13 Ekim 2015 Salı

Çok Fazla Yol Var...

Günaydın dostlar.

Cumhuriyet döneminin gördüğü en büyük terör saldırısının ardından, en büyük amcalarımızdan bir tanesi “Biz elimizden geleni yaptık.” diye bir yorum yaptı. Sıhhiye Meydanı’na çıkan çok fazla yol olduğundan ve de bu yolların hepsinde birden güvenlik tedbiri almanın çok zor olduğundan söz etti.
Hemen belirteyim; kesinlikle katılmıyorum.


Mitingin Sıhhiye Meydanı’nda planlandığı doğru olmakla beraber, insanların trenlerle, otobüslerle gelip; Ankara Garı önünde toplanacağı da önceden biliniyordu. Böyle bir alan ikinci bir miting alanı gibi düşünülebilirdi. “Terörü bir yere kadar önleyebilirsin” cümlesi kısmen doğru olmakla beraber, yapılabilecekler hiç yapılmasın anlamına gelmemeli.

Devletimizin en önemli görevlerinden biri vatandaşlarını korumaktır. “Ben tek bir alanı güvenlik altına aldım, yollarda veya bu alana gelene kadar toplanacakları diğer meydanlarda neler olduğundan sorumlu olamam” çıkışı ile bu işi izah edemeyiz. Terör örgütleri tren garının önünde toplanılacağını biliyorsa, eminim devletimiz de biliyordur.

Tabi ki her sokağa kontrol noktaları kuramayız ama güvenlik işini daha geniş düşünebilirdik. Bu mitingde iki tane önemli alan var. Biri Sıhhiye Meydanı, diğeri de ilk aşamada toplanacakları Ankara Garı’nın önündeki meydan. Bu iki meydanda birden güvenlik tedbirleri almak, kontrol noktaları oluşturmak bu kadar mı zordu? Her gün meydanlarda dünyanın en büyük ülkelerinden biri olduğunu haykırdığımız Türkiye’nin iki ayrı meydanda güvenlik tedbiri alabilecek kapasitesi yok muydu?
İnsanın aklına iki ihtimal geliyor. Birinci ihtimal çok ciddi bir güvenlik zafiyeti olduğu, ikinci ihtimal de mitinge gelen çevrelerin kendine yakın çevreler olmamasından dolayı hükümetimizin ve valiliğimizin işi çok sıkı tutmamış olması. Ben üçüncü bir ihtimal düşünemiyorum, düşünebilen varsa bizimle de paylaşsın.
Gerçekten de bizim devletimiz güçlü bir devlettir. Ciddi bir çalışma yapılsa, orada kuş uçurtulmazdı ama nedeni her neyse böyle bir çalışma içine girilmedi.

Birkaç yıl önce 1 Mayıs’a 2-3 gün kala Taksim meydanına ulaşan yolların nasıl demir ağlarla örüldüğünü kendi gözlerimle görmüştüm. Her yolda 4-5 ayrı set vardı. Günlerce çalışan devletimiz Taksim’e kedi bile çıkartmadı. Hal böyleyken, terör bugünlerde hayatımızın her aşamasına girmişken; nasıl olur da 10000’lerce insanın toplanacağı bilinen bir alanda hiçbir güvenlik tedbiri alınmaz.

Taksim’e çıkmayı önlemek için bariyerlerini Zap Suyu’ndan kurmaya başlayan polisimiz, neden Ankara’nın göbeğindeki bir meydana girişi kontrol etmek için bariyerler kurup, kontrol noktaları oluşturamaz. İnsanlar Taksim’e çıkmak için şehirlerinden yola çıktıklarında daha 100 metre gitmeden durduruluyorlar. Taksim için önleme çalışmaları Harran Ovası’ndan başlıyor.
Ben elimin hamuruyla polise akıl öğretecek değilim ama böyle yoğun bir kalabalığın toplanacağı bilinen bir günde daha fazla tedbir alınmalıydı. Tren istasyonu gibi, otobüs terminali gibi noktalarda güvenlik önlemleri ciddi bir şekilde arttırılmalıydı.

Her zaman söylediğim gibi ben Münih’e sık giden, gittiğim zaman da tren istasyonunda vakit geçirmeyi seven bir insanım. Bir gün yine oturmuş kahvemi içip trenlere bakarken etrafta çok sayıda polis olduğunu gördüm. Kahvede çalışan kıza ne olduğunu sorduğum da, “Bugün Bayern Münih’in maçı var da ondan” diye cevap vermişti. Aynen öyle. Bir tek stat çevresinde önlem almakla bu iş olmaz. Böyle bir maç gününde taraftar yoğunlaşmalarının nerelerde olacağını düşünüp, oralarda da önlem almak gerekiyor.

Sabahın erken saatlerinde henüz insanlar oraya gelmemişken tren garının önündeki meydanın alan güvenliği sağlanıp, insanlar meydana kontrollü bir şekilde alınmış olsaydı; böyle bir saldırının gerçekleşmesi çok zor olurdu.

Terör bu yıllarda insanoğlunun başındaki en büyük belalardan biridir. Masum insanlar sürekli olarak bir yerlerde terör saldırılarına kurban gidiyorlar. Güvenlik güçlerimiz de sürekli olarak hayatlarını kaybediyorlar ve bizim hepsine hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz kadar borcumuz var. Gece karanlığında, olmadık arazilerde, zor şartlarda hırsızıyla, uğursuzuyla uğraşıp bizim akşam evlerimizde rahat uyumamızı sağlıyorlar.
Minnetimiz sonsuz ama bu saldırının özelinde elimizden gelen her şeyi yaptığımıza inanmıyorum. Bu kadar hassas ve tehlikeli günlerden geçerken çok daha fazlası yapılmalıydı. Sevgili dostlar, bu miting için insanların kalabalık bir şekilde toplanacağı iki ana meydan vardı; üçüncü bir meydan yok. Her 1 Mayıs günü çok başarılı bir şekilde “Taksim geçilmez” direnişi yapan güvenlik güçlerimiz, Ankara’da da çok daha iyi tedbirler alabilirlerdi.

Terör yapmanın çok fazla yolu olduğu gibi, terörü önlemenin de çok fazla yolu var.
Rahmetli Levent Kırca’nın da söylediği gibi, akıllı kalın, sabırlı kalın, sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder