23 Mart 2016 Çarşamba

Hayırsever Reza Amca...

Günaydın dostlar…

Her zaman belirttiğim gibi; ben bu politik işlerden çok anlamıyorum. Zaten anlasam da, bu işleri gayet güzel yazan insanlar varken, bir de benim yazmaya çalışmama hiç gerek yok.
Reza amca, konusuna getirilen en ilginç açıklamalardan bir tanesini, sevgili Tolga Tanış zaten yazmış. Aşağıdaki bağlantıdan bu yazıyı okuyabilirsiniz. Bence, çok ilginç ve net bir açıklama. Ayrıca, bu yazının bu olaylardan çok önce yazıldığını da belirtmek isterim.

http://sosyal.hurriyet.com.tr/Yazar/Tolga-Tanis_322/Zarrablara-veda_29583333
Ben, olayın politik yönünü bir kenara bırakıp, yaşananlara matematiksel olarak yaklaşmak istiyorum.

Basından okuduğumuz kadarıyla, Reza amca, ailesi ile beraber, dünyanın en masum hislerini taşıyarak, Florida’ya tatile gitmiş. Eğer ki, bu ihtimal doğruysa ve bizim amca başına gelmesi muhtemel işleri hiç düşünmeden, South Beach’de eğlenmek için Miami’ye gittiyse, dünyanın en saf insanıdır.
South Beach, uzaktan baktığınız zaman güzel görünür ama dünyanın her çeşit insanının köşe kapmaca oynadığı tehlikeli bir bölgedir. Bir yanda kumların sıcaklığı, diğer yanda da otellerin, restoranların soğukluğu vardır. Dikkatli olmazsanız, yolculuğunuz buzhanede de bitebilir, çok sıcak, kasvetli bir ortamda da.
Belki de bizim hayırsever amca, “bize her yer Ankara” felsefesini çok iyi benimsediği ve de kendine çok güvendiği için, kimsenin kendisine bir şey yapabileceğine inanmıyordu.

Ortağı, ülkelerin bir tanesinde çok ciddi cezalara çarptırılmış biri; “Amerika, bu ambargo delme işlerine çok sinir oluyordu, Allah korusun bu ülkede başıma bir iş gelmesin” diye düşünmez mi? Bu kadar da göstere göstere Amerika’ya gidilir mi?

Ülkelerin ekonomisini değiştirecek kadar, zeki ve sokak cini olan bir insan, nasıl olur da bu kadar saf olabilir? Saflığın da bir sınırı var. O zaman hiçbir şey hissettirmeden, pusuya yatıp, sinsi sinsi bugünü bekleyen Amerikalıları da ayrıca tebrik etmemiz gerekiyor. Demek ki, böyle bir şey yapacaklarını hiç kimseye hissettirmeden, sabırla beklediler.
Hadi diyelim ki Reza amca bu ihtimali düşünemedi, etrafındaki ağabeyleri, amcaları, dayıları, akıl verenleri de mi düşünemedi?

Kanunlara ve kurallara uymayı bir yaşam şekli olarak benimsemiş bir insan olarak, geçen kış Amerika’ya gittiğimde; girişte sıkıntı çıkarır diye, sevgili kardeşime simit bile götüremedim. Amerika’ya girerken, yanınızda getirdiğiniz yiyecekler konusunda çok hassas davranıyorlar. Geçmişte bu konuda insanların yaşadıkları sıkıntıları da bildiğim için böyle bir riske girmek istemedim.

Ben, sorun çıkmasın diye simit götürmeye çekiniyorum, amca yıllarca ambargoları delmiş, hiçbir şey yokmuş gibi elini kolunu sallayarak tatile gidiyor. Kendine güvenmek güzel bir şey ama fazlası da insanı gerçeklerden uzaklaştırır.

Bir diğer ihtimal de, bizim hayırsever amcanın bilerek ve büyük bir pazarlığın parçası olarak, Amerika’ya gitmiş olma ihtimalidir. Aile ile beraber gitmek de, kamuflajın bir parçasıydı. Bu amcanın varlığını ve söyleyeceklerini kullanarak, bazı çevreler, biz de dâhil olmak üzere bazı ülkeleri köşeye sıkıştırmaya çalışabilirler. Önümüzdeki günlerde bu gibi konulardaki gelişmeleri hep beraber takip edip göreceğiz.
Tolga Tanış’ın da belirttiği gibi; işi bitenler yavaş yavaş tasfiye ediliyor. İran’ın normal global ilişkilere dönmesiyle de, bizim amca ve benzerlerine artık ihtiyaç kalmadı. Büyük pazarlıkların sonunda neler ortaya çıkacağını, önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz.

Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder