14 Mart 2016 Pazartesi

Herkes Biliyordu...

Günaydın dostlar…

Âdet olmuş, biz de diyoruz ama aslında bu kara günde “günaydın” denecek bir durum da yok. Ayda bire inen canlı bomba eylemlerine alıştırılmaya çalışılan bir toplumun, bunu normalleştirmeme çabaları içinde verdiği bir yaşam savaşı.
Gerçekten de herkes biliyordu.


Sizlerin de bildiği gibi, ben son 3 gündür Ankara’daydım. Etrafımızdaki çok fazla hastalığa rağmen, çok güzel saatlerimiz de oldu. Duygularımızın tavan yaptığı anlar da oldu, dün akşamki gibi dibe vurduğumuz dakikalar da. Kardeşim, Eskişehir Yolu’nun bilmem neresinden patlamayı duyduğunu söyleyince, olayın boyutunun büyük olacağı belliydi.  

Ankara’da yeni bir canlı bomba eylemi beklendiği herkesin dilindeydi. Amerikan Konsolosluğu’nun bu konuda göndermiş olduğu yazı da, elden ele dolaşıyordu. Dedikodulara göre, hedefteki noktalardan biri de, Bahçelievler’deki 7. Cadde’ydi. Çocukluğumuzun geçtiği, kendi halindeki 7. Cadde artık Ankara’nın en hareketli yerlerinden biri haline geldi. Eskişehir yolundaki üniversitelerin öğrencilerinin, Bahçelievler’de yaşamaya başlamasıyla, 7. Cadde’nin de çehresi değişti. Araç ve yaya trafiği her zaman çok kalabalık, bir yer haline geldi.

Annemlerin evi de 7. Cadde’de. Kaldırımlardaki polisler ve yunuslar dikkat çekiciydi. Anlayacağınız, alınmış bir takım önlemler vardı ama bir araç dolusu patlayıcıyla birileri o sokağa dalsa, kaldırımdaki polisler ne işe yarayacaktı, ben pek anlayamadım. Muhtemelen herkesle beraber onlar da öleceklerdi.

Bu işlerden sorumlu olan bakan amca diyor ki, “Bizlere kızıyorsunuz ama siz sadece yakalayamadığımız eylemleri görüyorsunuz. Biz, birçoğunu sizin haberiniz olmadan yakalıyoruz.”. Böyle bir duruma sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim. Bizim sadece buzdağının tepesini görüyor olmamız, beni hiç mutlu etmiyor. Demek ki, bir de yakalayamasalar, şu anda ayda bire inmiş olan eylemler, haftada bire inecek.

Ben güvenlik uzmanı değilim. Kendini havaya uçurmaya karar vermiş bir insana karşı önlem almanın çok da kolay bir iş olmadığını da tahmin edebiliyorum. Hele de bunlardan yüzlercesi ortalarda geziyorsa. Bizler akşam yatağımızda rahat uyuyalım diye canlarını ortaya koyan ve bu uğurda şehit olan güvenlik görevlilerimizi buradan bir kez daha şükranla anıyorum. Hepsinin mekânı cennet olsun.
Bu tip eylemlere karşı önlem almak çok zor olsa da, yapılanlardan daha fazlası yapılabilir miydi? Bence yapılabilirdi. Bazı arkadaşlarım da, “madem bu tip bir ihtimal vardı, insanlar da sokağa çıkmasaydı” diyorlar ama bu bir çare değil. Biz de dedikoduları bile bile, sık sık 7. Cadde’de dolaştık. Korkudan eve kapanıp terörün ekmeğine yağ süremeyiz. Bütün acılara rağmen, bir yandan da hayatımızı devam ettirmek zorundayız.

Ne yapabiliriz? Kendimizi eve kapamak çare olmadığına göre, daha akıllı olmaya çalışabiliriz. Etrafımıza daha uyanık, daha dikkatli bir şekilde bakabiliriz. Dün ben otobüsle döndüm ve bir türlü üzerindeki parkayı çıkarmayan bir Afrikalı genç çok dikkatimi çekti. Otobüs çok sıcaktı ve ben bile neredeyse donla oturacakken çocuğun boncuk boncuk terleyerek parkasını çıkarmadan oturması çok dikkatimi çekti. Sürekli telefonla konuşması, ürkek ürkek etrafa bakması da diğer huzursuz edici faktörlerdi ama ne yapabilirsiniz ki? Otobüse binerken en ufak bir güvenlik önlemi yok. Gidip de, “çıkar ulan üzerinden o parkayı” diyecek halimiz de yok. “İnşallah parkanın altı bomba dolu değildir”, demekten başka bir şey yapamıyorsunuz.

Bahçelievler’in sokaklarında büyüdüğümüz günlerde; çocuklar, “şans, talih, kader, kısmet 5 kuruş”, diye bağırarak, bir şans oyunu oynatırlardı. 25 kuruş verip, kartonun üzerindeki küçük bir numarayı iğneyle kazırdın. İçinden bir hediye çıkarsa, senin olurdu; çıkmazsa da saman tabir edilen gofretimsi minik parçalardan verirlerdi. Gerçekten de tadı saman gibiydi. O günlerde, çikolata da çıkabiliyordu, saman da; bugün nereyi kazırsan kazı, altından ölüm çıkıyor.

Bu millet birçok şeye alıştırılmıştır. Örnek olarak, trafik kazalarını hiç umursamayız. Bizim ülkemiz de, trafik kazalarında ölenlerin, hiçbir haber değeri yoktur. Etkisi yarım gün sürmez. Her türlü kötülüğe alıştık ama sabah evinden çıkarken, akşam evine dönemeyeceğini bilmeyen insanların, bir hiç uğruna öldürülmelerine hiçbir zaman alışmayacağız…
Sağlıklı kalın, mutlu kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder