4 Şubat 2015 Çarşamba

Uçan Kuşa Borcum Var

Günaydın dostlar...

İyi mi ettik, kötü mü ettik bilmiyorum ama köyümüzde ileriye yönelik hiçbir umut göremeyince İstanbul’a göçmeye karar verdik…

Umutsuzlar Köyü'ndeki küçücük ama sıcacık evimizi, toprağımızı bırakıp düştük yollara. İlk önce İzmit’te bizim hemşerimiz olan Davut ağabeylerle kaldık bir müddet; daha sonra ben Erenköy Sebze Hali'nde hamallık işi ayarlayınca İstanbul’a, Çukurca’ya taşındık. Biliyorum Çukurca ismini hiç duymadığınızı, bizimkisi Ömerli ile Tuzla arasında minik bir vadide sıkışmış minicik bir gecekondular sitesi.

 
Buranın havası güzel, "İstanbul’da buradan daha güzel bir hava bulamazsınız" diyorlar ama ben yine de bizim köyün havasını arıyorum. Bir başka kokuyordu çiçekler, ağaçlar, bahçeler bizim oralarda.
Sabah olunca hepimiz birden evi terk ediyoruz. Çocuklar çamurlu yollarda dakikalarca yürüyerek bir zengin okulunun yanındaki barakadaki ortaokula gidiyorlar. Hanıma Ömerli’de bir sitede temizlik işi ayarladık, ben de her gün Erenköy Hali'ne kamyonlardan sebze ve meyve indirmeye gidiyorum. İnanmayacaksınız ama gidene kadar 3 kere otobüs değiştiriyorum. Köydeyken 2 saatte Kaymak Köyü'ne kadar gider dönerdim ama burada ancak Erenköy’e gidebiliyorum.

Şikâyet etmek istemiyorum, Allah'a şükür durumumuz çok iyi ama kazandığımız parayla geçinemiyoruz. Bırakın geçinmeyi; yiyip, içip ısınamıyoruz bile. Eve giren toplam para 2,200 TL den fazla. "Bu kadar para ile geçinilmez mi?" diyeceksiniz ama inanın geçinemiyoruz. Uçan kuşa borcumuz var. Nasıl ödeyeceğim bu kadar borcu hiç bilemiyorum. Bilemeyince de yakıyorum bir sigara.

Canım sıkkın dostlar. Olmayan paramı bir de her gün sigaraya yatırıyorum. "İçme" diyeceksiniz ama içmeyeyim de ne yapayım, canım sıkkın dostlar canım. Çocukları istediğim gibi yedirememek, gezdirememek, giydirememek, istediklerini alamamak çok canımı sıkıyor. Canı sıkılan insan ne yapar? Benim gibi sigara içer…
Zaman zaman siyasiler Tuzla ve civarına gelip meydanlarda konuşmalar yapıyorlar. Çukurca’dan hep bir toplanıp gidiyoruz. Sağ olsunlar minibüs filan da ayarlıyorlar. Söylemeye utanıyorum ama işin en güzel tarafı da meydanlarda dağıtılan sandviçler. Bir fırsatını yakalayabilirsem fazladan alıp hanıma çocuklara da götürmeye çalışıyorum. En azından bir akşamlık yemek işini halletmiş oluyoruz.

Dağıtılan tişörtlerden de alıyoruz. Çocuklar seviyor, yaz gelince hepsi bir örnek giyiniyorlar.
Açıkçası ben konuşmaları çok da dinlemiyorum. Benim aklım 3-5 tane daha sandviç alıp eve götürebilmekte. Her siyasetçi benzer şeyler söyleyip gidiyor ama ben hiçbirinin ne dediğini anlamıyorum. Yan yana iki tane yol yapacağız, ülke ilerleyecek, siz de rahat edeceksiniz diyorlar ama bu yolları zaten Çukurca’ya yapmazlar. İstanbul’da Büyük Cadde diye bir yer varmış, kesin gider bu yolları oraya yaparlar. Yolu Çukurca’ya yapacak ki bana bir faydası olsun…
Bu yol işi beni nasıl zengin edecek anlamadım ama herkes bağırdığına göre ben de bağırsam iyi olur. Adamlar bu soğuk havada çay da dağıttılar, şimdi bağırmazsam ayıp olur. Kim bilir belki bir gün yan yana yollar Çukurca’ya da yapılırsa, oradan geçen arabalardan para alırım. "İki yol" dediklerine göre, yolun birinden ben para alırım diğerinden de bizim Davut ağabey alır.

Bir de bu uçak alanı konusu var ama o bizim buralara hiç gelmez. Koskoca uçakların parasını hayatta bana yedirmezler. Halde bir Seyfi var. Onun dayısı bu uçak işinde çalışıyormuş. Uçak işinden parayı kesin onlar yer.

Meydanlarda çok mutlu oluyorum, bağırıyorum, çağırıyorum ama sonra eve dönünce de içime bir karamsarlık çöküyor. Bütün bu konuşulanların sanki benle hiçbir alakası yokmuş gibi bir his kaplıyor bütün içimi. Yine de umudumu kaybetmek istemiyorum. Bir gün zengin olacağıma inanmak istiyorum. Hem öyle olmasaydı, büyüklerimiz zenginleşiyoruz der miydi? Söylediklerine göre insanların birçoğu zenginleşmiş zaten. Biz yine anlaşılan kuyruğun sonuna kaldık. Koskoca insanlar benim gibi zar zor geçinen bir vatandaşı kandıracak değiller ya…
Bazen akşamları evin önündeki kırık masamda oturmuş çayımı, sigaramı içerken düşünüyorum kendi kendime. "Ulan bu İstanbul’a gelmekle iyi mi ettik, kötü mü ettik bilmiyorum" diyorum.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder