15 Ekim 2016 Cumartesi

Farklı Bir Yaşam

Günaydın Dostlar,

Bazı hayatlar ve yaşam şekilleri diğerlerinden çok farklıdır. Örnek olarak çok fazla gitmemiş olmama rağmen, her zaman sirk çalışanlarının bambaşka bir hayatları olduğunu düşünmüşümdür. Sirkte çalışmak bir meslek değil bir yaşam şeklidir.
Sirk hayatında başarılı olabilmek için o hayatın içine doğmanın şart olduğunu düşünüyorum. Muhakkak ki istisnalar vardır ama eminim ki sonradan bu hayata dâhil olup da başarılı olanların sayısı yok denecek kadar azdır.


Sirklerdeki hayvanların nasıl eğitildiği konusunu bu sabahlık bir kenara bırakalım. O konu başka bir sabahın yazısı ama hepimizin bildiği gibi sirkler sürekli bir arada olmayı gerektiren farklı bir yaşam şeklidir. O sistemin içinde yaşarlar, yatarlar, kalkarlar ve çalışırlar. Hem de çok çalışırlar. Siz hiç saat 5.00 olduğunda evine giden sirk cambazı gördünüz mü? Sirk yıldızlarının birçoğu da karavan yaşamının içine doğmuş, kendinden öncekileri görerek ve onlarla çalışarak yıldız olmuş kişilerdir. Bu yıldızları normal okullarda yetiştiremezsiniz. Havada uçmayı öğretsen bile sirk yaşamının ruhunu kalplerine sokamazsınız.

Sirk yaşamı toplam bir pakettir. Fiziksel zorluklarıyla, koloni yaşamıyla, yollarda geçen bir ömürle verilen bir yaşama savaşı. Az da olsa ölüm tehlikesi bile vardır. İşin hem ticari yönünü hem de gösteri yönünü iyi idare edebilmeyi gerektirir. Her akşam binerce insanı bir çadırın içinde toplayıp onlara memnun kalabilecekleri bir gösteri sunabilmek her babayiğidin harcı değildir.

Benzer bir durumun futbolcular için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Üniversiteye giderek futbolcu olamazsın. Evet, Allah vergisi bir kabiliyetin olması gerekiyor ama tek başına bu da yeterli değil. Küçük yaşlardan beri bu ortamın içinde büyüye büyüye yıldız oluyorlar.

Ben koltuğumda yün donumu giymiş otururken onlar kısa şortla, buz gibi bir yağmur altında yerlere düşüp kalkıyorlar. Buz gibi su birikintilerinin içine düşüyorlar. Dizlerinden kan akarken, kafalarında beş dikiş varken futbol oynamaya çalışıyorlar. Yıllarca bu hayata alışmışlar. Küçüklükten beri çamurlu suların içine düşüp, sonra yeniden kalkıp koşmanın bu hayatın bir parçası olduğunu öğrenmişler.

Kamplara girip günlerce ailenden uzak kalmak veya deplasman seyahatlerine gitmek birçoğumuzun hiç bilemeyeceği bir hayattır. Herkes uyumaya hazırlanırken, soğuk bir cuma akşamında çoluğu çocuğu bırakıp, kampa gitmek kolay bir duygu değildir. Çocuklar okul gezisine gitse insanlar askere gider gibi uğurluyorlar.
Bu gibi çocukluktan başlayan ve o oluşumun içine doğmak gerektiren konulardan en önemlisinin de askerlik olduğunu düşünüyorum. Bazı çocuklar asker olmak için doğmuştur ve askerliğin gerektirdiği ruh halini, azmi ve cesareti içlerinde barındırırlar. Asker Üniversitesinden mezun olarak asker olunamayacağı görüşündeyim. Evet, askerlik de bir meslektir ama bambaşka bir ruh hali ve yaşam tarzıdır.

Askerlik derken benim gibi kısa dönem askerlik yapmış insanları kastetmiyorum. Bu işi gerçekten yapan ve askerliği yaşayan insanlar için söylüyorum. Kışlasıyla, eğitimiyle, lojmanlarıyla, yaşam tarzıyla, tayinleriyle, ast üst ilişkileriyle, orduevleriyle; askerlik bambaşka bir yaşam tarzıdır.

Allah korusun, çalıştığımız iş ortamında bir arkadaşımızı kaybetsek haftalarca kendimize gelemiyoruz. Kimsenin canı iş yapmak istemiyor. Ama askerlik öylemi?  Bugün arkadaşını kaybeden kahraman er, yarın yine savaşmaya gidiyor. Üç ay hastanede yatıyor, iyileşir iyileşmez yine görevinin başına dönüyor. Her an bir yerlerde ölümün onu da bulabileceğini, şehit olabileceğini bile bile gidiyor.
İşin gerçeği, bu konuyu düşünmüyor bile. Çocukluk günlerinden beri aldığı eğitimin etkisiyle sadece verilen emirleri yerine getirmeyi, bu toprakları korumayı düşünüyor. Böyle görmüş, böyle alışmış. Kardan döşekte yatıp fırtınadan yorganı örtmeye alışmış. Etrafındaki büyüklerinden de böyle görmüş.

Naçizane görüşüm, vatanı korumak için gözünü kırpmadan canını verecek insanlar; başka bir meslek grubunu yetiştirmek için kullanılan bir anlayışla yetiştirilemezler. Üniversitede okutarak sirkçi de yetiştiremezsin, futbolcu da, asker de. Bazı meslekler, küçük yaşlarda edinilen becerilerin, yetkinliklerin ortak bir havuz içerisinde yoğrulmasıyla ortaya çıkarlar.
Sözünü ettiğimiz her üç konuda da asıl tema senden önce aynı yollardan geçmiş insanlarla bir arada yaşamış olmaktır. Bütün ömrü futbol sahalarında geçen çocukların veya bütün ömrü askeri okullarda ve kışlalarda geçen insanların başına Emin’i getirmekle, aynı yolları yürümüş birinin getirilmesi arasında dağlar kadar fark vardır.

Unutmayın, karşınızdakinin ayakkabılarını giymeden; onun neler hissettiğini bilemezsiniz.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder