3 Nisan 2015 Cuma

Büyüklük Bende Kalsın...

Günaydın dostlar.

Güzel bir laftır bu, severim. İçinde, “senin gibi küçük bir insanla uğraşmaya değmez,” gibi gıcık ta bir ima barındırır.
Tamam, büyüklük bende kalsın ama günümüzde artık “büyük” kelimesinin bir anlamı kaldı mı artık çok emin değilim.  Bu kelimenin bir şeyler ifade etmesi için ya çok büyük olman gerekiyor, ya da bu kelime hiçbir bok ifade etmiyor.


2-3 gün kadar önce bir sabah caddede yürürken, 100 metre kadar önümde 20-25 yaşlarında bir çocuğun 70-75 yaşlarında bir adama yumruk attığını gördüm. Hemen insanlar araya girdi ve bir kısmı da çocuğu tartaklamaya başladı. Çocuğa insanların saldırması ayrı bir konu ama daha önemlisi, bizim toplumumuz da sebep her ne olursa olsun böyle şeyler yaşanmazdı. Büyüğe bir saygı vardı ama artık aramızda ne saygı kaldı, ne sevgi kaldı.

Aklına yatmayan bir şeyler söylendiğinde insanlar kendilerinden 50 yaş büyük bir insana bile yumruk atabiliyorlar. Yüzü gülmeyen, sevgisiz, saygısız enteresan bir toplum olduk.

Hiç kimsenin gülmemesi, Pakistan’da benim en dikkatimi çeken parametrelerden biriydi ama ne demiş atalarımız, "büyük konuşma senin de başına gelir," demişler. Büyük konuştuğumu da hatırlamıyorum ama şu anda bu toprakların durumu da çok farklı değil.

Enteresan bir kelimedir, “büyük”. Büyük konuştuğun her şey muhakkak gelir seni bulur. Televizyon programında aylardır “ben sakallı, bıyıklı bir insanla evlenmem,” diyen kadıncağız, şimdi sakallı, bıyıklı biri ile evlenebilmek için salya, sümük ağlıyor. Büyük konuşmayacaksın. Boşuna dememişler, “Büyük lokma ye, büyük söz etme.” diye…

Ben hayatta yapmam, etmem dediğin her şeyi bir gün yaparsın. Amerikalılar, “never say never,” diye boşuna söylememişler. Bu “never” kelimesi de dün bindiğim taksiden hatıra kaldı. Sohbet esnasında çocukcağız bana, “ağabey ben İngilizce kelimeler biliyorum,” gibi bir şey söyledi. Ben de, “Ne biliyorsun?” deyince, “never” dedi. Bunun üzerine de beni bir gülme tuttu. Ne demekmiş diye sorunca da, “asla” demekmiş ağabey dedi. Neyse biz de yeni bir kelime öğrenmiş olduk…
“Asla”, dersin iki gün sonra gidip “büyük” aşık olursun. “Büyük aşklar, büyük nefretlerle başlar,” derler ama aslında büyük aşklar, büyük tesadüflerle başlar. Bu sabahki kelimemiz “büyük” ama aşklar küçücük bir şeyden başlar. Bir tesadüf, bir bakış, bir kelime, bir mesaj, bir şarkı, bir ortam, bir dolunay… Tabi ki bir bardak rakıyı da unutmayalım…
Aşk, meşk konuları güzel ama rakı deyince aklımıza gelen ilk kelime nedir? Tabi ki, “büyük”. Örnek olarak, bu akşam bir büyük akşamıdır ve muhakkak deniz kıyısında içilmelidir. Rakı içerken deniz kıyısı bir yerlerde değilsem kendimi yanlış bir şeyler yapıyormuşum gibi hissediyorum.

Tabi ki bir de günümüzün favori konusu, “Büyük balık küçük balığı yer.” konusu var. Bilmem bu devirde bu konu üzerine bir şeyler yazmama gerek var mı? Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, büyük balık değilsen, git havuzda yüz.

Bu sabahlıkta bu kadar dostlar, bir sürü işim var. Malum, büyük başın, büyük derdi olur.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Bu son resmi neden koydum gerçekten bilmiyorum. Google'da büyük yazıp arama yaptığımda karşıma ilk çıkan resimlerden biri buydu. Bir yay burcu olarak, sabah sabah şeytan dürttü diyelim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder