25 Aralık 2014 Perşembe

Yakınlaştıran Uzaklıklar...

Bu sabah başlığı böyle attım ama doğru cümle, yakınlaştıran uzaklıklar mı, yoksa uzaklaştıran yakınlıklar mı ben de bilmiyorum.

Aslında doğru olan cümle, benim umutlarım var, olsa gerek.
Daha önce de yazdığım gibi attığımız her adımı bir umut için atıyoruz. Benim de bu sabah umudum yüksek hızlı trenin kıçı, başı kopmadan, elektrikler kesilmeden, önüne sarıkız çıkmadan Ankara’ya varabilmesi.


Pendik – Ankara trenini deneme zamanı geldi. Geldi gelmesine de ama halen bir sürü bilinmeyen parametre var. Örnek olarak trene binmeden önce Pendik istasyonunda veya çevresinde çay içip, poğaça yiyecek bir yer var mı? Bir karar vermem lazım. Evden çay içmeden çıkarsam, orada da hiçbir şey yoksa ilk çayımı saat 14.30’da Ankara’da içerim artık.

Tabi ki bir de trenin içinde bir şeyler olma ihtimali var. Trende bir şeyler yiyip içme ihtimali var mı acaba? Her ne kadar bileti business almış olsam da, bir ikramları var mıdır, yoksa kendin parayla alabiliyor musun hiçbir fikrim yok.

Bunlar ilk seferin zorlukları. Dönüşte bu işin uzmanı olacağım Allah’ın izniyle. Keşke bizim poğaçacı amca buralarda bir yerde olsaydı.
Malum son saniyede uçağa, trene binmeyi çok sevmediğim için biraz erken gideceğim. Bırakın çayı, poğaçayı acaba doğru dürüst vakit geçirecek yer var mıdır, onu bile bilmiyorum. Orada keriz gibi soğukta beklemekte ihtimallerden bir tanesi…



Çocukken, Boğaziçi Ekspresi ile gidip geldiğimiz günlerde Eskişehir gibi büyük istasyonlarda trenden inip, oradaki büfeden bir şey alıp, tren hareket halindeyken trene binmeyi çok severdim ama artık zor görünüyor. Trenler hızlandı, Emin yavaşladı, trene son anda binmek pek olacak iş değil gibi duruyor.
Sizce yine İzmit’te trenin içine pişmaniyeciler giriyor mudur? Cevabı bende bilmiyorum, yaşayıp göreceğiz. Benim tahminim, bu işi birine vermişlerdir, trenin içinde pişmaniyeyi de, geriye kalan her şeyi de onlar satıyorlardır.

Geçen sabah ta paylaştığım gibi, talep olmadığı için trenlerde alkol satışını durdurmuşlar. Vallahi hiç umursamadım. Sabahın 10’unda alkol içecek halim yoktu zaten. Alkolü unuttuk, ben çay, poğaça bulabilir miyim derdindeyim. Rahmetli anneannem tren için bir sürü yolluk hazırlardı bende öyle mi yapsam acaba?
 
Devir teknoloji devri, trenler gibi her şey değişti. Çok yakın zamanda evden çıkmadan sushi siparişini vereceksin, adamlar saat tam 12.13’te sana Arifiye istasyonunda sushini teslim edecekler. Çevreye zarar vermemek içinde Polatlı’da boşları toplayacaklar.
Bu sabahlık bu kadar dostlar. Ben şimdi kuşuma, anneme, babama, kardeşlerime, yeğenlerime, arkadaşlarıma, dostlarıma doğru yola çıkıyorum. 7. Caddeye ulaşana kadar bakalım yollarda bizleri neler bekliyor?

Tren, yolun hangi istasyonunda kalırsa sizleri oradan ararım, gelin beni alın diye. Çok net olan bir şey var, Bozüyük’te kalırsam sevgili kardeşim Saruhan’ı arayacağım…

Trenler, yakınları mı uzaklaştırır, uzakları mı yakınlaştırır bilmiyorum. Bu sabah cevabını veremediğim tek soru bu…
Sağlıklı kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder