2 Mart 2016 Çarşamba

Kimseyle Küs Kalma...

Günaydın dostlar…

Bugünlerde etrafımda çok fazla küs insan var. Herkes birbirine küs. Ben her zaman küs olabilmenin de önemli bir özellik olduğunu düşünmüşümdür. Herkese küsemezsin. Küsebilmek için, karşındaki insanın küsmeye değebilecek bir insan olması gerekmektedir. Değer vermediğin bir insandan en fazla uzak durursun.
Saçma sapan bir yere giden bir söz veya gereksiz inatlaşmalar, bizim topraklarda küsme tiyatrosunun başaktörleridir. Bir de Allah var, gururlu insanlarızdır. Yorganı yakıp, kıçımız açık uyumaya bayılırız.


Yay burçlarının çok fazla küsme âdeti yoktur. Fabrika ayarları, insanlarla iyi geçinmek ve samimi davranmak üzerine kurulmuş olan yaylar, küsme işini çok fazla beceremezler.

Düşünüyorum da, bütün hayatım boyunca küstüğüm insan sayısı 10 olmamıştır. Şu anda da küs olduğum bir kişi bile yok. Ben kimseye küs değilim ama bana küs olanlar varsa onu da bilemiyorum.

Bana küs olduğunu düşünen arkadaşlarım varsa, lütfen bana yazsınlar, çizsinler hemen barışalım. Her akşam, yaşananlara ağlayacak kadar bile bilgisi olmayan şehit çocuklarını izlediğim bir ortamda, ben kimse ile küs kalmak istemiyorum. Bu günlerde, en çok yazdığımız, çizdiğimiz iki cümle; “mekânı cennet olsun” ve “Allah rahmet eylesin” iken, ben kimseye “sana küsüm” demek istemiyorum.
Bizim, toplum olarak beceremediğimiz bir diğer konu da, küs olmakla, görüşememeyi birbirinden ayırabilmek konusudur. Görüşebilmek veya görüşmeyi istemek çok farklı bir konudur. Öyle insan vardır ki, elektriğiniz çok fazla tutmaz ve görüşmek istemezsiniz, bu durum da küs olduğunuz anlamına gelmez.
Bazı insanlarla da, çok görüşmek istediğiniz halde görüşemezsiniz. Hele de İstanbul gibi bir şehirde yaşıyorsanız, bir kere eve girdiniz mi, bir daha hiçbir kuvvet sizi dışarı çıkaramaz.

Bugünlerde sevdiğimiz insanları çok sık kaybeder bir duruma gelmiş olmamız da, insanlarla küs kalmamamız gerektiğinin en büyük nedenidir. Her kaybettiğimiz insan, giderken yaşamımızın sevdiğimiz parametrelerinin küçük bir parçasını da yanında götürüyor.

Geçen akşam Fener maçını izledim, kazanınca mutlu da oldum ama maç boyunca sık sık rahmetli Burhan’ın da bu maçları ne kadar çok sevdiği aklıma geldi. Burhan’ın aramızdan ayrılışı, benim için işin önemini ve keyfini azalttı. İnsanın içine, “yalan dünya Fener kazansa ne olur, kazanmasa ne olur” gibi bir his geliyor.
Sıcakkanlı insanlar olarak, küsme konusunda çok başarılıyız. Sevgili babam, saçma sapan bir laf yüzünden 30 sene boyunca kız kardeşiyle konuşmadı. Şimdi, kimseyi tanımadan yatarken, o günler aklına geliyor mudur acaba? Karadeniz inadının yarattığı 30 koca yıl. Geçmiş, gitmiş bir daha telafisi olmayan 30 yıl. Aslında Karadeniz insanının siniri çabuk geçer ama inadı bitmez.
Kimsenin yarını garanti değil. Henüz yaşlarımız çok büyük olmamasına rağmen, lise yıllarından bile sürekli birilerini kaybediyoruz. Facebook arkadaş listem artık bizlerle olmayan sevdiklerimizle dolu. Şimdi herkes oturup küs olduğu insanları teker teker düşünsün. Bir gün seyahat vakti geldiğinde, bavulunuzu küslüklerle doldurarak kendinize de, kalbinize de yük etmeyin.

Bu kadar kin, nefret ve küslüğün pazarlandığı bir ortamda, “küs olmayın,” demenin çok kolay olmadığının farkındayım ama yıllar boyu süren küslüklerinin, kimseye bir yararı olmadığını da hiç aklınızdan çıkarmayın.

Küs olduğunuz insan, yarın yanınızda olmazsa çok üzülürsünüz. O gün geldiğinde isteseniz de barışamazsınız.
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

1 yorum:

  1. Günaydın Dostlar,
    Yazılarımı Twitter'da AykutEvrankaya sayfasında, Facebook'ta Sabah Sabah Evrankaya sayfasında, LinkedIn'de Emin Evrankaya sayfasında takip edebilirsiniz.
    Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

    YanıtlaSil