15 Nisan 2015 Çarşamba

SAP...

Günaydın dostlar.

SAP nedir? Yanlış hatırlamıyorsam “Systems Analysis and Program Development” kelimelerinin baş harfleri alınarak ortaya çıkarılan Almanya menşeli bir yazılım firmasının ismidir. SAP yazılımları ülkemizde de bilhassa büyük şirketler tarafından yıllardır kullanılmaktadır.   
Neden bir tek büyük şirketler SAP kullanıyor? Pahalı bir yazılım olduğu için ancak onlar bu paraları verebiliyorlar. Yazılımın bedeli var, kurma bedeli var (kurulması aylar sürüyor), insanları eğitme bedeli var; anlayacağınız bu yazılım ile ilgili simit bile yeseniz, o bile ayrı bir para.


CCI’da SAP yazılımını Türkiye’de ilk kuran şirketlerden biridir. Ana modüllerini 3 ay gibi kısa bir sürede kullanmaya başlayarak o zaman için bir kurulum rekoru kırmıştık. SAP bir Alman programı ve işleyiş şekli de tam Almanlara göre tasarlanmış.

Aslında güzel bir yapısı var. Örnek olarak, ilk önce siparişi onaylatıyorsun, sonra mallar geliyor ve ambarda girişleri yapılıyor, daha sonra da muhasebe bölümü faturaları girip ödemeyi yapıyor. Bunlardan biri yapılmadığı takdirde sistem bir sonraki basamağa geçmene izin vermiyor. Ambarda mal girişi yapılmadan muhasebe fatura girişi yapamıyor.

SAP’nin ve Almanların anlamadığı konu, bizim ne kadar yaratıcı olduğumuz konusudur. Bu programın kurulmasında Almanya’dan gelmiş, projeyi koordine eden bir kızcağız vardı ve her sabah bizim Anadolu çocuklarının yaratıcılığı karşısında kafayı üşütüyordu.

Çocuklardan biri bir sabah gelip, “Ben dün akşam mal girişi yapılmadan fatura girebilmenin yolunu buldum.” gibi bir yorum yapabiliyordu. Kız, nasıl diye sorduğunda da, “F8 tuşuna basıp, ay ışığının da tam bir dik açı ile gelmesini sağladığın anda kendi etrafında dönüp, kafanla da Ctrl tuşuna basarsan girebiliyorsun.” tipi açıklamalar geliyordu.

Kızcağız bütün bunlar karşısında şaşkına dönüyor ve bana “Ne yaparken böyle bir şeyi keşfetmiş olabilirler?” diye soruyordu. Bu tip örneklerin ardı arkası kesilmedi ve bizler her sabah kıza, “Söyle Almanya’da ki yazılımcılara bu tip şeyleri önlesinler.” diyorduk. O da bize, “Yapmayın kardeşim, böyle acayip şeyleri neden yapacaksınız ki?” diye cevap veriyordu.
Anlamaz ki, bilmez ki, bizim insanımız sever köşeleri kestirmeden dönmeyi.

Gelen malların irsaliye numaralarını sisteme girmeniz gerekiyor. Bunu neden yapıyorsunuz? Takip edebilmek ve de bir sorun olduğunda sorunun kaynağını bulup kolayca çözebilmek için. Sonradan öğrendik ki, ülkenin her yerindeki ambarlarda bizim çocuklar o kutucuğa 1 yazıp geçiyorlarmış. Zannedersiniz ki bu konuda bir prosedür yayınlandı. Neden 1 yazıyorlar? 5-6 haneli irsaliye numarasını girmeye üşendikleri için.

Haftanın sonuna kadar bu tip yüzlerce, binlerce örnek yazabilirim. En sonunda bir sabah kızı isyan ettirdik ve kız kalktı ayağa ve “Bana 500 tane delik kapatma önerisi ile gelmeyin.” dedi. İkinci cümlesi de, “SAP bir Alman programıdır ve insanların yapması gereken işleri, yapması gerektiği şekilde, yapması gereken zamanda yapacağı varsayımı üzerine çalışır.” dedi.

Biz Almana gidip, “Ya oraya 1 girerse?” diyoruz, Alman da “Neden girsin?”, diyor. İşte temeldeki en büyük farklılık ta buradan kaynaklanıyor.
İnanmayacaksınız ama bu sabahki konumuz SAP değil. Bu sabahki konumuz, kurallara uymayı sevmeyen, her şeye bir etrafından dolanma yolu arayan, kaide tanımayan, zamanında düzgün iş yapmayı sevmeyen, işin kaliteli olmasını hiç önemseyen, tamamen maddiyata kafayı takmış olan ve genelde rahat bir yapısı olan bizlerin, nükleer santral işletecek olmasıdır.

Zor da olsa SAP de geri gidip rakamları düzeltebilirsin. 1’leri sildirip gerçek irsaliye numaralarını girdirebilirsin ama nükleer santralde hata yaparsan sen silinip gidersin.
Bizim yapımıza uygun olan işler var, bir de hiç uygun olmayan işler var. “Allah korur.” ve “Bir şey olmaz.” zihniyetinin hâkim olduğu topraklarda bu işler nereye kadar yol alabilir, bilemiyorum. Allah sonumuzu hayır etsin.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder