19 Eylül 2016 Pazartesi

Okulun İlk Günü

Günaydın Dostlar,

İlkokula gittiğim dönemlerde “Okulun İlk günü.” cümlesini duymaktan nefret ederdim. Koskoca yaz tatili kuş gibi uçup gider, bir anda yine okulların açılma zamanı gelirdi. Açılış günü yaklaştıkça da bütün tadımın kaçtığını dün gibi hatırlarım. İçinizdeki mutluluk balonu yavaş yavaş küçülür gider.
 
"İlkokul günlerinde" dedim ama işin gerçeği bütün lise yıllarım da dâhil olmak üzere ben okula gitmeyi hiç sevmezdim. On bir  yıllık süreç boyunca da bu hislerim hiç değişmedi. Peki, ne zaman değişti? Değişme Amerika’da oldu. Havasından mıdır, suyundan mıdır bilmiyorum ama Amerika’ya gittikten sonra da tek bir ders kaçırmaz oldum.
Sabahın erken saatlerinde kalkmak benim için hiçbir zaman sorun olmadı. Okula gitmek istemememin en büyük nedeni okulu çok sıkıcı bulmamdı. Sınıfta otururken zaman zaman saate bakıp dakikaları saydığımı hatırlarım. Tabii anlatılanları dinlesem iyi olurmuş ama o günlerde hiç aklıma gelmedi.

Okulların (sınıfların) bir kısmı bir hafta önce açıldı ama çok büyük bir kısmı da bu sabah açıldı. Böyle bir günde çocukların ruh halini en iyi ben anlarım. Allah var, okula gittiğim yıllarda yaz tatillerinde sınıf arkadaşlarımı özlediğimi hiç hatırlamıyorum. "Yaz tatili bitse de arkadaşlarıma kavuşsam" diye günleri sayan çocuklar var mıdır acaba?

Okula gittiğim dönemlerde sevgili öğretmenlerin okula büyük bir zevkle döndüğünü düşünürdüm. Hatta okulların açılmasının çocukların keyfini kaçırdığını bildikleri için öğretmenlerin bu işten garip bir zevk aldıklarını bile düşünürdüm.

Sonraki yıllarda öğrendik ki öğretmenler de bu işten en az çocuklar kadar mutsuz. Çandarlı’nın incecik kumlarında yatmak varken neden gitsin de kapalı ortamlarda takılsın? “Tebeşir tozlu ortamlarda.” diye yazacaktım ama bildiğim kadarıyla o günler artık çok geride kaldı. Ben bu işlerden ne kadar uzak kalmışım.

"Uzak kalmak" demişken sevgili babam her zaman “Elli yaşından sonra yıllar daha da hızlı geçiyor.” derdi. Düşünüyorum da gerçekten de öyle galiba. Bir bakıyorsun, dün okula başladığını bildiğin çocuk bugün okuldan mezun oluyor.
“Sakız çiğnersem orucum bozulur mu?” sorusu gibi bin beş yüz yıldır bir türlü cevabını bulamadığımız bir diğer soru da “Okulun ilk günü okula ne götüreceğim?” sorusudur. Türkiye ilk günden beri bu iki soruya cevap bulamadı. Konuyu uzatma. Zaten herkesin morali bozuk, koy bir defter, iki kalem çantana, git okuluna. “Neden bütün evi yüklenip okula getirmedin?” diye kızarak seni okuldan kovacak değiller ya.
Bu aşamada sevgili velilerden çok özel bir ricamız var. Sizlerden ricamız; “Kalk bilgisayarın başından", "Bırak artık o tableti elinden"," Banyoya gir", "Dişlerini fırçaladın mı?", "Saat çok geç oldu, yat artık” gibi konularla lütfen bir de siz canımızı sıkmayın.

Kimileri mutlu oldu, kimileri mutsuz oldu ama okullar yeniden açıldı. Bütün öğrenciler, öğretmenler, veliler ve ülkemiz için çok güzel bir yıl olsun. Herkes sağlığına çok dikkat edip kendini korusun. Evet, bu sene hayat zor ama bizden çok daha zor şartlarla mücadele etmek zorunda olan insanları da unutmayalım. Savaş ortamında silah sesleri altında çalışmak zorunda kalan miniklerin de her nerede olurlarsa olsunlar, Allah yardımcıları olsun.

Sevgili Öğretmenler, 
Bu kutsal görevinizde sizlerden en büyük beklentimiz vatanına milletine bağlı, ülkemizi ileri medeniyetler seviyesine taşıyacak çocuklar yetiştirmenizdir.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

1 yorum:

  1. Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil