23 Şubat 2015 Pazartesi

Duygusal Değil Gerçekçi Olalım...

Dün sabahki operasyonun ardından 50 çeşit yorum yapılacak ve herkes yaşananlardan kendi açısından yararlanmaya kalkacak ama kimse bu olayı politika malzemesi yapmasın.

Süleyman Şah Türbesine yapılmış olan operasyon, son günlerde bir türlü gündemden düşmeyen iç güvenlik yasa tasarısı konusunu ikinci plana atmak için tam da bu zamana denk getirilmiş olabilir mi?
 
Tabi ki olabilir ama ben böyle bir operasyonun daha önceden planlanmış olduğunu düşünüyorum. En azından inşallah öyledir diyorum.
Bin bir türlü tehlikeli unsurun cirit attığı topraklarda, hiçbir türlü insanın bize bulaşmamış olması da ayrı bir konu. Uçan kuşa saldıran örgütlerin bize saldırmaması büyük bir şans. Operasyon, bu grupların bilgisi ve onayı ile yapılmış bir değiş tokuş operasyonu olabilir mi? Tabi ki olabilir.

Bu tip ihtimalleri yarın sabaha kadar sıralayabiliriz. Bütün bu ihtimallerin veya aklımıza bile getiremeyeceğimiz ihtimallerin ışığı altında bile ben yapılan işin doğru bir iş olduğunu düşünüyorum.

 Toprak kaybı, itibar kaybı, gibi konuların hepsinin farkındayım, yaşananları bir askeri başarı olarak nitelendirmek te çok zor ama gerçekçi olmamızda da yarar var. Arkadaşlar, bu türbenin bulunduğu yer İsviçre’de ki Leman Gölü’nün kıyısı değil. Dünyanın en acımasız örgütlerinin cirit attığı, hiçbir devlet otoritesinin olmadığı, derdini anlatacak adam bile bulamayacağın, Suriye’de ki bir toprak parçası.

Dört tarafı kuşatılmış, orada bulunan askerlerin her an ölüm ile burun buruna yaşadığı bir toprak parçası. Neymiş efendim, biz müdahale edermişiz. Edersin ama senin müdahalen seni korkunç bir bataklığın içine çekmekten başka bir işe yaramaz. Oradaki 40-50 askeri de kurtaramazsın.

Tarihsel değerler, manevi değerler hepsi tamam ama bu toprak, bulunduğu yer itibarı ile her zaman Türkiye’ye sorun yaratabilecek bir mevkidedir. Suriye’de ki sorunların daha çok uzun yıllar bitmeyeceğini de düşündüğümüz zaman, her ne maksatla yapılırsa yapılsın, ister danışıklı döğüş olsun, ister olmasın operasyonun haklı nedenleri vardır.
Yeni belirlenen, Türkiye topraklarına 200 metre mesafedeki alan bu günler için daha iyi bir alternatif olabilir. İleride bir gün Suriye’de hayat normale dönerse, durum yeniden gözden geçirilir. Ayrıca unutmamak gerekir ki, bu türbe daha önce de taşınmış. Şu anda bulunduğu yerde orijinal yeri değildi.
Emin’in naçizane görüşü (her ne nedenle yapılırsa yapılmış olursa olsun veya zamanlaması manidar olsun veya olmasın), her ne kadar yaşananlarda içimizi sıkan bir his olsa da, bu operasyonun bu aşamada gerekli bir gelişme olduğu yönündedir. Bu konuda huzursuz ve mutsuzuz ama yenildik, kaçtık edebiyatı yapmamıza da gerek yok. Orada ölecek askerlerin ve onları korumaya giderken ölecek askerlerin vebalini kimse taşıyamazdı.

Sınırlarımıza yapılacak bir saldırıda vatanı korurken ölmekle, dünyanın en tehlikeli topraklarının ortasında, dört tarafı kuşatılmış yaşarken ölmek aynı şey değil. Türkiye’den 50 km uzakta korunması çok zor bir alanı 40-50 tane askerin savunması imkânsız.

Bugüne kadar oraya kimsenin saldırmamış veya saldıramamış olmasına şükredip, bu tip konuları politika malzemesi yapmaktan vazgeçelim. Askerler ölseydi, bu seferde, aylardır neden boşaltmadınız derdik…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder