31 Ekim 2014 Cuma

Çaresiziz Çaresizsiniz Çaresizler...

Sabah yazılarımda sürekli “umutsuzluğa kapılmak yok” gibi mesajlar veriyorum. En kötü şartlarda bile her zaman az da olsa bir umut olduğuna inanan bir insan olmama rağmen, ne yazık ki bu konuda arık benim de çok bir umudum kalmadı.  Hatta umutsuzum da denebilir.

Hangi konuda mı? Maden ocaklarının düzeltilmesi konusunda artık bir gram umudum yok. Bilhassa da kömür madenlerinin düzeltilebileceği konusunda hiçbir umudum kalmadı. Bu konuyu defalarca yazdım, çizdim ama sonunda düzelmelerinin mümkün olmadığına ben de ikna oldum.
 
Ne diyor büyüklerimiz? Bu konuyla ilgili yeni yasa çıkardık diyorlar. Neymiş yeni yasa? Artık 8 saat değil de, 6 saat çalışacaklarmış. İşin zorluğu ve yıpratıcılığı açsından iyi bir gelişme olmakla beraber, bu yasanın kime ne yararı var. İş güvenliği açısından bir gram yararı yok. Her daim aşağıda birileri olacağına göre, piyango belki sana değil de arkadaşına denk gelecek. Hepsi bu. Değişen bir şey yok, köle gibi görülen kömür madeni işçileri ölmeye devam edecek.
Başka ne yapmışlar? Artık 1,100 TL değil de, 1,900 TL alacaklarmış. Gelir düzeylerinin birazcık yaşanabilir bir seviyeye çekilmesi güzel olmuş ama bu gelişme kömür madencisinin hayatını nasıl kurtaracak. Değişen bir şey yok, köle gibi görülen kömür madeni işçileri ölmeye devam edecek.

Arkadaşlar Soma faciasının üzerinden 5 aydan fazla bir zaman geçti ve biz farkında olmasak ta maden işçileri hayatlarını kaybetmeye devam etti. Her ay averaj 10 maden işçisi hayatını kaybediyor ve kimsenin ruhu duymuyor. Sadece büyük facialar olduğunda bizlerin haberi oluyor. Diğerleri artık bu ülkede haber değeri bile taşımıyor.

Kimse kızmasın ama bizim gerçeğimiz bu. Bu ülkede madenciler ölmeye devam edecek.
Neden ders almıyoruz? Herkes birbirine bu soruyu soruyor. Ders alıyoruz, almıyoruz değil ama yapacak bir şey yok. Herkes gerçekleri biliyor ama söyleyemiyor. Arkadaşlar, madenlerimiz çok kötü. Bu konuda çağdaş dünyayı 200 sene geriden takip ediyoruz. Dün akşam programın birinde uzmanın bir tanesi, “madenlerimiz 1700’lü yılların seviyesinde” dedi. Bunun üzerine başka söyleyecek söz var mı?

Madenin sahibi suçlu, işletmecisi suçlu, denetleyicisi suçlu, sendikalar suçlu, daireler suçlu, herkes suçlu. Hepsini kabul ediyorum ama asıl neden bu madenlerin düzeltilmesinin mümkün olmaması. Dünyanın ileri gitmiş ülkelerinden denetleme ekipleri getirip bu madenleri denetlettirsek, “hepsini kapatın” gibi bir sonuç çıkacağından eminim.
Bazı arkadaşlar da diyorlar ki “kapatalım öyleyse”. Ne yazık ki bu da olmuyor. Pamuk ipliğine bağlı giden Türkiye ekonomisinin bu madenlerin kapatılmasını kaldırabilmesi mümkün değil. Uğruna ocaklar sönen o kalitesiz kömür bu ülkede çok işe yarıyor. Hükümetin “hadi bütün madenleri kapatalım” demesi mümkün değil.

Peki, o zaman ne yapacağız? Cevap veriyorum, hiçbir şey. Oturup kömür madencilerinin cansız bedenlerinin ocaklardan teker, teker çıkarılmasını seyretmeye devam edeceğiz. Kömür işçisinin ölümü göze alarak bu işe girdiğine zaten herkes kendini inandırmış.
Ne yapmış hükümet, her ne kadar güvenlik açısından bir yararı olmasa da, bir takım ekonomik şartları iyileştirmiş. Bunun karşılığında maden sahipleri ne yapmış? "Bana yeni yasa bir takım külfetler getirdi" diyerek zavallı kömür madeni işçisinin yemek gibi, servis gibi haklarını elinden almış. Çaresiz köleler de bu şartları kabul etmek zorunda kalmış.
Kömür işçisinin bu ülkede kölelerden bir farkı yoktur. Siz şimdi gidin bir iş yerine ve oradaki insanlara “bundan sonra yemeklerinizi bodrumda -5 katında yiyeceksiniz” deyin. Hepsi söylenmeye başlar ve bu uygulama yürümez. İşverenler yemekhanelerini daha sevimli hale getirmeye çalışırken, zavallı kömür işçisine reva görülen şartlara bakın. Neden mi? Çünkü o bir köle…
 
Kömür işçisi, gözlerini para hırsı bürümüş iş güvenliği ve iş sağlığı için 5 kuruş harcamak istemeyen işletmecilerle, 1700’lerin madenleri arasında sıkışıp kalmış. Çalışmasa ekmek yok, çalışsa hayatı tehlikede. Buyurun siz seçin. Aşağıda iki tane kardeşi olan kadıncağız, dün akşam televizyonda, “bari 3 aydır ödemedikleri paraları alabilsek” diyor. İşte durum bu kadar vahim ve acı.

Hiçbir konuda umudunu kaybetmeyen Emin bu konuda umudunu kaybetti. Kimsenin içini karartmak istemiyorum ama günümüzün gerçeği bu. Derinlikleri 400-500 metreyi geçmiş kömür madenlerinin bu aşamadan sonra düzeltilebileceğine inanmıyorum. Bir gün yangın, bir gün gaz, bir gün su, bir gün toprak derken kömür madencisi ölmeye devam edecek.
Bırakın madenleri düzeltmeyi, kurtulma şansını artırabilecek küçücük konuları bile yasaya koyamayan hükümette bizler gibi cesetleri seyretmeye devam edecek. Ayrıca hemen şunu da belirteyim bu konu sadece mevcut hükümetin yarattığı bir sorun değil. Bu sorun çok uzun yılların sorunu. Hangi hükümet gelirse gelsin hiçbir şey değişmez. Zaten bugüne kadar da değişmedi.

Çok üzgünüm ama ocak girişlerinde battaniyelerin altında, o milyonda bir umut için beklemeye devam edeceğiz.
Yüce rabbim bu ülkedeki madencileri de, herkesi de korusun…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder