9 Eylül 2014 Salı

Her Şeyin Bir Hesabı Var...

Günaydın dostlar...

Amerika, Rusya gibi ülkelerde olimpiyatlar için yetiştirecekleri çocukları seçerken, çocuğun kas yapısından, kemik yapısına kadar her şeyini ölçüyorlar ve bir sürü hesap kitap yapıyorlar. Çıkan neticeler sonrası da çocuklara gidip, “senin kas yapın olimpiyatlarda derece almaya müsait değil” deyip daha ilk aşamada eliyorlar.

İnsanlar artık ileriye yönelik olarak düşünülen her şeyin, insanlar da dâhil olmak üzere baştan dayanıklılık ve performans hesaplarını yapıyorlar ve ona göre ilerliyorlar.
 
Aynı durum yollar, inşaatlar, köprüler, rezidans kuleleri, atlama kuleleri, tüneller gibi bütün konular için de geçerli. Bütün bunların önce planları çiziliyor, daha sonra da çalışacakları şartlara göre depreminden, rüzgârına, suyundan, taşıyacağı yüke kadar birçok parametre göz önüne alınarak dayanıklılık projeleri yapılıyor ve yetkili mercilere onaylattırılıyor.
Onaylandı tamam da, orada onaylanan projede belirtildiği şekilde malzemeyi kullanıp kullanmayacağını nereden bileceğiz. Hiç sorun değil, o da kolay. İnşaat esnasında bu tip parametreleri kontrol eden kontrolör denilen insanlar var. Bu insanlar bu iş için para alıyorlar ve yapmaları gereken iş, inşaatın onaylanmış projedeki gibi yapıldığını kontrol etmek.

Peki, bütün bunlar var da bu inşaatlara ne oluyor. Neden çökmeler, yıkılmalar son zamanlarda çok arttı. Erzurum’daki atlama kuleleri örneğini düşünürsek. Birileri bu projeyi çizdi, birileri onayladı, birileri inşaatı yaptı, birileri de yapılırken kontrol etti. Yanlış nerede? Proje mi yanlıştı, yoksa atlama kuleleri onaylanan projeye uygun olarak yapılmadı mı? Bunları kontrol etmesi gereken insanlar yanlış yapıldığını görmedi mi, yoksa anlayacak kapasitede mi değillerdi, yoksa görüp de ses çıkarmadılar mı?

Sonuçta kuleler çöktü? Suçlu kim? Bu dört aşamadan birinin suçlu olması gerekmez mi? Ben şu ana kadar bu konuda hiçbir şey duymadım. Yazık değil mi bu fakir ülkenin milyonlarca lirasına? İnşaat işi benim çok da bildiğim bir konu değil, bu işten anlayan arkadaşlar lütfen yorum yapsınlar ama belki de bu inşaatların büyük bir acele içinde yapılması bu işlere neden oluyor
Tekrar söylüyorum, çok hâkim olduğum bir konu değil ama damperi açılarak köprüyü yıkan kamyonu başka bir kategoride değerlendiriyorum. Muhakkak ki o köprü için de bütün bu hesaplar yapılıyordur ama hiç kimse böyle bir hesap yaparken damperi açık bir kamyonun oraya hızla çarpacağını hesap etmez diye düşünüyorum. Belki köprünün ayaklarına filan çarpmasının hesapları yapılır ama diğerinde sorun köprüden çok kamyonda ve kamyon sürücüsünde.

Bu kamyonun damper kalktığında şoförü ikaz edecek bir uyarı sistemi yok mudur? Belki de vardır ama (bu ülkede çok sık yapıldığı gibi) zır zır ötmesin diye birileri onu kapatmanın yolunu bulmuştur. Bu tip ikaz ışıklarından ve seslerinden anında rahatsız olan bir yapımız vardır. Biz takarız o sese ve her öttüğünde sinirimizi hoplatır. Bu tip kamyonlarda bu bir zorunluluk mudur? Bunu kim denetler? Yılda bir kere araç muayeneye gittiğinde mi denetlenir? Bu tip yüzlerce soru sorabiliriz ama genelde bunların hiçbiri yapılmaz ve insanlar ölür.

Yüz milyonlarca dolarlık rezidans inşaatlarında çalışan uyduruk asansörler insanları ayırır sevdiklerinden. O asansörün hesabını kitabını kim yapmıştır, kapasitesini kim ölçmüştür, kurulumunu kim onaylamıştır? Bir sorun yaşandığında devreye girecek ne gibi emniyet sistemleri vardır? Genelde bu tip işler ustabaşı amcanın yıllarca biriktirdiği tecrübeye dayanılarak yapılır.

Her iş el yordamıyla yapılıyor. Geçen gün televizyonda görmüşsünüzdür. Otobüsü şarampolden yukarıya çekmeye çalışan vinci otobüs neredeyse aşağıya çekiyordu ki, tam o sırada vinç koptu ve bir kişi ciddi biçimde yaralandı. Hesabı kitabı kim yapmıştır da, o vinçin o otobüsü oradan çıkarabileceğine karar vermiştir?
Cevap veriyorum, hiç kimse…

Hesaplanmadan, göz kararı veya tecrübeye dayanılarak yapılan işler her zaman bu tip sonuçlara davetiye çıkarırlar. Hiçbir konuda doğru dürüst yürümeyen denetleme işinin, bu konuda da düzgün bir şekilde yürüdüğünü düşünmüyorum.
Kentsel dönüşüm kapsamında büyük bir yarış halinde yapılan apartmanların sağlamlığı hakkında da insan çok rahat edemiyor. Rant kavgası yüzünden birçok şey aceleye geliyor olabilir.

Allah korur ağabey ile bir yere varamayız. Allah, sen de kendi tedbirini al diye sana akıl, fikir vermiş…
Denetleme de bir medeniyet işidir. Gelişmiş ülkelerde kurulan sistemler zaten birimlerin doğal süreç içinde birbirlerini denetlemesini sağlıyorlar. Kim bilir belki bir gün biz de yeni Türkiye’de bu medeniyet seviyesine erişiriz…

Sağlıklı kalın, mutlu kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder