18 Şubat 2015 Çarşamba

Birileri Beni Yanıltsın...

Günaydın dostlar...

Gerçekten de yanılmayı çok istiyorum. Bir kere de birileri çıksın ve beni yanıltacak bir şeyler yapsın. Ben de buradan bir sabah yazayım, ne kadar yanlış düşünüyormuşum diye ama hiçbir zaman olmuyor. Üzülerek her seferinde, işlerin benim tahmin ettiğim doğrultuda ilerlediğini görüyorum.

Berkin, Ali İsmail, Ethem ve diğerleri, hepsi yüreğimizi derinden yaraladı ama Özgecan’ın başına gelenler bizleri bambaşka bir boyuta sürükledi. Ortada hiçbir şey yokken, masum bir çocuğun başına gelenler, ülkede son yıllarda hiç görülmemiş boyutta bir birleşme ve bir ayağa kalkışa neden oldu.
 
Acımız kalbimizde, elimizden gelen her eylemi yaptık, her yorumu yazdık, her çabayı gösterdik ama rüzgâr dindiği zaman hepimiz yine kendi yolumuza gideceğiz ve ne yazık ki melek yüzlü Özgecan da diğerleri gibi tarihin tozlu sayfalarındaki unutulanlar bölümündeki yerini alacak. Hepimiz yolumuza gittiğimizde,  ailesi dertleri ve üzüntüleri ile baş başa kalacak.
"Devlet cezaları arttırsın", "Devlet bizi korusun" gibi söylemler doğru olmakla beraber, çok etkili olacağını düşünmüyorum. Tabi ki cezalar mümkün olduğu kadar caydırıcı olsun ama cezaları arttırmak bir çözüm olmuyor.

Ben şahsen idam cezasını geri getirmenin bu tip konulara en ufak bir katkısı olacağını düşünmüyorum. Unutmayın ki eskiden bu ülkede idam cezası vardı ve birine tecavüz ettiği için asılan birini hiç duymadık.

Hepimiz üzüntülüyüz, hepimiz çok sinirliyiz kabul ediyorum ama ceza önerileri ile gelirken, zaten pamuk ipliğine bağlı olarak giden hukuk devleti olma özelliğimizi de kaybetmememiz gerekiyor.

Arkadaşlar, şu anda da cezalar az değil. Böyle bir suçtan dolayı her türlü indirime rağmen yine de en az 10-15 sene hapis cezası alacağını düşünüyorum. Az bir süre değil ama adam gözü döndüğü zaman, bu kadar yıl hapiste yatacağını aklına bile getirmiyor. Bırakın 15 yılı ve hapiste olmayı, 15 gün hiç dışarı çıkmadan evde oturmayı deneyin. Kolay olmadığını göreceksiniz.

Konu; ne cezalar, ne de eğitim. Konu, bizim bu konudaki hiç bitmeyen açlığımız. Belki de bunu bir marifetmiş gibi düşünmemizi sağlayan yetiştirilme tarzımız.
Kim ne derse desin ama bizim bu konuda inanılmaz bir açlığımız var. Görevim icabı birçok Ortadoğu, Afrika ve Asya ülkesine gittim ve inanın onların bile birçoğu bu konuda bizden çok daha iyi durumdalar.

Kadıncağız barış elçisi olmak için bir eylem yapıyor. Niyeti Suriye’ye gitmek ama hiçbir zaman oraya ulaşamıyor. Bütün Avrupa’yı geçen kadın, bizim ülkemizde Gebze’den ileri gidemiyor. Hemen tecavüz, hemen ölüm… Bu konuda dünyanın en aç ülkelerinden biriyiz.
Ablası çıkma teklifini kabul etmedi diye, onu üzmek için adam gidiyor 6 yaşındaki Gizemi öldürüyor. Serpiller, Münevverler, Amerikalı turistler ve daha niceleri… Turizmden büyük gelir bekleyen bir ülke olarak, gelen her turisti orospu gibi görmek, amaçlarımıza çok uygun bir davranış! Böyle gördüğümüz için de, karşılık vermezse bozulup öldürüyoruz…

Burası, otobüste milletin sağına soluna değmeyi matah bir şey zanneden ve bundan garip bir haz duyan insanların ülkesi. Sırf bu işleri yapabilmek için her kış Taksim’e gidip milleti taciz ediyoruz. Soğuk bir havada, bir kış gecesinde dokundun da ne oldu? Bütün cinsel ihtiyaçların karşılandı mı? Kimse kızmasın, biz bu konuda çok aç bir toplumuz… Mayamız böyle…
Kim bilir belki de ülkece psikolojik yardım almamız gerekiyordur. Burada sorun minibüs şoförü veya bir başka çalışan grubu değil. Sorun bizim biraz açık giyinmiş birini gördüğümüzde beynimizin kaynamasında ve hemen kendimizi, böyle giyindiyse aranıyordur, fikrine inandırmamızda.

Açıkçası ben devletimizin bu konuda hiçbir şey yapabileceğini zannetmiyorum. Kimse 77 milyon insanı her gün, her dakika koruyamaz. Yaşananlar bizim mayamızın bir gerçeği. Aklımızın çoğu hep bu konularda…

Ne yapacağız o zaman? Mümkün olduğu kadar daha akıllı ve uyanık olmaya çalışacağız. Hepimizin etrafımızdan haberi olması ve sokaktaki insanları kendi kızımız, kendi oğlumuz, kendi akrabamız gibi düşünmesi gerekiyor. Fabrika ayarlarına geri dönüp, ayrımcılık yapmadan uyanık bir toplum olmaya çalışacağız.

Bir akşam Kadıköy’de bir yemeğe katılmak için caddeye indim ve tam o sırada gelen bomboş bir iki katlı otobüse biniverdim. Üst katta birileri var mıydı bilmiyorum ama alt katta kimse yoktu. 2 durak sonra 17-18 yaşlarında bir kızcağız bindi ve etrafa bir bakınıp geldi benim yanımdaki koridorun öbür tarafındaki koltuklara oturdu.
Hiç tanımadığı bir amcanın yakınına oturmak ona daha güvenli geldi. Kızcağız o an öyle hissetti. Biri bana bir şey yapmaya kalkarsa, bu amca beni korur diye düşündü. Gerçekten de korurdu. Amcayı ben de iyi tanıyorum, o amca orada olduğu müddetçe kimse o kızcağıza bir şey yapamazdı…

Uyanık olmamız şart arkadaşlar. Çarşıda, pazarda, vasıtalarda, orada, burada lütfen etrafınızda olup bitenlere karşı gözlemci olun. Yolda yürürken (bilhassa akşam saatlerinde) ben her zaman yanımda, önümde yürüyenlere bakarım. Örnek olarak, önümde küçük bir çocuk yürüyorsa muhakkak gözüm onun üstündedir. Biri yanına mı yaklaşıyor, rahatsız mı ediyor, bir şey mi diyor uzaktan her zaman izlerim.
Gidin de yerli yersiz her türlü kavgaya karışın demiyorum ama bilhassa başına bir şey gelme ihtimali daha yüksek olan insanlara karşı daha hassas, daha koruyucu olmamız lazım. Fazla bir şey yapmanıza da gerek yok. Defalarca yaşadım, bazen sizin oradaki varlığınız bile kötü niyetli insanlara karşı caydırıcı olabiliyor.

Unutmayın biz çoğunluktayız. Minibüsçüsü de, otobüsçüsü de hepsi son derece düzgün insanlar. Tabi ki her yerde olduğu gibi onların arasında da manyaklar yetişiyor ama biz akıllı ve etrafımızdan haberdar olarak yaşarsak bu manyaklara pas yapacak alan bırakmayız.
Bu tip şiddetin büyük bir bölümünün evlerde yaşandığını biliyorum ve o konuda açıkçası ne yapabiliriz bilmiyorum ama en azından sokakta daha bilinçli davranabiliriz.

Oyun taktiğimiz bütün sahadan haberdar olarak karşı tarafa boş alanlar bırakmamak… Sokakta senin önünde kaldırımda yürüyen çocuğunda aynen senin çocuğun gibi evde bekleyen annesi, babası, kardeşleri, arkadaşları var. O dakikada, o sokakta, o akşam o çocuk senin sorumluğunda… Gözünü ayırma...

Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder