetmiyorum.
Evet, Pakize sabahın ilk feribotu ile geçiyor, bütün gün de sevgilisinin yanında kalıyor ama akşam olunca da muhakkak adaya geri dönüyor. Sonuçta ada küçük bir yer, geceyi de sevgilisinin yanında geçirirse dedikodu çıkar. Örf ve adetlerimize uygun davranması gerekiyor.

Sabahın ilk saatlerini genelde pislik içindeki Geyikli Kumsalı'nda geçiriyorlar. Kumsalın minik kum taneleri üzerindeki çöpler onları çok da rahatsız etmiyor. Ne demişler büyüklerimiz? “İki gönül bir olunca samanlık seyran olur.”
Genç sevgililer öğle yemeğini kumsaldaki kafenin çöplüğünde alıyorlar. Denizin soğuk sularından yansıyan güneş ışıkları, adeta romantik bir mum ışığı gibi masalarına konuveriyor. Her şey o kadar güzel ki bugün hiçbir şey yemeseler de olur.
Akşam olup da yolcu etme zamanı geldiğinde sevgilisi biraz uzakta kalıyor. Öpüşüp, koklaşıp ayrılıyorlar. Tutkulu bir aşk yaşadıkları için koklamadıkları yerleri kalmıyor. Herkesin ortasında sapık durumuna düşmemek için bütün bu işler biraz uzakta kafelerin arkasında yapılıyor. Daha sonra da Pakize Hanım sanki okuldan çıkmış gibi bir edayla vapura doğru gelip kalabalığa karışıyor.

Vapur saatleri sezondan sezona değişiyor. Pakize’nin hangi vapurun son vapur olduğunu nasıl bildiğini bana sormayın, ben de bilmiyorum. Ada yaşamının büyük bir parçası olan “güneşin batımı”, Pakize için de bir zaman göstergesi oluyor diye düşünüyorum. Belki de öbür taraftaki aşkı, hava kararmaya başladığında “Sen artık ufaktan adaya dönsen iyi olur, dedikodu çıkmasın.” diyordur.

Pakize’nin yaşamı bir kere daha seven birinin neler yapabileceğini bütün detayları ile bize gösterdi. Aşkın bu kadar tutkulu, bu kadar doğal ve bu kadar temizse bütün ada halkı da senin aşkına saygı gösterir.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

1 yorum:

  1. Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil