9 Kasım 2015 Pazartesi

Anadolu Çocukları Nerede?

Günaydın dostlar…

Anadolu çocukları kayboldu. Evet dostlar, doğru okudunuz, gerçekten de Anadolu çocukları kaybolmuşlar. İşin acı tarafı, nerede olduklarını da kimse bilmiyor. Etrafımızda bizden başka herkesin olduğu günlerde, bizim çocuklar kalabalığın içinde kaybolup gitmişler.
Türkiye'de iş yapan yabancı şirketlerin bütün üst düzey yönetici pozisyonlarını yabancılarla doldurmasına alışmıştık ama görülüyor ki durum düşündüğümüzden de vahim. Bu topraklardan iyi bir üst düzey yönetici çıkmayacağına inanan şirketler büyük bir hızla ülkeyi ex-pat cenneti haline getirmeye devam ediyorlar.


Yöneticiler tamam. Bizim çocuklarla evlenen yabancıların özel okullarda yabancı dil öğretmeni olmalarını da kabul etmiştik ama yolcu uçaklarımızın yarısının yabancılar tarafından kullanıldığını bilmiyorduk. İşsizlikten kıvranan, 80 milyonluk bir ülkenin birkaç bin tane pilot yetiştirememesi ne kadar acı bir durum.

Doğduğumuzdan beri futbol takımlarımızda 3-4 tane yabancı oyuncu görmeye alışmıştık ama bugün bu sayının 14 olduğunu biliyor musunuz? 11 kişilik takımlarda, 14 tane yabanı oyuncu oynuyor. Anlayacağınız, yedekler bile yabancı. Bu arada hemen şunu da belirteyim, yerli diye oynayanların %75’i de gurbetçilerimiz.

Tabi ki, olay sadece futbolcularla sınırlı değil. Teknik direktörler, sportif direktörler, antrenörler, masörlerin de birçoğu yabancı.

Basketbolda da durum çok farklı değil. Dün akşam Fenerbahçe – Banvit maçını izliyordum, sahada bir tane yerli oyucu yoktu. 10 tane yabancı kendi aralarında maç yapıyor, bizler de eğleniyoruz. Tam petrol şeyhlerine döndük.

Sizlerin de bildiği gibi voleybolda da durum aynı. Takımlar baştan sona yabancı oyuncular ve teknik adamlarla dolu. Voleybolun tek farkı, kuvvetli altyapısı olan takımlar sayesinde yerli oyucuların da yetişiyor olması. Diğer iki branşta artık yerli oyuncu da yetişmiyor.
Hadi diyelim ki, spor ve iş dünyası ayrı bir konu ama şehirlerimizde de durum çok farklı değil. Ruslar Antalya’da yaşıyor, Almanlar Alanya’da, İngilizler Marmaris’te ve liste bunun gibi uzayıp gidiyor. Tatile gelmiş insanları kastetmiyorum, sözünü ettiklerim gerçekten de bu şehirlerde yaşıyorlar. Nasıl ve niye buralarda yaşama izni alabiliyorlar, onu da Allah bilir.

Ülkeyi dolduran yabacılardan söz ederken kesinlikle Suriyeli dostlarımızdan söz etmiyorum. Onlar, büyüklerin oluşturduğu rezilliğin bedelini ödeyen yersiz yurtsuz kalmış talihsiz insanlar. Allah kimseyi o duruma düşürmesin. İş dünyasına onların da etkisi olmuyor değil ama yapacak bir şey yok. Yanlış politikaların bedelini hep beraber ödüyoruz.

Saat 5.00 gibi televizyonu açıyorum, karşıma evlenme programları çıkıyor. Hem de öyle bir iki tane filan değil. İnanmayacaksınız ama o saatlerde en azından 7-8 tane evlenme programı var. Bu tip bir program sunmayan bir tek Emin kalmış. Bu programlarda kimler var? Orası da İran’dan ve Orta Asya Cumhuriyetleri’nden gelen dostlarımızla dolmuş. Evlenmek bahane birçoğunun tek bir amacı var, o da Türkiye’de yaşamak. İkinci amaçları da bu programlar sayesinde bir şekilde meşhur olmak.

Bizim ülkenin bir garip tarafı da, gelenin yerleşiyor olması. Adam futbol oynamaya geliyor, 6 ay futbol oynuyor; sonra da 60 sene burada yaşıyor. Boğaz’ın havasını teneffüs eden bir daha geri gidemiyor.
Danışmanlık şirketleri, eğitim verenler, iş bulanlar zaten hepsi tepesine kadar yabancılarla dolu. Hepimizin evlerinde kullandığı yardımcılar da ayrı bir konu. Bir ara bizim ülkede Moldovya’dan daha çok Moldovyalı vardı. Şimdi pek kalmadı. Neden mi? Zenginleştiler de ondan. Biz de her gün koyun sayar gibi artan işsizlik rakamlarını sayıyoruz.

Sevgili dostlar, bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Bu durumun bir kısmını kendimiz yarattık, bir kısmını da yanlış politikalar neticesinde büyüklerimiz yarattı. Her zaman söylediğim bir sözüm vardır; “Mızmızlanarak elinizdeki işleri kaybetmeyin, sonra aynı işi başkaları yapmaya başladığı zaman çok ağlarsınız”.
Konu her ne olursa olsun, yaptığınız işi iyi yapın, kaliteli yapın; kimse de daha iyi yapanını aramak zorunda kalmasın.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder