18 Ekim 2016 Salı

Özel Değil Genel...

Günaydın dostlar…

“Her şeyi ben bilirim. Her konuda, her zaman benim dediğim olacak.” tavrı son yılların moda yöneticilik şekli oldu. Sandalyeden kalkıp da koltuğa oturunca,  koltuğun sıcaklığı ve derinin cazibesi insanları bambaşka bir ruh haline sürüklüyor.
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, bir soru sorduğunuz zaman, kimse “Ben bilmiyorum.” demiyor. O kadar çok yönlü bir toplumuz ki, herkes her konuda, her şeyi biliyor. Sorduğunuz soruya da, karşınızdakinin sokakta duydukları ve inandıkları yönünde bir cevap alıyorsunuz.


İşin daha da ilginç yanı; okumayı ve araştırmayı hiç sevmeyen bir toplumun, her konuda bu kadar bilgili olmasıdır. Hepimizin o konu üzerinde uzman olan ya bir arkadaşı, ya da bir akrabası vardır ve “Bizim amcaoğlu dedi ki” diye lafa girmekten hiç çekinmeyiz.

Sabah yazılarıma gelen istatistiklerden biliyorum, benim yazılarımı görenlerin sadece %4’ü açıp okuyor. Anlayacağınız, yazıyı gören her 100 kişiden 96'sı, “Yahu bir bakayım, nasıl bir şey yazmış bu sabah.” diye merak bile etmiyor. Bu %4 oranı sadece benim yazılarım için geçerli değil, bu rakam ülkenin genel okuma averajı ile de paralel bir rakam.

Bu kadar okumayı sevmeyen bir millet; evlenme programlarının ve ıssız ada yarışmalarının genel kültürlerine kattığı halkalarla, bir anda her konunun uzmanı oluveriyor. Koltuğa bir kere oturdunuz mu, koltuğu bile, yapan ustasından daha iyi bilir bir hale geliyorsunuz.
Her şeyi bilen ve 18 senedir “Hep benim dediğim olacak.” tarzıyla yöneticilik yapanların başında da bizim Aziz amca geliyor. Hoşlanmadığı insanları stada bile sokmuyor. Kimse de çıkıp da, “Ne hakla sokmuyorsun, Fenerbahçe babanın kulübü mü?” diyemiyor. Halka açık bir şirkette çalışıyorsun ve tribünlere sokmadığın insanlar yüzünden şirketin gelir kaybı yaşamasına neden oluyorsun. Ne hakla?
İşin enteresan yanı, camia içindeki hiçbir kimse de ağzını açıp tek laf edemiyor. Geçici olarak deri koltuğa oturan insanlar, bir anda kendilerini koltuğun sahibi zannetmeye başlıyorlar. Dostlar, koltuk geçicidir. Çok fazla oturursan sıcak yaz günlerinde alerji yapar Allah korusun.

İnsanlar korkunca ne oluyor? Kimse ağzını açmıyor, kimse fikir yürütmüyor, kimse öneri getirmiyor, kimse çalışacağım diye kıçını yırtmıyor ve bir boş vermişlik başlıyor. Fenerbahçe’nin şu anda yaşadığı sorun, bir “boş vermişlik” sendromudur. “Nasıl olsa onun dediği olacak, neden konuşayım da kötü olayım.” diye düşündüğünüz zaman, veriminiz düşer, işe karşı isteğiniz azalır. “Her şeyi ben bilirim.” yönetim şekli, konu ne olursa olsun müesseseleri eninde sonunda dibe vurdurur. Aynen Fenerbahçe örneğinde olduğu gibi saçma sapan parametrelerle oynar durursunuz. Koltuğa yapışmış olan ile ilgili ana sorunu çözemediğiniz için de, bir gram yol alamazsınız. İnsanlar gelir gider ama hiçbir şey değişmez.

Herkes pazar günü Fenerbahçe’nin kaybettiği 2 puandan söz ediyor ve “o oynasaydı, bu oynasaydı.” şeklinde yorumlar yapılıyor. Sorun bu değil ki. Sorun, yanlış yönetim şeklinin bütün camia üzerinde yarattığı, isteksizlik ve umutsuzluk. Çok şey beklenen erkek basketbol takımında da durum çok farklı değil. Dünyanın en iyi teknik adamlarından birinin takımın başında olmasına rağmen, bu sene takım çok isteksiz. Kulübün genel havası doğal olarak onlara da sirayet etti. Son yıllarda kulübün en başarılı dalı olan bayan voleybol takımında da, aynı düşüşü gözlemleyebilirsiniz. Onlarda da son iki yıldır çok ciddi bir düşüş var…

Dostlar bugün örneklerimizi (herkesin bildiği bir konu olduğu için) Fenerbahçe üzerinden verdik ama sorun Fenerbahçe’ye özel değil, sorun genel. Etrafınıza baktığınız zaman, aynı yönetim şeklinin birçok değişik platformda mevcut olduğunu göreceksiniz. Birçok ortamda herkes yöneticilerin ağzından çıkacak iki kelimeye bakıyor. İnsanlar sindirilmiş ve hiçbir şeyi umursamaz hale gelmişler. Herkes günü kurtarmak derdine düşmüş. Bu yol doğru bir yol değil.

Dünyanın en doğru, en başarılı adımını da atsanız, dünyanın en çalışkan insanı da olsanız; deri koltuktaki amca veya teyze ile iyi ilişkiler içinde değilseniz, hiçbir yere varamıyorsunuz. “Her şeyi ben bilirim.” tutumu, çeşitli platformlarda uzun vadeli zararlarını vermeye devam ediyor.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder